Turbo takiyye!
Bir
gazete yöneticisi bir süre önce aynen şunları yazmıştı: "Bu
ülkenin laik insanları, dindarlardan asla nefret etmiyor. Buna şiddetle
itiraz ediyorum. Ne geçmişte etti, ne bugün ediyor, ne de yarın edecek. Tam aksine, laik insanlar dindarlara, bazı dindarların onlara gösterdiği saygıdan çok daha fazlasını gösteriyor." Yazısının sonraki bölümlerinde dindarlık, din, iman gibi konularda bol bol
akıl fikir vermişti Türk halkına.
Aradan çok değil, birkaç ay geçmeden The
Times gazetesinden Janice Turner, '
İslam ve Türkiye'deki Büyük Türban Savaşı' adlı bir inceleme yayınlamak için birçok kişiyle
mülakat yapıyor. Elin gazetecisi bizimkiler gibi tek gözlü, yarım beyinli, ideolojik saplantılı olmadığı ve gün aşırı yediği yalanlamalarla 'tekzip manyağı' yapılmadığı için haberciliğin hakkını veriyor tabii. Bayan Turner, meselenin tüm taraflarıyla görüşmelerde bulunuyor. Görüştüğü kişilerden biri de bir bilim kadını: Aysel
Ekşi. Ekşi Hanımefendi sadece bilim kadınlığı kimliğiyle değil, kendisini "Tarassut Köpeği" olarak tanımlayan ve girişte bir yazısından örnek verdiğim beyefendinin yönettiği gazetenin başyazarının eşi. Bunları ben uydurmuyorum ha, şimdi yine sinirlenip, köpürmesinler. Bizzat Bayan Turner yazıyor. Neyse Aysel Hanım ile yaptığı mülakattan sonra, 'Birazdan Cumhurbaşkanı'nın eşi
Hayrünnisa Gül ile buluşacağım.' diyor. Vay sen misin bunu diyen. Bayan Ekşi küplere biniyor ve -Turner'in bizzat aktardığına göre- masayı yumruklayıp var gücüyle bağırıyor: "O kadından nefret ediyorum!"
Hani bir bilim insanından üstelik uzmanlığı
psikiyatri olan birinden bu savrulmaya şahit olmak ayrı
tartışma konusu. Ancak medya
halay başının bir süre öncesinde buyurduğu, "ne münasebet laikler dindarlardan nefret etmez!" türü cümlelerin de eğer saflıktan kaynaklanmıyorsa bir "turbo takiyye" işareti olduğunun da kanıtı.
2002
seçimlerinden önce bugünün muhalefet lideri, bir yanına
Zülfü Livaneli, diğer yanına aldatma ve pop-din (bu kavramı da uydurttunuz ya
helal size!)
Yaşar Nuri Hoca'yı -Hani şu Çıplak Uyarıcı olan- almış
Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda bangır bangır bağırıyor: "Devletin temel kurumlarıyla çatışma içine girip girmeyeceği belli olmayan partileri işbaşına getirmeyin."
Millet CHP'yi de iki seçimde oy vermeyerek sandığa gömüyor ve ülke epey badireli günler geçiriyor. Evlerden bombalar, kasalardan suikast planları, ahizelerden olmadık galiz küfürler ve balçıktan bir dünyanın iç yüzü fışkırıyor. Ve bir gün geliyor bir CHP yetkilisi tüm ülkenin yüzüne baka baka şöyle haykırıyor: "Hükümetle
Genelkurmay arasında oldukça sıcak bir ilişkinin olduğu kanısındayım."
Hadi buyur buradan yak!
Seçim öncesi ve sonrası, tüm konuşmalarında AK Parti'yi devlet içinde uyumsuzluk ve gerginliğin merkezi gibi göstermeye kalkanların düştüğü durumu fark edememeleri ilginç değil mi?
Bitmedi tabii...
Bir dönem artık tüm makyajlarını dökerek direkt olarak politik bir görüntü arz eden YÖK ve
rektörlerin oluşturduğu grup, o dönemde yapılan rektörlük seçimlerinin ve tercihlerinin
demokrasi için ne tür bir yüz karası dönem olduğunu çok çabuk unutuyor. Ve dönemin CHP'si yapılan seçimlere, tercihlere ve atamalara 'gık' dahi etmiyor. 3 oy, alan 300 oy alanın yerine atanıyor ve başta
Ergenekon-
Andıç medyası olmak üzere, rektörler, YÖK ve bittabii CHP suspus bakıyor.
Yine aradan bir
vakit geçiyor. Yeni
rektör seçimleri oluyor. Önceki kadrolaşmadan birçok kişinin 'Laikçi olsun çamurdan olsun' zihniyeti hâlâ kol gezmek istiyor. Bunun siyasi ve medya uzantıları da gizli-açık bunu resmen destekliyor. Ve hatta geçmiş dönemde 'O kadından nefret ediyorum.' diyen bilim kadınının kocasının bizzat rektör atamaları için
kulis telefonları ettiği açıklanıyor.
Ve CHP şu içerikte bir
basın toplantısı yapabiliyor iyi mi?
"Efendim eskiden de atamalar demokratik değildi, ama biz eski cumhurbaşkanına bilerek ses çıkarmadık. Zira AKP'nin ekmeğine yağ sürmüş olacaktık!"
Zihniyet bu!
Malzeme de...
Şimdi gelin de bu adamların yazdıklarına, çizdiklerine, dediklerine inanın. Bunlara oy verin, gazetelerini alın, haberlerini izleyin...
Şairin dediği gibi:
Hehehey de Taranta-Babu Hehehey!
M. NEDİM HAZAR - ZAMAN