Adalet Bakanlığı'nın
Kasım 2009'da 4 bin 139 olarak açıkladığı
soruşturma sayısının son 6 ayda 5 bini geçtiği öğrenildi. Konuyu gündeme getiren Zaman,
Taraf, Bugün, Yeni
Şafak,
Star ve Vakit gibi 6
gazeteye açılan soruşturma sayısı 3 bin 500'ü geçti. Bunlardan yaklaşık 2 bini
davaya dönüştü. Ayrıca davalar sadece basın savcıları tarafından da açılmıyor. Bu yola ağır ceza hakimleri de başvurur hale geldi. Sorumlu yazı işleri müdürleri, gazetecilere gözdağı verilmek istendiğini dile getiriyor.
Kesinleşmiş 50 ay
hapis cezası bulunan ve hakkında 40 dava açılan Star Gazetesi yazarı Şamil
Tayyar'ın köşe yazılarına ara vermesiyle birlikte gazetecilere uygulanan yargı kıskacı yeniden gündeme geldi. Son üç yıldır Türkiye'nin en önemli davası
Ergenekon hakkında yazı yazan gazeteciler adeta davalarla boğuşuyor. Davalar sadece basın savcıları tarafından da açılmıyor. Tahliye kararlarıyla gündemden düşmeyen
İstanbul 9. ve 12. Ağır
Ceza Mahkemesi hâkimleri de sıkça dava açma yoluna başvuruyor. Üstelik bu hâkimler asliye ve ağır ceza
mahkemelerine açtıkları davalarla yetinmeyip bir de tazminat talep ediyor. Yüzlerce soruşturma ve trilyonları bulan
tazminat davasıyla mücadele eden gazeteciler, hâkimlerin suçlamalarıyla da baş etmek zorunda.
Caydırıcılık amacıyla gazetecilere açılan soruşturma ve davalar amacına ulaşıyor. Bunun en güzel örneği, hakkında kesinleşmiş 50 ay
hapis cezası bulunan Star Gazetesi Yazarı
Şamil Tayyar.
Yargı baskısı ve tehditlere dikkat çekmek isteyen Tayyar, sonunda
isyan bayrağını çekti. Tayyar, 16 Temmuz'daki son yazısında sessiz sedasız okurlarına
veda etti. Hakkında istenilen hapis cezası 100 yıla ulaşan Tayyar, davaların Ergenekon hakkında yazan gazetecileri yıldırmaya yönelik olduğuna dikkat çekiyor.
Hakkında açılan dava sayısı 50'yi bulan
Zaman Gazetesi Yargı Muhabiri Büşra
Erdal, davalarla gazetecilerin cezalandırılmak istendiği görüşünde.
Hâkimlerin 'yine haber yap yine dava açtırırız, davada müdahil olacağız.' şeklindeki caydırıcı tavırlarıyla karşılaştıklarını dile getiren Erdal, "Gün aşırı mahkemeye çıkıyoruz. Artık iş hak aramaktan, kanunu uygulamaktan çıktı." diyor.
Gazeteci Erdal, Türk Ceza Kanunu'nda 'gizliliği ihlal' ve 'adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçlarının düzenlendiği 285 ve 288'inci maddelerinin Ergenekon davalarını takip eden gazetecilerin üzerine doğrultulmuş bir
silah gibi olduğuna dikkat çekiyor. Erdal, "Yakında Ergenekon'u yazan gazeteci kalmayacak" diyor.
Taraf Gazetesi'nde Ergenekon'la ilgili haberler yapan
Dicle Baştürk ise geçtiğimiz hafta hakkında haber yaptığı bir hâkimin kendisini 'Bunun hesabını vereceksiniz' diyerek tehdit ettiğini söylüyor. Şamil Tayyar'a meslektaşları ve hakkında dava açılan diğer Ergenekon
mağduru gazetecilerde
destek veriyor.
Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem
Yavuz Arslan, davaların gazetecilere yönelik
sansür olduğunu dile getirerek, " Yasal
düzenlemeler hemen yapılmazsa Şamil Tayyar yalnız kalmayacak. Hepimiz yazı yazmaktan korkar olacağız." yorumunda bulunuyor.
Gazetelere açılan davalar:
Zaman Gazetesi hakkında bin soruşturma açıldı, 553'ü davaya dönüştü.
Star Gazetesi hakkında bin 500 soruşturma açıldı, 300 tanesi davaya dönüştü.
Yenişafak Gazetesi hakkında bin soruşturma açıldı, 95'i soruşturmaya dönüştü.
Vakit Gazetesi hakkında 350 soruşturma açıldı, 200 tanesi davaya dönüştü.
Bu bir kaçış değil, mücadelem devam edecek
ŞAMİL TAYYAR (Star Gazetesi yazarı)
"Son zamanlarda yargı kuşatması artmıştı. Ayrıca hükümet
basın özgürlüğü alanında düzenleme yapma sözünü yerine getirmedi. Biz hapis cezasının kaldırılacağını beklerken ceza artırımı getirileceğini duyduk. Bu benim cezalarıma karşı bir reaksiyon değil. Mağdur olan ve yakın gelecekte mağdur olacağını tahmin ettiğimiz gazetecilerle ilgili bir
protesto. Sesimi kesmiş değilim, hakkımı arayacağım, mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Yargıdan çok fazla bir şey beklemiyorum. Çünkü Ergenekon'la ilgili yazı yazan arkadaşlara yönelik baskının bilinçli olduğunu düşünüyorum. O yüzden beklentim yok. Siyasî iktidarın
Basın Kanunu ve TCK ile ilgili adımları hızlı atması gerekir."
Amaçları gazetecileri yıldırmak
BÜŞRA ERDAL (Zaman Gazetesi yargı muhabiri)
Ergenekon soruşturmasını yürüten
Zekeriya Öz'ün de aralarında bulunduğu savcı ve hakimlerin aleyhine haber yapan gazeteciler hakkında bir kez bile suç duyurusunda bulunmamasına karşın
tahliye kararları ile eleştirilen hakimlerin dava girişimleri şaşırtıcı. İstanbul 12.
Ağır Ceza Mahkemesi hakimi
Oktay Kuban, -ki kendisi mahkeme heyetlerinin
tutuklama kararı verdiği
Balyoz soruşturmasının 19 şüphelisini bir anda tahliye ettiği için kendi mahkeme heyetince 'keyfi ve hukuka aykırı' davranmakla suçlanmıştı- tahliye kararlarını eleştiren haberlerimize dava açtırdı. İstanbul 9.
Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Yılmaz Alp ve
Tuncay Aslan da tahliye haberleri için basın savcılığına suç duyurusunda bulunurken aynı zamanda kendi görev yaptıkları Beşiktaş'taki İstanbul
Adliyesi'nde de 'hakimleri
terör örgütüne
hedef göstermek' suçlamasıyla dava açtırdı.
Hakim Aslan, asliye ceza ve Ağır ceza mahkemesindeki davalarla yetinmeyip bir de tazminat davası açtı.
Yasal önlem alınmazsa Tayyar yalnız kalmayacak
ADEM Y. ARSLAN (Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi)
Bu tip davalar sansür amaçlı davalar. Düşünün ıslak
imza davasıyla ilgili
Dursun Çiçek belki
beraat edecek, onu haber yapan gazeteciler mahkum olacak. Tezat bu kadar büyük. Şikayet yoksa bile savcıların açtığı yayın yasağını ihlal ve
gizlilik davaları 5 bini geçti. Amaçları, Heron skandalları, Ergenekon ya da birtakım çete davalarında Kafes'ler,
Poyrazköy'ler tartışılmasın. Şamil Tayyar'ın yazılarına ara vermesi başarıya ulaştıklarının göstergesi. Eğer hükümet gerekli yasal düzenlemeyi yapmazsa iddia ediyorum; önümüzdeki yıl başında bir
darbe toplantısının görüntüleri ortaya çıksa bile bunları yazamayacağız, tartışamayacağız. Bu cezalar yargının basın üstündeki sansürü haline dönüşmüş durumda Şamil Tayyar yalnız kalmayacak.
Hâkim, 'Bunların hesabını vereceksin' dedi
DİCLE BAŞTÜRK (Taraf Gazetesi muhabiri)
Ergenekon soruşturmasını takip eden gazeteciler olarak gelişmeleri kamuoyuna aktarıyoruz. Soruşturma kapsamında açılmış davaları izlerken, zaten duruşmada var olanları yazıyoruz. Ancak arkasından ya
savcılık olsun ya da habere konu olan aktörler olsun bize dava açıyor. Elliden fazla davası olan muhabir arkadaşlarımız var. Ben henüz sayı olarak onlara yetişemesem de bu konuda açılmış davalarla habercilik anlamında önümüze ket vurulmaya çalışıldığını düşünüyorum. Sanki bu derin yapı, kamuoyunun bilgilendirilmesini de bu anlamda engellemeye çalışıyor. Artık hakimler de dava açmaya başladı. Hatta bir hakimin benimle "Bunların hesabını soracağım" şeklinde tehdit vari konuşmasını bile yaşadım. Habercilik anlamında bir dezenformasyona neden oluyorsak tabii ki yargı önünde hesaplaşmaya hazırız. Ama açılan davaların çoğunu açıkçası
komik buluyorum.