Hidayet Abi,
Dizi senaryosundan üretilen hayali bir operasyonla özgürlüğünüz kısıtlanalı tam 39 gün oldu. Ve günler sonra sizi bugün sağlık kontrolü için hastaneye götürülürken izledim. Yine gazetecileri hastaneye almamışlar, yine sizin yürürken söyleyebileceğiniz birkaç cümleden korkmuşlar. Korkuyorlar çünkü, biliyorlar ki siz suçsuzsunuz. Biz de biliyoruz ki, suçlular her zaman masumlardan korkarlar.
Hidayet Abi,
Nicedir yazmak istediğim mektubu bugün kaleme alıyorum ve nicedir bu mektubu yazmadığım için sizden helallik diliyorum. Hiç tanımadığınız bir kardeşiniz olarak bu mektubu yazmamın tek gayesi var, safım belli olsun!
Bir kıssa vardır defalarca dinlediğim. Nemrut’un o güne kadar yakılmış en büyük ateşi yaktırıp, Hz. İbrahim’i o ateşe attığını duyulunca, tüm hayvanlar o ateşi söndürebilmek için su taşımaya başlamışlar. Garip bir karınca da cürmü kadar yani belki de bir damlanın onda biri kadar su ile koşturuyormuş yangına. Onu görenler alay ederek, dalga geçerek karıncaya “boşuna uğraşıyorsun, sen mi söndüreceksin bu dağlar kadar yangını? Hem de bir damla bile etmeyen o avcundaki suyla?” demişler. Hiç aldırmamış karınca. Kendisinden ve yaptığı işten emin bir şekilde şöyle demiş: “Hiçbir faydam dokunmasa da, hiçbir şey yapamasam da, söndüremesem de maksat safımız belli olsun dostum!”
Hidayet Abi,
İşte bu kıssadaki gibi, bu mektup belki yaranıza merhem olmaz, belki binlerce vefalı kardeşinizden gelen mektupların arasında kaybolur gider ama hiç önemli değil. Maksat safımız belli olsun abi!
Dün Hz. İbrahim ateşe atılmıştı. Bugün demokrasi, hukuk, insan hakları ve adalet ateşe atıldı. Dün Hz. İbrahim’i yakmaya çalışanlar vardı, bugün de O’ndan emanet kalanları yakmaya çalışanlar var.
Dün karıncanın o yangını söndürmeye gücü yoktu, bugün de benim bu yangını söndürmeye gücüm yok. Ama bugün bu yangına en azından karınca kadar su taşıyalım ki, bizim de safımız belli olsun abi.
Hidayet Abi,
En kısa sürede özgürlüğünüze kavuşmanızı diliyorum. Siz içeride binlerce kardeşiniz dışarıda ateşe su taşımaya devam ediyoruz. Ümit ediyoruz ki, en kısa sürede bu ateş sönecek ve bu güzel ülke yeniden gül bahçesine dönecektir.
O güne kadar Allah’a emanet olun abi.
Selam ve dua ile…