Genel Kurul'da darbe ürünü tartışması

TBMM Genel Kurulunda, Anayasa değişikliği teklifinin görüşmelerinde ''darbe ürünü'' tartışması yaşandı.

Genel Kurul'da darbe ürünü tartışması

AK Parti Grup Bakanvekili Bekir Bozdağ, teklifin 13. maddesi üzerinde görüşmeler sırasında CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un ''12 Eylül olmasaydı siz olmazdınız'' sözleri üzerine ''sataşma olduğu'' gerekçesiyle söz aldı. Bozdağ, TBMM'nin demokrasi ve milletin iradesinin ürünü olduğunu belirtti. Darbelere, hukuk dışı her türlü müdahaleye karşı olduklarını ifade eden Bozdağ, ''Hem 1960 darbesini kınadık, lanetledik. Onları bayram olarak kutlayanları ve o yapıyı kutsayanları kınayarak, eleştirerek buralara geldik. Biz darbeden yana hiç olmadık. Darbenin ürünü olarak, bu Mecliste, itham edilemeyecek, belki en son itham edilecek bir yapıyı hiçbir grup için görmüyorum'' dedi. AK Parti'nin 2001 yılında kurulduğunu hatırlatan Bozdağ, şöyle konuştu: ''12 Eylül 1980 nire, 2001 nire... Nasıl bir irtibat kurdu anlamam mümkün değil. Ama biz diyoruz ki 'artık darbecileri yargının önüne çıkaralım. Hesap versinler, yargılansınlar.' Bu Anayasa değişikliği onun içindir. Darbecilerin milli iradenin üzerine koyduğu ipotekleri kaldıralım, her türlü vesayeti ortadan kaldıralım. Onun için darbecilerin yaptığı Anayasa ile darbe sözleşmesi ile bu ülke yoluna devam etmesin. Onun için huzurlarınızdayız, onun için Anayasa değişikliği yapıyoruz. Bir yandan 'darbeciler yargılansın' derken, öte yandan onların yargılanmasını yol açacak ve kurdukları vesayet düzenini ortadan kaldıracak değişiklikler olmasın diye mücadele etmek... Hangisi, ne yana? Bugüne kadar darbe zihniyetinin sahipleri ses çıkardığında çantayı alıp gidenler, 27 Nisan e-muhtırası ortaya çıktığında, karşısında milletin gür sesini ilk defa duymuşlardır. Biz şapkayı alıp giden siyasetin sahipleri değiliz. Darbe zihniyetini benimseyenlerin veya o onlayışta olanların sesini çıkardığı anda esas duruşa geçenlerdir. 12 Mart muhtırası verildiği zaman parlamento ve milletin iradesi yok sayıldığı zaman parlamentoyu çalıştırıp, talimatla yasa çıkaran hiç olmadık, hiçbir zaman da olmayacağız.'' -''DARBE ÜRÜNÜ PARTİ' TARTIŞMASI...- ''Sataşma olduğu'' gerekçesiyle söz alan CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, 12 Eylül darbesinde, parlamentoda temsil edilen iki siyasi partinin kapatıldığını, bu partilerin yöneticilerinin yargılandığını, bu partilerle aynı ideolojiyi paylaşan çok sayıda insanın cezaevlerine konulduğunu, milyonlarca insanın fişlendiğini, halen fişleme düzeninin devam ettiğini söyledi. 12 Eylül'ün, iki partiyi siyasetten yasakladığını, yeni partilerin ortaya çıktığını anlatan Okay, şöyle konuştu: ''Yeni kurulan bu partiler, rüzgar gülü gibi 'dört bir yanı kucaklıyoruz' dediler, Türkiye'nin siyasi naturası bozuldu. O partiler, parlamentoya geldiler, saman alevi gibi yükseldiler, sonra bir kısmı yok oldu. Yeniden saman alevi gibi yükselen partiler oldu; onlar da bir gün yok olacaktır. Ancak, 12 Eylül'ün ürünü olan Anayasanın, sadece AKP ve CHP'nin bulunduğu geçen dönemde 5 kez, 17 maddesi değiştirildi. Burada ucuz politika yapıp, darbecilerin anayasasını koruyorsunuz demek yakışık almıyor. Burada 27 Nisan muhtırasına sessiz kalındı deyip, 4 Mayısta o muhtırayı yazan işgüzarla Dolmabahçe'de buluşup, sırdaş olanlar, kanka olanların partisi burada.'' Okay, CHP Lideri Deniz Baykal'ın, Mecliste yaptığı dünkü konuşmasında ''darbeyi yapanlardan utanç duyduğunu'' söylediğini belirterek, ''Bunu söyleyen parti karşısında 'darbe anayasasını savunuyor' demek hiçbir partiye prim getirmez. Bu parlamento içerisinde 12 Eylül ürünü bazı partiler bulunmaktadır'' dedi. -''İPOTEĞİ KALDIRIN''- AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, Okay'ın ardından söz alarak, ''Bu çatı altında 12 Eylül'ün mağduru parti var ama 12 Eylül'ün ürünü olan bir parti göremiyorum. Görüyorsanız bunu açıkça ifade etmeniz gerekiyor'' diye konuştu. Bazı siyasi partilerin saman alevi gibi büyüyüp, yok olduklarına ilişkin sözlerle, AK Parti'nin kastedilmiş olabileceğini düşünmediğini kaydeden Kılıç, AK Parti'nin son 4 seçimde en fazla oy alan parti olarak çıktığını, CHP'nin ise önceki dönem Parlamento dışında kaldığını anımsattı. Suat Kılıç, ''Hiçbir partiyi, 12 Eylül'ün ürünü şeklinde yaftalamanın gereği yoktur. 