Savcı Sacit Kayasu, 12
Eylül 1998 tarihinde
İzmir Ödemiş'te yol üzerinde bir
ceset bulunduğu ihbarı üzerine olay yerine geldi. Yol kenarına bırakılmış halde bulduğu cesedin gözleri oyulmuş ve vücudunda 9 kurşun yarası bulunuyordu.
El ve ayak parmaklarının derisi yüzülmüş haldeki cesedin üzerinde de Ödemiş dışında başka bir yere ait çamur izleri bulunuyordu. 5-6 gün önce ölmüş olduğu tespit edilen cesedin
Yeşil'e ait olduğu yönünde kendisine gelen
telefon ihbarlarını değerlendiren Kayasu, inceleme başlattı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden istediği eşkal bilgileri ile cesedi karşılaştırdı. Kayasu'nun tespitlerine göre tüm eşkal bilgileri bire bir örtüşüyordu. Diş protez şeklinin de aynı olduğunu tespit etti. Tüm bu işlemlerle uğraşırken Yeşil'in arkadaşı olduğunu söyleyen Mardinli bir şahıs, Mahmut Yıldırım'ın nasıl öldürüldüğünü Kayasu'ya anlatmıştı. Kayasu, şahsın çok önemli bilgiler verdiğini söylüyor. Yeşil'in bağlantılı olduğu devlet büyüklerinden ve ilişkili olduğu isimlerden bahseden şahsın bunların telefon bilgilerini de verdiğini söylüyor. Savcı Kayasu'nun anlattıklarına göre şahıs, Yıldırım'ın Ödemiş dışında birinin evinde
sorgulandıktan sonra öldürüldüğünü söylüyor. Şahıs sorgu kasetini kendisine bir güvence için tuttuğunu ve Kayasu'ya verebileceğini anlatıyor. Sıklıkla devam eden telefon konuşmaları, kasetin Kayasu'ya geleceği gün kesiliyor. Kayasu, bir daha haber alamadığı bu şahsın da öldürülmüş olabileceğini düşünüyor. Şahsın anlattıklarını kaydedemediğini belirten Kayasu, "Yeşil bu kasette yaptıkları tüm eylemleri
itiraf etmiş. Çok önemli bilgiler vermiş. Bana bilgi veren bu kişinin doğru söyleyip söylemediğini tespit etmek için iki doktordan
rapor aldım. İkisi de şahsın söylediklerinin doğru olduğunu ve sağlığının yerinde olduğunu belirtti." diye konuşuyor. "Ben deli ya da aptal değilim. Durduk yere bu Yeşil demedim. Benim ciddi bulgulardan edindiğim kanaatim o ceset Yeşil'e aitti. Ancak tuhaf şeyler oldu. Soruşturma dosyası elimden alındı ve
Adana'ya sürüldüm." diyen Kayasu, Mahmut Yıldırım'ın cenazesinin İzmir Karşıyaka'daki kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü söylüyor. İzmir
Adli Tıp Kurumu'ndan saç ve kıl örnekleri alınarak DNA tespiti yapılmasını talep ettiğinde de ilginç bir
cevap almış.
Adli Tıp görevlileri, kendilerinin bu testi yapamayacağını, cesedin İstanbul'a gönderilmesi gerektiğini söylemiş. Ceset mezardan çıkarılmış ancak şimdi nerede olduğu belli değil. Kayasu'ya göre saç örneğinden bile tespit edilebilecek olan DNA o gün özellikle yapılmadı.
Ceset üzerinde yaptığı araştırmaya göre cinayetin oldukça profesyonelce işlendiğini belirten Kayasu, şunları söylüyor: "Yeşil'in başka yerde öldürüldüğü ve oraya getirildiği açıktı. Üstelik de bulunsun diye yol üzerine konuluyor. Onun profesyonelce öldürülmesi onu öldürenlerin gizlenmesine yönelikti. Yeşil'in öldüğünün bilinmesini de istediler. Ancak bir grup da Yeşil'in öldürüldüğünün duyulmasını istemedi. İstemeyenler Yeşil'in adını kullanarak kanunsuz işlerine devam etmek istiyorlar. Zira İzmir ve Adıyaman'da halen Yeşil'im diye kanunsuz işler yapanlar var. Ancak gerçek Yeşil, Mahmut Yıldırım'dı."
Kazandığım tazminatı devlet değil, darbeciler ödemelidir
Kenan
Evren hakkında hazırladığı
iddianame nedeniyle meslekten
ihraç edilmesinin ardından AİHM'ye açtığı davada haklı bulunan Sacit Kayasu, haksız yere suçlandığının belirlendiğini anlatıyor. Kayasu, bu durumun düzeltilmesi için
Yargıtay ve HSYK'ya başvurmaya hazırlanıyor. Aile fertleri içerisinden çok sayıda albay, yüzbaşı ve bir de
general bulunduğuna dikkat çeken Kayasu şunları söylüyor: "Ben asker düşmanı değilim. Hukuk adamıyım. Suç işleyen kim olursa olsun gereğini yaparım. Kimsenin bu konuda bir
soruşturma açmadığını görünce harekete geçtim. Bütün dünyada darbeciler yargılanıyor. Çünkü demokrasiye, insan haklarına karşı bu suçtur. Davayı açarken ihraç edileceğimi düşünmedim. Şu gördüğünüz evde hapisteyim. Ben şimdi tazminat kazandım, bu hiçbir şeyi telafi etmez. Keşke bu tazminatı devlet değil sorumlular ödese.
Tazminatı yine vatandaşın vergileriyle ödeyecekler. Tazminatı bu darbecilere ödetmeliler."
İade-i itibar istiyorum
12 Eylül darbesinin mimarı
Kenan Evren hakkında hazırladığı iddianame nedeniyle meslekten ihraç edilen Kayasu, davayı açtıktan sonra hiç kimsenin kendisiyle görüşmediğini söyledi: "Koca lojmanda kimse kapımı çalmadı. Hanımı görüp yolunu değiştirenler oldu. Benim için en anlamlı gün itibarımın iade edileceği gün olacak. Alnımda kara bir leke taşıyorum."
Bülent
Ceyhan