Google nereye koşuyor ?

Google, 10 yıl önce bugün, yani 7 Eylül'de ABD'de bir garajda kuruldu. İşte dev arama motorunun hikayesi...

Google nereye koşuyor ?

Bugün artık öyle güçlü ki, küresel liderler siyasal nimetleri için kuyruğa girerken, o da bir yandan tüm medya organlarını silip süpürmekle tehdit eder hale geldi. Peki ama Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google, en özel sırlarımızı çalıyor olmasın sakın?.. Bugün, kimsenin Google'ın patronajını arkasına almadan ABD Başkanı olması mümkün olabilir mi? Belki bir zamanlar bu soru saçma olabilirdi. Ama artık öyle değil. Google'a bugün dünyanın en hızla yükselen ve belki de en kuvvetli şirketi gözüyle bakılıyor. Günümüzde bu şirketin hayatımızın her köşesine sinmek gibi bir potansiyeli var. Onunla haberleri, eğlence dünyasını takip ediyoruz. Enformasyon arıyor ve dünyayı avcumuza alıyoruz. Google'ın beyaz açılış sayfası ve şen şakrak, renkli logosu hayatımıza, hatta ruhlarımıza öyle bir girmiş durumda ki, neredeyse hiç düşünmeden 'google'ladığımız bile olabiliyor "Düşünüyorum, öyleyse Google'ım," sözü de bunun yansıması. 10 yıl önce, 7 Eylül tarihinde bir banliyö garajında bir araya gelen Stanford Üniversitesi'nden iki 'garabet' öğrenci, Larry Page ve Sergey Brin, Google isimli bir şirket kurdu. Böylece onların anketlerle de başarısı kanıtlanan, dünyanın bu en değerli markasını yaratmalarının da önü açılmış oldu. Ama aynı zamanda, onları eleştirenlere bakılırsa, telif hakkı kanunlarına indirilmiş ağır bir darbenin, medyayı sarsmak üzere bir nevi 'dijital Murdoch' sultası oluşturmanın sorumlusu onlardı. Ayrıca, dünyadaki en totaliter hükümetten daha ağır biçimde sırlarımızı tırpanlamanın, gerek basının, gerek reklam sektörünün, gerek yayınevlerinin ve gerekse TV patronlarının 'olmazsa olmaz' ilkelerini, sivil hakları savunan herkesle birlikte tersyüz eden bu durumun da müsebbibi, yine aynı ikiliydi. Brin ve Page'in 'misyon'u belliydi: "Dünyadaki tüm enformasyonu organize ederek evrensel anlamda kullanışlı ve erişilebilir hale getirmek." Onlar zaten bunu şu anda, hatta her dakika yapıyor. İndekslenmiş web taramalarıyla, bloglarda, kitaplarda, e-postalarda, haritalarda, fotoğraflarda, videolarda, e-konuşmalarda ve hatta kendi ansiklopedilerinde... Aslına bakılırsa Google, şu anda üretmiş olduğu 'bilgisayar veritabanı tarlaları', yani dünyanın dört yanındaki veri sunucuları aracılığı ile Google'ı kullanan herkesin bilgisini topluyor ve yine kendi lehine biriktiriyor... BÜYÜK BİRADER OLMAYA AZ KALDI Kaliforniya'daki Silikon Vadisi'nde yaşayan ve çalışan İngiltere doğumlu yazar ve girişimci Andrew Keen'in, siberuzay geçidinin bu iki gardiyanı üzerine ciddi uyarıları da var: "Son 10 yılda, hiçbir hükümetin elde edemeyeceği kadar fazla bilgi toplamayı başardılar. Öyle ki, eski Doğu Alman Gizli Servisi Stasi ve Rus İstihbarat Teşkilatı KGB'yi, iki zararsız yaşlı kapı komşumuz haline getirdiler. Tam da bunun son derece belirleyici, nazik bir yanı var. Bu nedenle kötü niyetli biri onları ele geçirirse, kolayca çağımızın 'Büyük Birader'i olabilirler." Bu kapsamda, Google'ın bir internet bazlı reklam şirketi olan DoubleClick'i bünyesine katmış olması da, kastedilen alarm zillerinin ne ölçüde kurulduğunu bize gösteriyor. Bu satış hamlesinin, şirketin internet reklamcılığı alanında bir tekel yaratabileceğine ve kullanıcıların kişisel bilgilerini kendi çıkarına biriktirebileceğine yönelik ağır eleştiriler söz konusu çünkü. Ama Google'ın güçlü lobicileri, ABD ve Avrupa'daki hukuki düzenlemelerini bu konuda arkalarına almış olmalarıyla, zaten bu konuyu da sağlama almış gibi. Aralarında Demokrat Senatör Herb Kohl'ün de bulunduğu siyasetçiler, bu bakımdan Google'ın denetimsiz yükselişini sorguluyor. Ayrıca ABD'deki Enerji ve Ticaret Odası Komisyonu, Google'ın kullanıcıların internet üzerindeki 'surf' (gezinti) davranışlarını 'depolaması' nedeniyle, kimi delillere ulaştıklarını açıklamış durumda. 1 TRİLYONUNCU İNTERNET SAYFASI! Bu anlamda, arama motorları, aşırı hızla artan internet içeriği konusunda hiç olmadıkları kadar önemli ve belirleyici hale geldiler bile. Örneğin Google, yakın zamanlarda 1 trilyonuncu internet sayfasını çoktan 'katalogladı'. Yine de Google bile her ülkede, özellikle Çin'de iyice ağırlığını koymuş değil. Oysa ki Çin'in Amerikan ticari piyasasındaki rolü yüzde 70'e varmış durumda. Page ve Brin, başından beri enformasyonu 'ücretsiz' ve ticaretle hiç ilgisi olmayacak bir şekilde organize etmeye gayret ediyormuş 'gibi' görünüyor. Yatırım sermayesiyle, kâr amacı gütmeden aldıkları üç yıllık yol, bunun bir göstergesi. Ta ki, örneği o güne kadar sadece Google'da rastlanan, arama sonuçlarına göre 'sağdaki' reklam linkleri AdSense projesine dek. Bu projenin Google'a önce milyonlar, sonra milyar dolarlar getirdiği herkesin malûmu. Bundan sonrası ise internet üzerinden ticaretin kurallarını yeniden belirleyen bir yapının ta kendisi; tüm internet kullanıcılarına göre uyarlanabilen, esnek bir yapı bu. Bu formülün, söylenenlere bakılırsa Google hesabına yüzde 99'luk kâr getirisinin yıllık karşılığı toplam 16 milyar 600 milyon dolar. Bu, kurumun yıl bazında 4 milyar dolarlık kâr elde etmesi de demek. Dahası, Google dünyanın tüm bilgisini kastetmişse, bunun gerçekten dünyanın tüm bilgisine denk geliyor olması. Örneğin 2002 yılında kurulan Google News, son gelişmeleri geleneksel medya üzerinden internete taşıyor. Gazeteler ise güç bela kotardıkları özel haberlerin, Google'ın kârına kâr katmak için 'iç edildiği' görüşünde. Hatta bu konuda bir Belçikalı medya grubu, Google'a haberlerinin kendilerinin rızası olmadan kullanıldığı gerekçesiyle toplam 39 milyon dolar değerinde tazminat davası açmış bile. Buna bir de, Google'ın 2004 yılında dünyanın ileri gelen kütüphane ve üniversiteleriyle yaptığı, kitapların dijital olarak taranma ve okunabilme anlaşması eklenmiş durumda. Bu anlamda sitenin bir ziyaretçisi, Google Book Search'a girerek Oliver Twist veya The Wealth of Nations kitaplarının tamamını veya sayısız öteki telif hakkı bulunmayan kitabı, bilgisayarına kolayca indirebiliyor. Yine, başka bir arama yapılacak