12 Eylül'ün sebep sonuç ilişkisini, burada bulunan siyasi partilerle kurmanın da gereği yoktur. Asıl olan özgürlükleri, demokrasiyi, hukuku kavrayış biçimidir. Anayasa değişikliği teklifimizi özünden değerlendirecek olursanız size düşen bir görev var: Eğer ki 12 Eylül ile aranıza mesafe koyacaksanız az sonra başlayacak gizli oylama öncesinde milletvekillerinizin oy kullanma hakkı üzerindeki ipoteği kaldırın'' diye konuştu. -''DELİ SAÇMASI İDDİALAR''- Madde üzerinde kişisel görüşlerini açıklayan AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna'nın ''Eğer masumiyet ilkesine saygılı olmazsak, Erzincan otellerinde sahte şahit ayarlamalarından tutun, kapatma davalarında terör örgütü mensubu, siyasetçi ve yargı mensubu birlikteliklerine kadar gideriz'' demesi üzerine, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin tepki gösterdi. ''Sataşma olduğu'' gerekçesiyle söz alan Ersin, Erzincan'da, gizli tanık olan bir kişiye 80 bin lira verdiğinin ileri sürüldüğünü belirterek, ''Ne Erzincan'da ne de başka bir yerde gizli tanık veya başkasına ne para verdim; ne para pazarlığı yaptım ne de böyle bir şeye aracılık ettim. Bunlar, bazı üşütüklerin ortaya attığı deli saçması iddialardır'' dedi. Kendisine yapılan ''kirli komplonun'' aslında TBMM'ye yapılmış olduğunu anlatan Ersin, ''O sabah kaldığım otelin restoranında kahvaltı yaparken 7-8 kişi benimle görüşmek istedi, ben de kendileriyle sohbet ettim. Bunlardan birinin gizli tanık olduğu iddia edildi. Öyle bile olsa görüşürüm. Çünkü ben milletvekiliyim. Bu deli saçması iddialara inananlar zekalarını kontrol ettirsinler'' diye konuştu. İddiayı ortaya atanların ''müfteri'' olduğunu ifade eden Ersin, bunu ispat etmek zorunda olduklarını kaydetti. -''MİLLETTE MUTABAKAT VAR''- Madde üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Türk siyasi tarihinde yapılan 5 anayasadan 3'ünün olağanüstü dönemlerde, son ikisinin ise darbe dönemlerinde yapıldığını belirterek, ''Arzu ederiz ki Meclis konsensüs içinde herkesin şikayet ettiği 1982 Anayasası'ndan kurtulup, hak ve özgürlükleri önceleyen bir anayasayı hep birlikte yapılım'' dedi. CHP Antalya Milletvekili Tayfur Süner'in ''Anayasa Mahkemesi Başkanı mutabakat sağlayın' dedi'' şeklinde konuştuğunu anlatan Yazıcı, ''Niye onu hatırlatıyorsun, bu çok olağan bir şey. Elbette mutabakat içinde olmasın arzu ederiz. Ama bu mecliste bu mutabakatı sağlayamıyoruz diye 'Anayasa mutabakatsız yapılıyor' denemez. Millette mutabakat var, sivil toplum kuruluşları ile mutabakat var. Arzumuz sizinle birlikte yapmak. Ama sizin katılmayışınız, milletin katılmadığı, sivil toplum kuruluşlarının katılmadığı, sendikalarının katılmadığı değil. Bu Anayasayı yapmakla asayiş bozukluğu mu düzelecek? uyuşturucu tüketimi mi azalacak? Nerede asayiş bozukluğu? Elbette 2 milyon insanın yaşadığı büyükşehirlerde asayiş olayı olacak. Ama asayiş bozukluğu olarak nitelendirilebilecek yaygın bir bozukluk söz konusu değil. '' CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Sayın Bakan milletin mutabakatı olduğunu nereden çıkarıyor?'' sorusuna Yazıcı, ''Yapılan anketler, bu Anayasa değişikliğinin halk, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve sendikalar tarafından kabul edildiğini ve arzu edildiğini gösteriyor. Memurlarla ilgili düzenleme, memur sendikalarının isteği doğrultusunda konulmuştur'' dedi. Komisyon Başkanı Burhan Kuzu, Yüksek Askeri Şura ile ilgili düzenlemeden sonra ilişiği kesilenlerin geri dönmesinin söz konusu olup olmadığı sorusuna, ''Tabii bunlarla ilgili bir düzenleme metinde olmayacak. Ancak dava açmaya engel yok. Buna mahkemeler karar verecek. Düzenleme bazında yapılacak bir şey yok'' yanıtını verdi. AA
<< Önceki Haber Genel Kurul'da darbe ürünü tartışması Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER