Bomba yapılmasın diye
gübreye şifre geliyor
Gübrenin içeriğindeki amonyum nitrat,
patlayıcı özellik taşıdığı için
teröristler tarafından
bombalı eylemlerde sıkça kullanılıyor.
Dolayısıyla güvenlik birimleri yurtiçinde ticareti yapılan gübrenin izini takip etmek istiyor. Bu sayede bomba yapımında kullanılan gübrenin üretildiği yerden, son satın alana kadar bütün isimlere ulaşmak mümkün olacak. Bu çerçevede Ankara'da
İçişleri Bakanlığı,
Milli Savunma Bakanlığı,
Genelkurmay Başkanlığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü ve
TÜBİTAK'tan üst düzey isimlerin bulunduğu bir
ekip oluşturularak, konuyla ilgili proje başlatıldı.
Proje, gübreye de mazot ve benzinde olduğu gibi 'marker-işaretleyici' konulmasını içeriyor. Yapılan çalışmaların ardından, ilk deneme yapıldı. TÜBİTAK tarafından DNA markeri olarak da tanımlanan 'özel şifre' konulmuş gübreler patlatıldı. Olay yerinden toplanan numunelerde yapılan incelemelerde gübreye enjekte edilmiş DNA şifresinin herhangi bir bozulmaya maruz kalmadan korunduğu tespit edildi.
Son dönemde başta
PKK terör örgütü olmak üzer birçok illegal örgütün patlayıcı olarak amonyum-potasyum nitrat (gübre) kullandığının tespit edilmesi güvenlik birimlerini harekete geçirdi. Bu konudaki en sert çıkış
Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral İlker Başbuğ'dan geldi. Başbuğ, bir süre önce Eğirdir Dağ Komando Tugayı'nda yaptığı açıklamalarda, terör örgütü PKK'nın patlayıcı olarak amonyum nitrat gübre kullandığını vurgulamış ve
tedbir alınması gerektiğini söylemişti.
Gübredeki azot derecesinin yüzde 26-28'e düşürülmesi ve gübrenin kontrollü satılmasını gündeme getirmişti. Ancak
Kara Kuvvetleri Komutanı'nın bu isteği, Türkiye'nin
toprak yapısına takıldı.
Tarım ve
Köyişleri Bakanı
Mehdi Eker, azot oranının düşürülmesi talebine, "Her ülkenin toprak yapısı ayrıdır. Hatta büyük ülkelerin farklı bölgelerinde, farklı toprak kimyası vardır. Her toprak kimyasının da ihtiyaç hissettiği gübre çeşidi ayrıdır. Ama birçoğunun bünyesinde bir şekilde üre, amonyak, bu tür kimyasal elementler var. Başka ülkeler kendi ihtiyaçlarına, toprak yapılarına göre alıyor. Biz yüzde 26'lık azottan bunu karşılamaya kalkarsak mevcut gübrenin 2 katını kullanmak mecburiyetinde kalacağız. Çünkü neticede toprağın belirli bir azot, amonyak, üre ihtiyacı var." açıklamasını yapmıştı. Türkiye'de yıllık 5 milyon ton civarında gübre tüketiliyor.
Ancak, aradan geçen zamanda Ankara'da, konunun tarafları, güvenlik güçlerinin masasındaki en önemli konular arasında yer alan gübre ticaretinin kontrolüyle ilgili bir araya geldi. Müzakerelerin ardından, en sağlıklı yolun akaryakıtta olduğu gibi ürünün niteliğini bozmayacak bir 'kimyasal
mühür'le işaretlenmesinde mutabakata varıldı.
Güvenlik birimlerine yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre gübreyi işaretlemek için de bir DNA markeri üretildi. Ardından yapılan testlerde başarı elde edildi. Küçük çaplı deneysel amaçlı
patlama deneylerinde, olay mahallindeki kalıntılardan DNA şifresine ulaşılmaya çalışıldı. Araştırmada başarılı sonuçlar alındı. Projenin bütün tarafları geçtiğimiz hafta tekrar Ankara'da bir araya gelerek ayrıntıları konuştu. Söz konusu kimyasal mühür,
parmak izinin bile gelişmiş hali' olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla gerek yurtiçinde
üretim yapan gerekse yurtdışından
ithal eden her şirkete özel bir kimyasal mühür verilecek. Her şirket ürettiği ya da ithal ettiği gübreye DNA markerini ekleyecek. Bomba yapımında kullanılan ürünün izi de rahatlıkla sürülebilecek. Söz konusu şifreleme yönteminin, barut,
dinamit gibi diğer patlayıcılara eklenmesi de söz konusu.