olursa, halihazırda telif hakkı korunan öteki kitapların bazı bölümlerine erişmek de işten bile değil. Diğer yandan, Google Maps ve Google Earth de, 2005 yılında hizmete girmelerinden bu yana gezegenimizin çarpıcı bir etkileşimli haritasını bize göstermekte. Birçok özel şirket ve A haberleri'>NASA izniyle kotarılmış uydu fotoğraflarıyla bezeli bu uygulamaya ek olarak ortaya çıkan Google Street View ise, henüz sadece ABD'de kullanılıyor ama şimdiden ortalığı birbirine katmış gibi. Medyada kimileri, bu program aracılığıyla göz seviyesinde çekilip internete konulan gündelik görsellerin mahremiyeti zedelediğine inanıyor. Ancak Google, bu konudaki ısrarını aynı uygulamanın İngiltere versiyonuyla gelecek yıl da gösterecek. Üstelik bu versiyonda otomobil plakaları ve sivillerin yüzleri de seçilebilecek. Tüm bunların ötesinde, en çok dikkat ve ilgi uyandıran gelişme, elbette Google'ın YouTube'u milyar dolarlarla huuppp diye yutup, 2006'da alması. Bilindiği gibi, YouTube'un ortaya çıkması, bildik medya manzarasını da kökünden etkiledi. Öyle ki, izleyicilerin kendi kendilerine TV ve video kliplerini izleyecek olmaları ABD kökenli eğlence devi Viacom'un, 'devasa telif hakkı zararı' gerekçesinden ötürü 1 milyar dolarlık bir tazminat davasına bile konu olabildi. Google'ın uzantıları, bugün her tarafta. Blog, e-posta, özel mesajlaşma, alışveriş ve sosyal iletişim ağı, bunların arasında geliyor. Hatta yakın zaman önce hizmete alınan doküman ve kelime işlemci programı da, Microsoft'un bu konudaki iş yazılımı piyasasına gözünü dikmiş gibi. Bu anlamda Knol isimli Google ansiklopedisi de, kullanıcıların müdahale edip yeniden düzenleyebildiği biçimiyle, Wikipedia'nın halefi gibi. ABD'deki Google Health uygulaması ise, kullanıcıların sağlık kayıtlarını internete taşıyor. Kurum tercüme, video arama, ses tanımlama gibi yenilikleri de gündemine almış gibi. Bununla da yetinmeyen Google kurucuları, şu günlerde açtıkları 20 milyon dolar ödüllü Ay'a yolculuk proje yarışmasıyla gündemi yeniden ve toptan belirlemiş görünüyor. Google'ın yarattığı izlenim Mikelanj'ın heykeline de konu olan Davut'tan, giderek ezeli hasmı Golyat'a doğru dönüşüyor olsa gerek. Intel'in eski üst düzey yöneticisi Andy Grove'a bakılırsa, Google bugün 'hemen her endüstride parmağı olan' bir hal arzediyor. Kısaca garajdan kente açılan haliyle Google, artık bugün dünyayı yutacak bir şirkete dönüştü dense, yeri. Rakamlarla Google analizi Googol - Bir sayısının yanına 100 tane sıfır koyulduğunda ortaya çıkan sayı, 'googol' olarak tanımlanıyor. Brin ve Page, bu kelimeden esinlenerek şirketlerine Google ismini vermişler. (Telaffuz 'yanlışı' da bu tercihe dahil!) 4 - Google şirketinin Kaliforniya'daki Menlo parkında 1998 yılı eylül ayında kurulduğu sırada kadrosunda olan kişi sayısı. 19 bin 604 - Dünya çapında Google'da çalışan ve 'Googler' olarak anılan kadrolu eleman sayısı. Bu kişilerin bir çoğu Kaliforniya'nın Santa Clara kentindeki Googleplex'te çalışıyor. 