CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU'NUN AÇIKLANMASINI İSTEDİĞİ GENELKURMAY BELGELERİNDE DERSİM KATLİAMIYLA İLGİLİ ŞOK GERÇEK
Bir kısmı yayımlanan belgelere göre yıllardır dillendirilen
Sabiha Gökçen'in
katliama katıldığı iddiası doğrulanmış oldu. Belgelere göre Gökçen gösterdiği yararlılıktan dolayı övünç madalyası aldı.
Dersim katliamıyla ilgili “Arşivler açılsın” tartışması yapılırken
Genelkurmay'ın Dersim belgelerinin bir bölümü
Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlandı. Bugüne kadar hep dile getirilen “Sabiha Gökçen'in
halkın üzerine
bomba attığı” bilgisi de ilk kez resmen doğrulanmış oldu. İlk kez açıklanan belgelerde
Dersim katliamı hakkında önemli ipuçları verirken Sabiha Gökçen'in attığı 50 kiloluk bomba da resmen doğrulanmış oldu. Dersim
ayaklanmasının lideri olduğu gerekçesiyle idam edilen Seyit Rıza'nın torunu Rüstem
Polat, belgelerin tümünün açıklanması halinde dedesinin mezarının yeri dahil pek çok konunun aydınlığa kavuşacağını söyledi.
50 KİLOLUK BOMBAYA ÖVÜNÇ MADALYASI
Mülkiye Müfettişi
Hamdi Bey'in 2
Şubat 1926'da İçişleri Bakanlığı'na sunduğu raporda, “Yeni hükümetin bazen adil davranış, bazen zayıf ve bazen de sebepsiz ve neticesiz şiddet gösterme gibi dengesiz politikası Dersim'i daimi hercümerç yuvası haline getirmiştir” deniliyor. Dersim'de halkın üzerine bomba yağdıran Sabiha Gökçen'e 28
Mayıs 1937'de Cumhurbaşkanı,
Başbakan ve
Genelkurmay Başkanı dahil olmak üzere üç yüzden fazla davetlinin katıldığı bir törenle gösterdiği üstün başarı nedeniyle Türk Hava Kurumu'nun bir numaralı övünç madalyası (Murassa Madalyası) verilmişti. Dersim belgelerinde bu durum şöyle anlatılıyor: “Dememanlı aşiret reisleri nezdinde toplantı halinde bulunan diğer aşiret reislerinin, havadan
bombardıman edilmek suretiyle toplantıyı dağıtmak lüzumu üzerine Tayyare
Alay Komutanı komutasındaki 15 uçaklı bir filo, Kırklar Dağı - Darboğaz der yolu - Zel Dağı - Kırmızı ve Kosur dağları kuzeyindeki Keçizeken köyünü bombaladı. Bu taarruzda özellikle Sabiha Gökçen'in attığı 50 kiloluk bir bombanın Keçizeken köyünde ve kuzeye doğru kaçan asi grubuna oldukça ağır zaiyat verdirdiği yapılan gözetlemeden anlaşılıyordu.”
Katliam CHP iktidarı döneminde oldu, Kılıçdaroğlu niye susuyor
İsyanın mağdurlarından olan ve Dersim ayaklanmasının lideri olduğu gerekçesiyle idam edilen Seyit Rıza'nın torunu Rüstem Polat, açıklanan belgelerin tümünü yansıtmadığını, tümünün açıklanması halinde dedesinin mezarının yeri dahil pek çok konunun aydınlığa kavuşacağını söyledi. Polat, daha önce Genelkurmay'ın konuya dair arşivlerinin yakıldığı yönünde bilgileri olduğunu ifade ederek, “Mutlaka başka belgeler de vardır. Bunların da açıklanması gerekir” dedi. Başbakan'ın “Dersim'de yapılanlar bir katliamdır” sözlerinin büyük önem taşıdığını ifade eden Polat , şunları söyledi: “Dersim'de bir ayaklanma yoktu, katliam vardı. Annem anlatırdı. 12 yaşındaymış o zaman. Bulundukları yere topla saldırı olmuş. 12 kişiyi kaybetmiş aileden. Sadece o ve halam sağ kurtulmuş. Annem top atışından sonra bakmış ki hamile olan annesinin karnından bebeğin eli sarkmış.” “Ne kadar insan ölmüş, kurşundan geçirilmişse hepsi CHP iktidarı döneminde olmuş” diyen Polat, “Kılıçdaroğlu da Dersimli, susmaması gerekir. CHP'nin, kendi iktidarı döneminde yaşananlar nedeniyle özür borcu var. Çünkü o dönem iktidarda olan CHP'ydi.
Özür dilemesi ciddi bir adım olur” şeklinde konuştu.
Bu ifadeler insanlığa
hakarettir
Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ: “Bugüne kadar bilinen şeyler ilk kez yayımlanmış oldu. Özellikle ulus devlet inşaası sırasında farlılık ve çeşitliliklerin yok edilmesi, herkesin bir tek düşüncede ve görüşte hizaya sokulmasıyla ilgili düşüncelerin bir yansıması. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bunları hakaret olarak değerlediriyorum. Kafasına vur bunu dışla ötekini hapse at bunlar insan onuruna yakışacak şeyler değil.”
‘Memurlar ilkel Tunceli halkından olmasın'
• Dersim katliamının ardından Üçüncü
Ordu Müfettişliği'nin hazırladığı raporda
Kürtler ve Dersimliler ile ilgili hakaretler ve aşağılayıcı ifadelerin sıkça kullanılması dikkat çekiyor. Raporda Dersim halkının kendi başına karar verebilecek yetenekte olmadığı belirtilerek şöyle anlıtılıyor: “
Fakir ve ilkel Tunceli halkının reislerin, seyitlerin telkininde olduğu” ve “seçilecek memur kadrolarının Tunceli halkındanolmaması, seçkin ve muktedir olması”gerektiği ifade ediliyor. Raporda dikkat çeken ifadeler şöyle: “(...)
KUDRET KÜLTÜRÜ YOK
Tunceli halkının bir kısmı çok ilkel ve fakirdir. Dağların arasında yaşamaktan doğan zihniyet, hükümet, kuvvet, kudret ve kültürünün bunlara devamlı surette ulaşamamış ve işleyemiş olması, bu halk arasında aşiret ruhunu ve hayatını devamettirmiş, seyitlerin telkinleri, şerirlerin tehditleri bu halkı ilkelliği ve fakirliği içiende bırakmış ve ağaya, reise, ister istemez uymaya mecbur etmiştir.” (...) İlçelerin memur kadroları münhal bırakılmamak ve görev sahipleri de Tunceli halkından olmamak şartı ile seçkin, muktedir olmak ve Tunceli halkını devamlı ve etkili temas ve faaliyetle Cumhuriyet e ısındırmak ve alıştırmak başarı için şarttır.”
HATİCE YAŞAR