Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan,
rektör seçimi ile ilgili yasal
düzenlemenin değiştirilmesi gerektiğini belirterek, "4 yıl önce benim nefsime ağır gelmişti, herhalde Kadri Yamaç'ın nefsine de ağır gelmiştir. Ancak o dönemde güzel güzel bundan istifade ettiyseniz, bu sefer de kabul etmek zorundasınız." dedi.
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, üniversite kültür merkezinde gazeteciler için kahvaltılı bir
basın toplantısı düzenledi. Ayhan, üniversite ile ilgili projelerini anlattı. Üniversite rektörlüğü için 8 kişinin yarışa girdiğini anımsatan Yamaç, "Seçim 18 Haziran'da bitti. Bitiremeyenler için 21 Temmuz'da bitti. 21 Temmuz'da bitiremeyenler için 6 Ağustos'ta kesin olarak bitti" diye konuştu.
Kimseye kırgın ya da kızgın olmadığını vurgulayan Ayhan, yeni dönemde
ehliyet, fazilet, nezaket ve liyakatın temel tercihleri olacağını belirtti. Ayhan, tüm üniversitenin birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etmesi gerektiğini söyledi.
Ayhan, yeni dönemde
yurt dışındaki üniversiteler ile
işbirliği projesinin yeniden gündeme geleceğini, araştırma faaliyetlerine öncelik verileceğini,
bilimsel araştırma projeleri
bütçesini artıracaklarını, üniversitenin yurt şartlarının iyileştirileceğini, öğrencilere burs verileceğini belirtti. Verilecek bursların öğrencileri bedavacılığa alıştırmamak için, karşılıksız olmayacağını vurgulayan Ayhan; burs alan öğrencilerin üniversiteye bir katkıda bulunacağını belirterek, "Mesela, üniversite kütüphanesinde burs alan öğrencilerimiz bize yardımcı olacak" dedi.
"2547 SAYILI KANUN DEĞİŞTİRİLMELİ"
2547 Sayılı Yüksek
öğretim Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiğini kaydeden Ayhan, şöyle devam etti: "Üniversite bütçelerinin yüzde 55-60'ı devlet tarafından karşılanır. Bütçenin yüzde 35-40'ı üniversitenin kendi kaynaklarından oluşur.
Öğrenci katkı paylarının bütçe içindeki yeri yüzde 1 ila 3'lük dilimde yer alır. Devlet, size gelişmiş ülkelerdeki üniversiteler ile
rekabet edebilmek için yeteri kadar para vermiyorsa, o zaman üniversite kendi imkanını temin ederek, kendi kaynağını oluşturmalıdır. Buradaki temel sıkıntı ise üniversitelerde değil. Rektörler gayret içinde ancak mevzuat ile sınırlı. Benim yasama organından beklediğim öncelikli konu 2547'nin günümüze uygun şartlarda ele alınması."
Ayhan, gerekli değişiklikler yapılırken üniversite yönetimi, öğretim üyeleri ve öğrencilerden görüş alınması gerektiğinin alıtını çizerek, "Çağın gereklerine uygun, üniversitelerin önünü açacak, üniversite-sanayi işbirliğini sağlayacak, üniversiteleri üreten, kendi kaynaklarını kendi temin eder hale getirecek bir düzenleme yapılmalı" dedi.
"YAPILAMAYANLARDAN ZİYADE, YAPILANLARA ÜZÜLDÜM"
Ayhan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. "Üniversite ile ilgili ilk izleniminiz nedir? Değişiklikler gördünüz mü?" şeklindeki soru üzerine Ayhan, "Rektörlükte değişiklik hiç olmamış. Odam bıraktığım gibi. Diğer fakültelerde de büyük bir değişiklik görmedim. Yapılamayanlardan ziyade, yapılanlara üzülüyorum" şeklinde konuştu.
Gazi Üniversitesi'nin en temel probleminin mekan problemi olduğunu dile getiren Ayhan, bu nedenle bir önceki rektörlük görevinde Çukurambar'da 400 dönümlük bir
arazinin satın alındığını hatırlattı. Ayhan, söz konusu arazi ile birlikte Maltepe'deki başka bir arazinin kat karşlığı müteahhide verilmesini eleştirdi. 2000-2004 yılları arasında Gazi Hastanesi ile ilgili bir proje hazırladıklarını da hatırlatan Ayhan, bu çalışmanın da hayata geçirilemediğini ifade ederek, "Herşeyi bıraktığım gibi gördüm. Yani hiç yabancılık çekmedim" ifadesini kullandı.
"BANA YAPILDI KÖTÜ, BAŞKASINA YAPILDI İYİ DEMİYORUM"
"Tartışmalı bir şekilde rektörlük görevinden ayrılmıştınız. Bugün de ikinci sırada olmanıza rağmen, yine tartışmalı bir şekilde görevinize başladınız. Değerlendirmeniz olacak mı ?" sorusuna karşılık ise Ayhan bin 64 oy almasına ve YÖK'ün listesinde de birinci sırada bulunmasına rağmen, 10. Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer tarafından atamasının yapılmadığına dikkat çekti.
9
Eylül Üniversitesi'nde 2000 yılında yapılan rektörlük seçimlerinde Prof. Dr.
Emin Alıcı'nın birinci sırada yer aldığını ancak YÖK'ün listesinde yer almadığını anımsatan Ayhan, Cumhurbaşkanı Sezer'in YÖK'e bir yazı göndererek Alıcı'nın isminin listede yer almaması konusunda somut ve objektif veriler bulunup bulunmadığını sorduğunu, daha sonra gelişen olaylarla Alıcı'nın isminin Köşk'e gittiğini ve kendisinin 8 yıl rektörlük görevini yürüttüğünü dile getirdi.
2004 yılındaki seçimlerde ise kendi isminin hem üniversitedeki seçimlerde hem de YÖK'ün listesinde birinci sırada bulunmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından atanmadığını ifade eden Ayhan, bilgi edinme
kanunu çerçevesinde atanmamasında objektif ve somut deliller olup olmadığı konusunda Cumhurbaşkanlığı'ndan bilgi istediğini dile getirdi. Ayhan, Cumhurbaşkanı'ndan mutlak
yetki kullandığı yanıtını aldığını anımsattı. Ayhan, konuyla ilgili açtığı davada ise YÖK'ün listesinde birinci değil, üçüncü olduğunun
tescil edildiğini gülümseyerek anlattı.
Bu sene yapılan rektörlük seçimlerinde ise Prof. Dr. Kadri Yamaç'ın YÖK'teki gizli oylamada sadece iki oy aldığını aktaran Ayhan, şunları dile getirdi: "Bu durumu siyasi olarak değerlendirmek de mümkün değil. Çünkü, böyle olsaydı YÖK'ün kompozisyonu oyları yarı yarıya belirlerdi. 2004 yılında Sayın Cumhurbaşkanı benim seçilememem ile ilgili somut - objektif veri sunamadı ama herhalde Sayın Yamaç'ın seçilmemesi hususunda YÖK üyelerinin bilgileri vardı. Bunu
hırsızlık - yolsuzluk anlamında söylemiyorum, temsil kabiliyeti olarak da olabilir. YÖK'ün en az oyu alan kişiyi seçme yetkisi bile var. Doğru- yanlış demiyorum ama bu yetkisi var. Sayın Sezer döneminde 28 üniversitede bu yapıldı. Bu dönemde de oluyor. Yalın anlamda baktığınızda insanın nefsine ağır geliyor. Benim nefsime ağır gelmişti, Sayın Yamaç'ın nefsine de ağır gelmiştir... Kötü bir kapı açıldı. Bunu başlatan ben değilim. Keşke başlamasaydı. Bana yapıldı kötü, başkasına yapıldı iyi demiyorum. Üzülüyorum. Nefsime hoş gelmiyor, kanunu değiştirsinler.
O dönemde bana yapıldı iyi, şimdi bana yapıldı kötü anlayışını da kabul etmek istemiyorum. O dönemde güzel güzel bundan istifade ettiyseniz, bu sefer de kabul etmek zorundasınız."
CİHAN