Sekiz yıldan fazla süren bir babalık
davası... Her
duruşmada onlarca
kamera arasında 'haklılığını' kanıtlama mücadelesi veren bir anne ve okulda olması gereken yerde
adliye koridorlarında dolaşan bir çocuk... Şarkıcı Emrah'ın kamuoyunun yakından takip ettiği babalık davası
Türkiye'yi 'davanın uzun sürmesi, özel hayata saygının ihlal edilmesi' nedeniyle
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (
AİHM) 14 bin
avro para cezasına mahkûm ettirdi.
İstatistikler ve süregiden birçok dava Türkiye' nin AİHM'de daha birçok kez mahkûm edilebileceğini gösteriyor.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı istatistiklere göre 2004'te DGM'lerin yerine kurulan ağır ceza
mahkemelerinde bir dava ortalama 450 günde bitirilirken, diğer ağır ceza mahkemelerinde 347, asliye cezalarda 338, çocuk mahkemelerinde 357 gün sürüyor.
Ceza mahkemelerinin ortalaması 210 gün.
Aile mahkemesindeki bir dava 158 günde karara bağlanırken, asliye ticarette 176, asliye hukukta 257 ve iş mahkemelerinde 329 gün sürüyor. Kadastro mahkemesinde bir davanın bitmesi için 441 gün gerekiyor. Hukuk mahkemelerinde bir dava 177 günde bitiyor. Ancak davalar için yerel mahkemelerden sonra bu kez
Yargıtay aşaması başlıyor. Yine Adalet Bakanlığı verilerine göre
Yargıtay ceza dairelerinde bir davanın ortalama süresi 348 gün olurken, Ceza Genel Kurulu'nda ise 59 günde sonuçlanıyor. Yargıtay'ın hukuk dairelerinde ortalama süre 102, Hukuk Genel Kurulu'nda ise 27 gün.
Adil yargılanmanın ihlali
Duruşmaların eksik
belge, bürokratik engeller, eksik
soruşturma ve genellikle de yoğun
iş yükü nedeniyle kimi zaman
dosya üzerinden işlem yapılarak ertelenmesine neden oluyor. Yıllarca uzayan davalarda etkili bir sonuç alınmayınca da
mağdurlar haklarını AİHM'de arıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'adil yargılanma hakkı'nı düzenleyen altıncı maddesinde herkesin 'makul süre içinde yargılanma' hakkı olduğu belirtiliyor. 2004 rakamlarına göre AİHM Türkiye hakkındaki 77 davada 'adil yargılanma hakkı'nın ihlaline karar verdi. Türkiye'de yıllardır devam eden ve sonuca çıkmayan birçok dava da AİHM yolcusu.
İki mahkeme arası üç celse
İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süheyl Donay, AİHM'nin uzun yargılama konusunda yerleşmiş içtihatları olduğunu belirterek, buna göre dava süresinin
tanık ve
sanık sayısı, dosyanın geniş olması, kanıtlara zor ulaşılabilmesi gibi nedenlerle üç ya da dört yıla kadar uzayabileceğini belirtti. Türkiye'de yargılamanın çok uzun sürdüğünü vurgulayan Donay, şöyle konuştu:
"Dava yerel mahkemede sonuçlandıktan sonra Yargıtay aşaması var. Oradan en
erken bir ya da iki yılda sonuç çıkıyor. Türkiye'de duruşmaların arası uzun. Adli
tatil giriyor, tanık, sanık bulunamıyor.
Hâkim ve savcıların iş yükü çok fazla. Bir de
bürokrasi var. Üst kattaki mahkemedeki dosyanın işlem için bir alt kattaki mahkemeye gönderilmesinin altı ay, yani neredeyse üç duruşma sürdüğü olayları hatırlıyorum. Bu kadro ve bu altyapıyla yargılamanın daha kısa sürmesi beklenemez. AİHM'den bu tür kararlar çıkmaya devam edecektir."
Hakkını AİHM'de arayanların sayısı artıyor
Bunlardan biri de üç buçuk yaşında '
soğuk algınlığı' teşhisiyle gittiği SSK'da yanlış
iğne sonucu sol kolunu yitiren Ayşen Başaran'ın davası. Aile altı yılı aşkın süre devam eden davanın sonunda toplam 26 milyar 723 milyon 454 bin 221 TL tazminat kazandı. Ancak yargılama çok uzun sürdüğü için
aile davavı AİHM'ye taşıdı.
Kars'ın Digor ilçesinde 1993'te düzenlenen yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı izinsiz yürüyüşte polisle girilen silahlı çatışmada 17 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilgili dava tam 10 yıl sonra sonuçlanabildi, polisler
beraat etti. Dava uzun yargılama ve etkin sonuç alınamaması nedeniyle AİHM'ye gitti.
16
Mart katliamıyla ilgili arap saçına dönen davayla ilgili olarak AİHM'ye taşınabileceği belirtilmişti. Türk hukuk tarihinin en
uzun davalarından biri olan ve 23 yıl süren Dev-Yol davasında Türkiye 'adil yargılama hakkını ihlal ettiği' gerekçesiyle 572 bin 900 avro tazminat ödemeye mahkûm olmuştu. Yine 1982 yılından bu yana süren Dev-Sol davasında da bazı sanıklar uzun dava süreci nedeniyle AİHM'ye başvurdu.
Yargılamada makul süre AB'ye uyumun temel şartlarından biri
AB, Türkiye'de yargı
reformu çerçevesinde, yargılama süreçlerinin, adil, şeffaf ve kısa olmasını AB'ye uyumda temel şartlardan biri sayıyor.
Avrupa Konseyi de AİHM kararları doğrultusunda Türkiye'nin adil yargılama standartlarını yakalamasını istiyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde, duruşmaların 'makul süreler' içinde tamamlanması öngörülüyor. Davaların uzun sürdüğüne dikkati çeken ve Türkiye'yi birçok defa uyaran AB, adil yargılama konusunda Türkiye'nin eksiklerini ilerleme raporlarına şu ifadelerle yansıtmıştı: "Yargı sisteminin etkinliği ve bağımsızlığı yönünde gelişmelere rağmen, hâlâ yapılması gerekenler vardır. Devlet güvenlik mahkemelerinin,
savunma hakkı ve adil yargılama alanlarında Avrupa standartlarına getirilmesi gerekmektedir."
RADİKAL