70 / 30 - Google'daki kadın ve erkek çalışanların birbirlerine oranı. % 60 - Dünya üzerindeki internet aramalarının toplamının Google oranı. % 86 - Sadece İngiltere'de Google kullanılan arama sayısı oranı. 25 bin - Google yayına başladığında depoladığı sayfa sayısı. Bugün bu sayı milyarları aşmış durumda. Kurum, sahip olduğu siteleri her seferinde yeniden katalogladığında mevcut site sayısı yüzde 10 ile 25 civarında artıyor. 0 - Google'da sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği ücretsiz. 157 milyar dolar - Google'ın tahmini piyasa değeri. % 40 - Google'ın kontrolündeki online reklamların yüzdesi. 1 gün - Google çalışanlarının, kendi işleri dışındaki özel projelere ayırdıkları özel gün. Google yönetimi bu uygulamanın önemli geri dönüşleri olduğunu açıklıyor. 112 - Google'ın bildiği yabancı dil sayısı. Böylece, kullanıcılar açılış sayfalarını Latince, hatta Klingonca'ya çevirebiliyorlar. 1 milyon - Google'da çalışmak üzere, kuruma gönderilen CV'lerin yıllık ortalama sayısı. Onu sadece bir arama çubuğu zannetmeyin! Çünkü... Google Türkiye Ofisi: 2006 yılı haziran ayında faaliyetlerine başladı. 'Google Türkiye Region 4' olarak adlandırılıyor ve gelişen pazarlar bölgesine bağlı olarak çalışmaya devam ediyor. Gelişen pazarların merkez ofisi ise Londra'da. Google'ın gelişen pazarlar bölgesi kapsamında yer alan Google Türkiye ofisi, ağırlıklı olarak Türkiye'deki 'online' pazarlama aktivitelerini desteklemek ve geliştirmek üzere çalışmalar yapıyor. Google'ın son kullanıcı ve kurumlara yönelik 'yerelleştirilen' servislerinin, Türk kullanıcılara daha hızlı erişimi bu ofisle sağlanmakta. Örneğin Google son dönemde Turkcell'le yaptığı işbirliği ile, gmail'e Turkcell kullanıcılarına cep telefonlarından erişim imkânı sağlamış. Google Haber Portalı: İnternetteki www.news.google.com.tr adresi, Türkiye'deki yüzlerce medya kuruluşunun haberlerini sürekli ve kullanıcı bazında esnek bir yapı ile güncelliyor. Bu, enformasyona dayalı mesleklerde çalışanlara büyük bir kolaylık da demek. Chrome: Google'ın Internet Explorer 7 ve Firefox 3'e karşı son tarayıcı hamlesi. Google Trends: Google'ın küresel 'trend' arama motoru. O gün, o saat dünyada kim, neyi kafasına takıyorsa, klik klik, tüm istatistikleriyle burada. Nerede? Orada: www.google.com/trends iGoogle: iGoogle, kişiselleştirilmiş Google sayfası. İnternet kullanıcıları açılış sayfalarına web'in her yerinden haber, fotoğraf, hava durumu ve birçok öğe ekleyebiliyor. Google sayfalarını diledikleri gibi oluşturabiliyor. Yani, "Herkesin Google'ı kendine," demek için de bir adres, var. Genel bilgi için: www.google.com Google'ca '10 emir' :: İnsanlara odaklan: Yaşamlarına, çalışma biçimlerine ve düşlerine. :: Her milisaniyenin bir hatırı var. :: Basit olan daha kudretlidir. :: Amatörleri devreye sokup, uzmanların dikkatini çek. :: İcat etmeye cüret et. :: Bu dünya için tasarla. :: Bugünün ve yarının işi için plan yap. :: Akıl bulandırmadan, göz okşa. :: İnsanların güvenlerine değer biri ol. :: İnsani bir dokunuşun olsun. SABAH PAZAR
<< Önceki Haber Google nereye koşuyor ? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER