24 Şubat 2014 günü Yeni Şafak ve Star Gazeteleri tam sayfa büyük puntolarla 7 bin kişinin dinlendiğini, birçok önemli kurumun ve kişinin telefonlarının uzun süredir 'uydurulan Selam Örgütü' kapsamında sözde paralel savcılar tarafından takibe alındığını iddia etmiş, binlerce kişi dinlenmiş paranoyasını toplum hafızasına kazımaya çalışmıştı. Yalan haberi 'asrın telekulak skandalı' olarak sunan bu gazetelerin internet siteleri, olayın vehametini(!) vurgulamak için bir arama motoru dahi hazırlatarak 'Tıkla adın var mı yok mu öğren' gibi komik taktiklere bile başvurmuştu. 7 bin kişinin kurmaca olarak dinlenmiş olarak gösterildiği haberin amacı kısa sürede ortaya çıktı. 

Yolsuzluk operasyonu sonrası hallaç pamuğu gibi atılan yargı bürokrasisinde önemli soruşturmalar bir anda deşifre edilmeye, takibatların içeriği kamuoyuyla paylaşılmaya başlandı. 3 senedir gizli olarak yürütülen ve soruşturma savcısının ifadesiyle “İran Devrim Muhafızları’na bağlı olarak Türkiye’de faaliyet yürüten ve Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok ve benzeri cinayetleri gerçekleştiren yabancı menşeli ve İran ajanlarınca yönetilen bir kanlı terör örgütü” olduğu belirtilen Selam ve Tevhid Örgütü soruşturması da bunlardan biriydi.

Ortaya saçılan deliller ve itibarsızlaştırılarak manipüle edilen soruşturma ile Türk yargı tarihinde ilk defa kanlı bir terör örgütü manşetlerden bu şekilde günlerce deşifre ediliyor, örgüt soruşturmasının gizliliği ihlal ediliyordu. Üstelik şüphelilerin kaçması, delil karartması sağlanıyordu. 

7 bin kişi dinlendi haberinin ardından ilk olarak açıklamalarda bulunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, dolaylı dinlemelerle örgüt soruşturması çerçevesinde 2280 kişinin dinlendiğini belirtti. Yani rakam 7 binden bir anda 2280'e indirildi. Soruşturmanın el çektirilen savcısı Adnan Çimen'se 230 kişinin doğrudan dinlendiğini açıklarken, dolaylı dinleme rakamının her soruşturmada bu rakamlara ulaşabileceğini ifade etti. (Dolaylı dinleme, hakkında takibat olan kişinin telefonla konuştuğu muhatabının da adli kayıtlara girmesi olarak ifade ediliyor)

Başsavcı Salihoğlu, dün yaptığı açıklama ile 2280 rakamının arkasında durmadı. Savcı Çimen'in açıklamaları doğrultusunda konuştu. 

Salihoğlu, bir gazetecinin “2280 kişinin dinlendiğini açıkladığınız Selam örgütü soruşturmasında, dinlenen sayının çok daha az olduğu iddia ediliyor. Sizin açıklamanızda şüphelilerin yanı sıra şüphelilerle görüşme yapanların da açıklamadaki rakama eklendiği iddia ediliyor. Sizin yazılı açıklamanızdaki rakam yanlış mı?” sorusuna cevap verdi. Salihoğlu, açıklanan sayının yanlış olduğu iddiasıyla ilgili, “Siz de kardeşim bir anda yükleniyorsunuz. Yanlış sayılıyor demek ki, sayanlar yanlış sayıyor yani fazla da sıkıştırmayın, sonuç bekleyin.” dedi.

Gazetecilerin, “Selam soruşturmasını deşifre eden ve bilgileri sızdıran kişilere ilişkin bir soruşturma başlattınız mı?” sorusuna Başsavcı Salihoğlu, “Susma hakkımı kullanıyorum.” diye cevap verdi. 

Bu açıklamalar ve ortaya çıkan gerçekler, havuz medyasının dinleme paranoyası oluşturma ve bazılarını kurtarma amaçlı yalanının birkaç ayda tarihin derinliklerine nasıl gittiğini göstermesi açısından önemli.

Ancak bir terör örgütünü deşifre etmenin ve kanundan kaçmalarını sağlamanın, üstelik bunu Hizmet Hareketine, görevini yapan savcılara  iftira atarak yapmanın hesabı ne zaman, kimlerce sorulur bilinmez...