Gezi olaylarıyla ilgili terör soruşturması davaya dönüştü. Savcı, marjinal örgütlerin güç birliği yaptığını vurguladı. Sivil vatandaşlar ile terör gruplarının ayrıştıklarına işaret etti.

Gezi Parkı olaylarıyla ilgili ‘Terörle Mücadele Kanunu’ başlığında yürütülen soruşturmalardan biri davaya dönüştü. Mahkemenin kabul ettiği 95 sayfalık iddianamede 9 polis memuru ve Taksim’deki bir otel müdürü mağdur olarak yer aldı.

Olayların çıkış sebebinin ‘Taksim Meydanı yayalaştırma projesi’ olarak anlatıldığı iddianamede, protestoların bir süre sonra demokratik tepkinin ötesine geçerek terör örgütleri ve marjinal grupların yönlendirmesiyle terör örgütlerinin propagandalarına ve eylemlerine dönüştüğü ifade edildi. İddianamede, 11 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’nın polis tarafından kontrol altına alınışına kadar geçen süreç şu cümlelerle anlatıldı:

“Kamu mallarına, özel mülkiyete zarar verme, kamu görevlilerini aciz düşürme, güvenlik güçlerinin yaralanmasına sebebiyet verildiği, 11 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’nda bulunan terör örgütlerinin bayrak ve flamları ile posterlerinin toplanmasına yönelik faaliyet sırasında, terör örgütü mensuplarının güvenlik güçlerine Molotof kokteyli, taş ve sapan atmak suretiyle engellemeye çalıştıkları, Gezi Parkı protestosuna katılan sivil vatandaşların ise Gezi Parkı’na çekilerek terör gruplarından ayrıştıkları görülmüştür. Eylemlerde terör örgütü mensubu şüphelilerin tanınmamak amacıyla yüzleri kapattıkları, terör örgütlerine ait amblem ve işaretlerin taşındığı, terör örgütlerinin yoğun bir şekilde örgüt propagandası yaptıkları görülmüştür.

Dağıtılan grupların kısa zamanda organize olarak tekrar toplanmaları ve yaptıkları saldırı ve şiddet eylemlerini artırarak devam etmeleri ve eylemlerinde ısrarcı tutum izlemeleri, güvenlik güçlerine yönelik taşlı, sopalı, sapanlı ve sert cisimler ile saldırı eylemlerinin artması, ana cadde ve sokaklarda barikat kurma, ateş yakma ve yol kapama eylemlerinin artarak devam etmesi, kamu kurum ve kuruluşları, bankalar, dershaneler, araçlar ile kişilere ait işyerlerine zarar verilmesi, sonuç olarak basın açıklaması yapmak suretiyle kullanılması gereken protesto etme hakkının yasal zeminden uzaklaşmak suretiyle gerçekleştirilen eylem ve saldırılar neticesinde halk üzerinde korku, panik ve endişe oluşturulmuştur.”

İddianamede siyasi parti ve marjinal grup mensuplarının Taksim Gezi Parkı olaylarında bir araya gelerek kararlar aldıkları ve Gezi Parkı gibi basit bir gerekçeyle güçlerini birleştirerek kısa sürede Devrimci Koordinasyon adı altında yapılanma oluşturdukları bu yapı üzerinden eylemlerin oluşturulduğuna dikkat çekilerek, düzenlenen eylemleri provake eden bu yapılanmanın asıl amacının Gezi Parkındaki ağaçların kesilerek yeşil alanın yok edilmemesi gibİ masumane bir taleple meydanlara çıkan vatandaşları provoke eder bir terör ortamı oluşturmak olduğu kanaatine varılmıştır.” denildi.

İddianame, yolsuzluk soruşturmasından el çektirilen TMK 10. madde ile sorumlu Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş tarafından hazırlandı.

İddianamede, “Protestoların masum bir demokratik hak kullanımı eylemi olarak kalmadığı” ifadeleri kullanıldı. İddianamede, “Devlete karşı isyan etme, cebir şiddet kullanarak kurtarılmış bölgeler oluşturma, kargaşa ve kaos ortamı yaratılarak vatandaşı sindirip devleti ve güvenlik güçlerini halkın gözünde aciz göstermeye doğru yöneltmiş” denildi.

Bugün gazetesinin haberine göre, eylemlerde polise molotof-kokteyli atarken belindeki silahla görün-tülenen ve iddianamenin 1 numaralı sanığı olan Ulaş Bayraktaroğlu için iddianamede terör örgütü Devrimci Karargah üyesi olduğuna dair mahkeme kararı da bulunduğu belirtildi. Bayraktaroğlu’nun 58 yıla kadar hapsi istendi.