Zayıf
aile, kötü
arkadaş gençleri şiddete yöneltiyor.
Küçük yaşlarda
cinayet işleyen bu gençlerin arkadaş ilişkileri mercek altına alınırken, ailelerin sorumlulukları da sorgulanmaya başlandı. Uzmanlar, zayıf aile ve kötü arkadaş kombinasyonunun gençlerin şiddet uygulamasına zemin hazırladığına dikkat çekiyor. Bozuk aile yapısının şiddet eğilimini artırdığı, çete türü oluşumların da gençlerin eğilimini hayata geçirecek ortamları oluşturduğu vurgulanıyor. Gençlerin kendilerini önemli hissedebilecekleri gruplara yöneldiğini ifade eden akademisyenler, ailelere "Dikkatli olun." uyarısında bulunuyor. Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Muhittin
Karabulut'a göre, aile içindeki anlaşmazlıkların temelinde maddiyatsızlık yatıyor. Ekonomik gücünü yitirmiş
baba, evdeki otoritesini ve çocuğun kontrolünü zamanla kaybediyor. Kendini okulda ya da işte de ispatlayamayan gençlerin büyük bir kısmı şiddete yöneliyor.
Türkiye'de son yıllarda işlenen cinayetlerde, yaşı
küçük ve aile huzursuzlukları olduğu bilinen çocukların rol alması dikkat çekiyor. Eylemde kullanmak üzere genellikle aile huzuru olmayan, anne babası ayrı ya da ilgiye muhtaç çocuklar seçiliyor. Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Muhittin Karabulut, gençler arasındaki şiddetin oluşum sürecini şöyle anlatıyor: "Genç, kendini hiçbir konuda ispatlayamıyor. Nevrotik gruplarda kendini bularak sosyalleşiyor. Böylece asosyal gruplar kendi içinde sosyalleşmiş oluyor. Bu gençlerin bir diğer özelliği de çok kolay yönlendirilebilir olmaları. Ve Türkiye'de bu durumda olan bir milyon çocuğun var olduğu sanılıyor. En önemlisi ise bu çocuklar bir şekilde düzelmeye başladıklarında arkadaş çevrelerinden ciddi bir biçimde dışlanıyor."
Ruh sağlığı hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Ayhan Kalyoncu ise kendi ayakları üzerinde duramayan çocukların bir gruba bağlanma eğiliminde olduğunu savunuyor. Kalyoncu, "Grupta kabul gördüğü için de genç bu alanda kendini ispat etmeye çalışıyor." diyor. Ailenin boş bıraktığı alanı arkadaşların doldurduğunu vurgulayan Kalyoncu, ebeveynlerin çocuklarına sahip çıkması gerektiğine değiniyor. Psikolog Alanur
Özalp da akranlarıyla yakın ilişki kuran bir gencin dâhil olduğu grubun değerlerini benimseyeceğine işaret ederek, "Onların konuşma biçimi,
giyimi, inançları, ilgileri, ergenin de konuşma biçimi, giyim biçimi, inançları ve ilgisi olur. Dolayısıyla
silah taşıma, silah kullanma,
kavga, tehdit, şiddet gruba egemense, o genç de bunu çok rahatlıkla benimseyebilir." ifadelerini kullanıyor.
Gençlerin kişilik ve davranışlarının şekillenmesinde ailenin önemi dikkate alınarak aile yapısını ve bağlarını güçlendirecek tedbirler alınması gerektiğine dikkat çeken
Erciyes Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tayfun Turan ise sorumluluk duygularının gelişmesine, sağlıklı bir kişilik yapısına ulaşması için de birebir ilişkilerin kuvvetlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Kütüphanelerin yaygınlaştırılıp ihtiyaca
cevap verecek kapasiteye çıkarılmasının büyük fayda sağlayacağına değinen Doç. Dr. Turan, resim,
müzik, tiyatro, edebiyat ve benzeri alanlarda gençleri geliştirici kurumlar oluşturularak bu alanlara
teşvik edilmeleri gerektiğini dile getirdi.
Zaman