Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının demokratik bir ortamda, bağımsız yargı tarafından değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Akpınar, ''görevden almaların kamuoyu nezdinde suçluluk psikolojisi olarak algılanacağının'' altını çizdi: 

"İşin içinde bakanlar ve bakanların çocukları olduğu için, Hükümetin bu türden müdahaleleri ancak suçların haklarında pekişmesine sebep olacaktır. 'Bir şey yapılmış ki aklama çabasına giriyorlar' kanaatini güçlendirecektir. Kamuoyu nezdinde, her müdahale suçun üzerlerine biraz daha yapışmasına meydan verecektir''

Akpınar, görevden almaların makul bir açıklama olmaksızın bu kadar önemli bir operasyon sırasında gerçekleşmesinin hukuka müdahale anlamına geleceğini de vurgulayarak, "Görevden almalarla ve davaya yeni savcı eklemelerle ilgili makul bir açıklamanız yoksa, bu tarz davranışlar yürüyen bir yargıya ve hukuka doğrudan müdahale anlamına gelir. Bu da Türkiye'de demokratik bir yargılama olup olmadığı konusunu gündeme taşır." dedi.

Bu operasyon safhasının AK Parti için bir fırsata da dönüşebileceğini söyleyen Akpınar, Başbakan'ın partinin imajini düzeltmek için nasıl bir tavır alması gerektiği konusunda da değerlendirmelerde bulundu: 

"Uzun süredir tek başına iktidar olmuş bütün hükümetlerde kim olursa olsun, bu tür iddialarla kirlenmeler olması mümkündür. Uzun süredir de AK Parti'yle ve özellikle İstanbul ile ilgili söylentiler vardı. Şu anki durum, AK Parti'nin konuşulan bu suçlamalardan kurtulması imajını düzeltmesi adına büyük bir fırsattır. AK Parti burada uzun vadede kredisini düşünüyor ise yargıya hiç müdahale etmemeli. Kendi içinde kendi çürük elmaları varsa bunlar temizlenmeli. Hatta Başbakan 'bunu yapan varsa en başta ben tavır koyuyorum' demeli ki AK Parti üzerinde oluşan şaibeler ortadan kalksın."