Göbeğini kaşıyan üniversite hocaları

Seçim sonuçları, demokrasiyi angarya ve sınıfsal iktidarlarına tehdit olarak gören seçkinci azınlığı yeniden deşifre etti.

Göbeğini kaşıyan üniversite hocaları

Onları kızdıran ve halka hakaret ettiren tek şey, yaptıkları tahminlerle komik duruma düşmeleri değil. Öfkelerinin asıl sebebi, halk üzerindeki etkinliklerinin sıfırın altına inmesinin tescili. Haberleşme altyapısı gelişip, bilgi üzerindeki tekelleri kırıldıkça etkinlikleri azaldı. Kitleler üzerindeki pozitif yönlendirme başarıları düşerken, negatif etki katsayıları yükseliyor. 1989 yerel seçimlerinde Nurettin Sözen'in yaptığı sürprizle başlayan süreç, 22 Temmuz'da zirve noktaya ulaştı. Basının tek favorisi Bedrettin Dalan'ın yerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni SHP'nin iddiasız adayı Sözen'e veren seçmen de anlaşılamamıştı. Halkla dayatmacı elitler arasında, Sultan Abdülhamid ile Rus elçisininkine benzer bir ilişkiden söz edebiliriz. Rivayete göre Sultan, Rus elçisinin söylediklerinin tam tersini yaparak doğruyu bulurmuş. Halk da üstünlüğü kendinden menkul azınlığın aksini yaparak kendine yön tayin ediyor. Kafasını kaşımayan adam, halkı göbeğini kaşıyan adam olarak aşağılıyor. Kafasını kaşıyıp biraz düşünse, bu kadar karavana atışın sebeplerini bulabilirler. Jakobenlerin asıl sorunu halkla değil, demokrasiyle. Bugün demokrasinin temel ilkelerinden 'eşit oy'u eleştiriyormuş gibi görünmeleri yanıltıcı olmasın. Kendileri dışında bir iradenin varlığı ve onun kendini gösterme biçimi olan seçimlere karşılar. Tabiatıyla bunu itiraf etmelerini beklemiyoruz. Onlarca örneğini okuduğunuz bir haberi hatırlattığımda ne demek istediğim daha kolay anlaşılacak. "...Üniversite'sinde rektörlük seçimleri yapıldı. Seçim sonucunda, Prof. Dr. X, 350 oyla birinci, Prof. Dr. Y, 230 oyla ikinci, Prof. Dr. Z 184 oyla üçüncü oldu. Üniversite, seçim sonucunda ilk 6'ya giren adayları YÖK'e bildirdi. Ama YÖK'ün Cumhurbaşkanı'na gönderdiği 3 kişilik liste herkesi şaşırttı. YÖK, üniversitedeki seçimde 350 oy alarak birinci olan X yerine 35 oyla 6'ncı olabilen S'yi ilk sıraya koydu." Üstteki paragraftakine benzer onlarca haber okuduğunuzu hatırladınız değil mi? Genel seçimlerde onların arzu ettikleri gibi oy kullanmayan halkı tahkir etmeye çalışan dayatmacıların fenersiz yakalandığı yer tam burası. Jakobenizmin Türkiye'deki en önemli kalesi YÖK, bırakın köylü Mehmet Efend'iyi, akademik camiayı bile kendini yönetme yeterliliğini haiz görmüyor. Biz, iki oy alan adayın halen üniversite rektörü olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Göbeğini kaşıyan öğretim üyeleri durumu yani... 'Sandık her şey değildir' diyerek seçimin hiçbir anlamının olmadığını ispatlamaya çalışanlar, aslında demokrasinin çok matah bir şey olmadığını ima ediyor. Şayet bunun onda birini başkaları söyleseydi, kıyameti koparırlardı. 'Bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz' diyenlerin kulakları çınlasın. Takipçileri ile gurur duyabilirler. Demokrasi adına askeri göreve çağırmak gibi sabıkaları olanlar da bu grup içinde ağırlıklı. Son dönemlerde kuvayı milliye benzeri hepimizin gözünü yaşartan kavramların çarçur edilmesine çanak tuttular. Millî mücadele kahramanlığının adını darbeciliğin ötesinde çeteciliğin paravanı haline getirenleri alkışladılar. Demokrasiden duydukları hoşnutsuzluğu 'önce cumhuriyet' sloganıyla dışa vuruyorlardı. Biri olmadan diğerinin anlamsızlaştığı iki kavramı birbirinin rakibi haline getirmelerindeki tuhaflık şimdi had safhaya ulaştı. Cumhura hakaret eden cumhuriyetçiler, bize özgü bir acayiplik. Cumhursuz cumhuriyet, seçimsiz demokrasi dillerinin altındaki bakla. Geçmişten bugüne hakir görülen 'ağzı çorba kokanlar' demokrasiyi de, cumhuriyeti de onlardan daha iyi anlıyor ve daha çok sahipleniyor. BÜLENT KORUCU/ZAMAN
<< Önceki Haber Göbeğini kaşıyan üniversite hocaları Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER