Gerçeker açıklamalarında zaman zaman özeleştiri yaptı zaman zaman da sitemini dile getirdi.
İŞTE GERÇEKER’İN AÇIKLAMALARININ ÖNE ÇIKAN NOKTALARI:
“12 EYLÜL ANAYASASI YARGI BAĞIMSIZLIĞINI GERİYE GÖTÜRDÜ”
GERÇEKER: 12
Eylül ana
yasası en büyük
darbeyi yargı bağımsızlığına vurdu. Düzenleme yargı bağımsızlığını güçlendirme adına yapıldı deniliyor. Ama biz bakıyoruz aksine, yargı bağımsızlığını güçlendirmek değil daha da geriye götürüyor. Söylemek istediğim bu. Biz kötü olan şeye kötü diyoruz, yanlıştır diyoruz. Beni tanıyan insanlar benim ne kadar demokrat ve meşruiyetten yana olduğumu bilirler. Bunu yanlış değerlendirmemek lazım. Ben 'kötü olanın daha iyisini yapın, kötü olanın daha kötüsünü yapmayın' diyorum.
“ASKERİ DARBELER TOPLUMA ÇOK ŞEY KAYBETTİRDİ”
SORU: Gelinen noktayı darbeciler ve buna karşı çıkanların mücadelesi olarak görüyor musunuz?
GERCEKER: Maalesef tüm bunlar anlayışsız, hoşgörüsüz, sevgisiz, uzlaşmasız bir
toplum haline getirilmemizin sonucu. Bu çok tehlikeli bir gelişme. Böyle bir ortamda
demokrasi hiçbir zaman gelişemez. Vesayet rejimlerinin topluma bir şey kazandırmadığı ortada. Her askeri bir darbe, topluma hiçbir şey kazandırmadı, çok şey kaybettirdi. Kutuplaşmaları artırdı. Farklı fikirlerin daha çok kemikleşmesine neden oldu, uzlaşma ortamını ortadan kaldırdı. Bunun mutlaka ortadan kalkması lazım. Ne askeri
vesayet, ne
sivil vesayet olmaması lazım.
“MUHALEFETLE AYNI DÜŞÜNCEDESİNİZ DENİLİYOR”
SORU: CHP’nin size bu kadar yakın durmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
GERÇEKER: Biz,
iktidarın getirmek istediğine karşı çıkınca, o zaman ne oluyor? 'Siz muhalefetle aynı düşüncedesiniz' diye bir
algı ortaya çıkıyor. Aslında böyle bir şey söz konusu değil. Halbuki biz bunları, onlar iktidarda iken de söyledik.
Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK'da olmaması gerektiğini bütün iktidarlara bildirdik. O zamanda iktidarda olanlar 'muhalefetle aynı şeyi söylüyorsunuz' dediler. Yani olayı öyle değerlendirmemek lazım.
“GÖRÜŞÜMÜZ ALINSAYDI KONUŞMAK ZORUNDA KALMAZDIK”
SORU: Çok fazla açıklama yapmanız
siyasete müdahale olarak yorumlanıyor.
GERÇEKER: Biz siyasetçi değiliz.Görüşümüz alınmış olsaydı böyle çıkıp konuşmak zorunda kalmazdık.
Yargı reformu yapılıyor bizden fikir alınmıyor. O zaman biz görüşlerimizi kamuoyuna duyurmak zorundayız. Bu
düzenleme ile ilgili bizim görüşümüz sorulmadı. Böyle olunca şimdi ok yaydan çıkmış gidiyor. Mecburen bir şeyler söylemek zorundasınız. Bizi yok sayıyorlar. Yüksek mahkemelerin fonksiyonunu sıfırlamak istiyorlar. Bunları önlemek için mecburen bir şeyler söyleyeceksiniz.
“HER KURUMDA YANLIŞ YAPAN ÇIKAR”
SORU: Yanlış yapanlar toplumda yargıya güveni zedelemiyor mu?
GERÇEKER: İnsanları tanımadan hüküm vermemek lazım. Her kurumda yanlış yapan çıkmaz mı? Çıkabilir. Yanlış varsa gelin hep beraber eleştirelim. Çünkü bu kadar sorunların içinde yanlış yapmamak mümkün değil.
“HSYK’NIN ÜYE SAYISI ARTIRILSIN”
GERÇEKER: HSYK’nın üye sayısı genişletilsin. Biz de bundan yanayız. Bu sayı 15 veya 17 olabilir. Hatta idari kurul, adli kurul,
genel kurul olsun. İtiraz mercii olsun. Hatta meslekten çıkarmalarla ilgili idari yargı yolu açık olsun. Ama sayı artarken
yüksek yargının oranı düşmesin. Yeni düzenlemede 21 üyeli HSYK'da
Yargıtay'ın oranı 4'e indirilmiş. Şimdi ne oluyor? Yüksek mahkemelerin bir noktada geri plana itilmesi söz konusu. Orada sembolik temsil hakkının verilmesinin bir anlamı kalmıyor.
“MECLİS’TEN ÇIKINCA UYMAK ZORUNDASINIZ”
GERÇEKER: Elbette ki yasa ve anayasa yapma yetkisi Meclis'e aittir. Oradan çıktığı zaman uymak zorundasınız. Uymam diyemezsiniz. Ama doğru bulmadığınız şeyi de eleştirmek en
doğal hakkınızdır.
“DIŞARIDAN HSYK’YA ÜYE SEÇİMİNE KARŞIYIZ”
SORU: HSYK'da bir kast sistemi var, bu çok eleştiriliyor.
GERÇEKER: Dışarıdan HSYK'ya üye seçilmesine de karşıyız.
Hakim ve savcı olmayan kişilerin HSYK'ya seçilmesine karşıyız. Çünkü bunlar o kurumun istikrarlı bir şekilde çalışmasını engeller. Önce parlamento dediler, sonra tamamen yürütme tarafından seçilmesine karar verdiler. Bu düzenleme AB ve
Venedik Komisyonu kriterlerine de aykırı.
Venedik Komisyonu'na göre esas olan bu kurumlara yargının kendisinin üye seçmesidir. Demokrasiniz tam yerleşmişse, parlamento da seçebilir diyor. Yürütme demiyor. Ama mutlaka uzlaşma olacak, çoğunluk hakimlerden olacak diyor. Bakıyoruz şimdi bu düzenleme onlara da uymuyor.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA KONUŞUYORUZ”
SORU: “İnandığımızı söylüyoruz” sözünüz rahatsızlık oluşturdu.
GERÇEKER: Söylediklerimizi
ifade özgürlüğü sınırları kapsamında söylüyoruz. Biz yasama organına asla karşı değiliz. Görevimiz uyarmaktır. Çünkü iktidar kimseye baki değil ki, bugün siz olursunuz iktidarda yarın başkası gelir. Bugüne kadar bir sürü iktidar gelip geçti
ve hep bunlar tartışıldı.
Adli yıl açılış konuşmalarında hep bunlar var. Adalet Bakanını gördüğümde söylüyorum, bu sizin kişiliğinizle ilgili değil tamamen ilke meselesi. Yine bu
tartışma olur.
Kurul bu şekilde oluşursa eğer, bu tartışma hep devam eder.
“ANAYASA MAHKEMESİNE GİDER Mİ GİTMEZ Mİ BİLEMİYORUZ”
SORU: CHP bu düzenlemeyi
Anayasa Mahkemesi'ne götürürse ne tür bir gelişme yaşanır?
GERÇEKER: Ben bu konuya girmek istemiyorum. Çünkü o da polemik konusu yapılıyor. Yanlış değerlendiriliyor. Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkileri bellidir. Bilemiyoruz ne çıkar, ne eder. Burada yine uyarı görevi yaptık. Muhalefet belki bizden sonra söylemiş olabilir. Diyoruz ki; bu düzenleme ile yürütmenin etkinliğinin artırılması kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Çünkü, demokratik ve hukuk devletinin gereği olarak kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Bunlar anayasada temel ilkeler olarak yazılı. Üç tane ana erk var yasama, yürütme ve yargı. Bunların yetkileri anayasada düzenlenmiş. Bunları birbirine karıştırdığınız zaman kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olur. Bu bir görüştür. Bilemiyoruz Anayasa Mahkemesi'ne gider mi gitmez mi ? Giderse orası ne kadar verir ? Bunları bilemeyiz, onların iradesine ipotek konulamaz.
“YÜKSEK YARGI PARTİSİ” ÇOK TEHLİKELİ
SORU: Yüksek Yargı Partisi söylemine ne diyorsunuz?
GERÇEKER: En tehlikelisi bu. Hukuk ve siyaset iç içe girmiş kavramlardır. Ama partizanlık yapmak herşeyi bitirir, yargıyı bitirir. Ben konuşmayı, çok mecbur kalmadıkça konuşmayı, basının ve medyanın karşısına çıkmayı sevmiyorum. Ama mecbur kalıyorsunuz. Birbirimizi
daha iyi tanıyalım diye konuşmak zorundayız. Ben kurulun faaliyetleri ile ilgili hiçbir şey söylemiyorum. Kurul bugün çalışamaz hale gelmiş durumda. Mekanizma çalışmıyor, bunu çalışır hale getirmek lazım. Yargının bunca sorunları var. Bunları çözecek olan kuruldur. Biz
sadece yargısal denetim yapıyoruz. Biz işin yargısal yönü ile ilgiliyiz. Onun için kurulun çalışır hale gelemsi lazım. Bunlar hoş da olmuyor. Hepsine çıkıp
yanıt veremiyorsun. Sizler aracılığı ile bunu yapıyoruz. Görüş farkı olabilir. Herkesin aynı düşünmesi olanaksız. Ama
şunu özellikle bilmenizi istiyorum. Bizleri yakından tanıdığınız zaman göreceksiniz. Yüzde 99.9'umuz diyeyim, yine de çok az yanılgı payıı bırakayım. Biz ömrümüzü
adalet ve hukuka adamış insanlarız. O dosyanın kapağı açıldığı zaman her şey biter. Orada hak, hukuk neyse
ona bakarız. Orada toplumun ve insanların geleceği, kaderi var. Onları nasıl gözardı edebiliriz?
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU-SAMANYOLUHABER.COM