Gül, ABD gezisini anlattı

Cumhurbaşkanı Gül, New York'tan Ankara'ya dönerken uçakta gazetecilerin Amerikadaki temasları, Türkiye gündemi ve özel hayatına ilişkin sorularını cevaplandırdı

Gül, ABD gezisini anlattı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 5 günlük Amerika gezisini tamamlayarak yurda döndü. Terörle mücadelenin damgasını vurduğu program, bu konuda iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da güçlendirilmesi adına önemli açıklamalarla doluydu. Gül, dönüş yolunda gazetecilere hem Amerika gezisini değerlendirdi, hem de özel hayatına ilişkin merak edilen soruları cevapladı. Terörle mücadele için iki önemli mesaj veren Gül, birincisini, "Tek sorumluluğum, gerçekten birileri doğruyu söyleyemiyorsa, varsa doğrular benim pozisyonumdaki insanın söylemesidir." şeklinde özetledi. Cumhurbaşkanı, ikinci olarak da, 'devlet organları arasında anayasanın istediği harmoniyi, işbirliğini sağlamak için en üstün gayreti göstereceğinin' altını çizdi. Gül, Amerika'dan 'sınır ötesi operasyonun ne zaman biteceğine ilişkin bir sorunun' gelip gelmediği konusunda ise şöyle dedi: "Hayır, önemli olan kararın verilmesidir, ondan sonrası işin doğası gereği yürür. Önemli olan, askerlerimiz arasında gayet şeffaf ve karşılıklı güven içinde bir ilişki var. Hedef PKK'yı etkisizleştirmek." ABD ziyaretini tamamlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün New York'tan Ankara'ya dönerken uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularına özetle şöyle cevap verdi: Beyaz Saray'daki yemekte sohbet ne üzerine geçti? Pakistan'dan konuştuk. Sonra Başkan Ortadoğu gezisine çıkacağı için bölgeyi ele aldık. Ben, 'Bu kez barış için biraz zorlayın onları, 2008 sizin son seneniz.' dedim. Bush'un tepkisi ne oldu? Herkes bizden bekliyor, beklenti büyük havasını sezdim. "Yok öyle değil, bölge ülkeleri de sahip çıkıyor. Mesela ben sizden önce Mübarek'i göreceğim, isterseniz ben de söyleyeyim." dedim. Sonra katkılarımızı anlattım, etrafı biliyor tabii. Sohbet rahat geçti öyleyse... Evet, zaten kendisi de, 'Ben Türkiye ile ilişkilerde hiç gerginlik hissetmedim.' diyor. Sonra Irak filan gibi sorunlu ülkeleri sayıyor. *** Bakan Rice dinlemesini biliyor *** Yeni bir dönem açıldı o zaman... Zaten ben Dışişleri Bakanı Rice'a söylemiştim. Başkan Bush'a da tekrarladım: Alın bir kâğıt, nelerle ilgilisiniz yazın... Biz de yazalım. Bakın ne çok müşterek var. Afganistan, Irak, Kafkaslar, Lübnan... Başka hangi ülkeyle olur ki? Bu gezide enerji de ön plana çıktı galiba? Evet ben Amerikalıları enerji yolu olmamız konusunda çok ilgili gördüm. Geçen ziyarette Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüşürken, 'İşte kuzeyden gelecek, doğudan gelecek' deyince durdurdu, bir harita istedi, üzerinde konuştuk. Rice ile sabah kahvaltısı nasıl geçti? Onunla çok iyi çalışıyoruz. Dinlemeyi çok iyi bilen bir hanım. Saatlerce anlattığım oldu. "Arabada bana anlatmıştın, unutmadım." diyor. *** Asker güvenle çalışıyor *** Bu gezide ABD'den 'Operasyon ne zaman bitecek?' sorusu geldi mi? Hayır, önemli olan kararın verilmesidir, ondan sonrasının işin doğası gereği olduğunu bilirler. Önemli olan, askerlerimiz şeffaf ve karşılıklı güven içinde çalışıyor. Hedef PKK'yı etkisizleştirmek. Yani PKK bitene kadar devam diyoruz. Evet. Zaten Başkan Bush, görüşmeden sonra içeride ne söylediyse anlattı, bana laf bırakmadı. Peki siyasi çözüm pazarlığı iddiası nasıl çıktı? Bir yetkiliye atfen diyorlar. Ama nasıl yetkiliyse, okuduysanız, benim için Tayyip Erdoğan'ın yerine cumhurbaşkanı seçildi diyor. Meseleden o kadar uzak yani. Görüşmeye katılan ABD büyükelçisi zaten yalanlıyor. *** Hamaset, tehlikeli iş *** Geçen eve dönüş yasası istenen sonucu vermedi, bu kez ne olur? Bizim her şeyi düşünmemiz lazım. Ben daha vatanseverim, sen daha vatanseversin... Hamaset iyi değil, yanlış ve tehlikeli. Bakın Hilmi Paşa (Özkök) ve eski komutanlar ne diyor? Bütün amacımız bir kayıp daha vermeyelim. Onun için bu konularda hamaset yarışı yapmamız yanlış. 2003'te yaşanan müdahaleler yeni eve dönüş yasasında önlenir mi? Bunlar hükümetin işi. Ne yapacaklar, ne olacak? Ben bu pozisyonumla popülist olamam. Bakın benim tek sorumluluğum, birileri doğruları söyleyemiyorsa, varsa doğrular, benim pozisyonumdaki insanın söylemesi ve götürmesidir. Sadece eve dönüş yasası meselesi değil, bu terör olur, Kıbrıs olur, başka bir problem olur. Ne ise bu konularda doğruları söyleyebilmek, ortak bir anlayış sağlayabilmek. Anayasadan gelen görevim de bu. Ama tabii asıl karar, siyasi sorumluluğu alanlardadır. Üzerimde popülist baskı yok, oy baskısı yok, doğru gördüğümü söylerim diyorsunuz.. Evet... Bir de devlet organları arasında Anayasa'nın istediği ahengi, güzel çalışma işbirliğini sağlamak için en üstün gayreti göstereceğim. Bunun için ne gerekiyorsa yaparım. Şu ana kadar iyi gidiyor. Ne kadar başarılıyım onu siz takdir edersiniz, halk takdir eder; ama gayretlerim bu yönde. Halktan talepler, dilekçeler geliyor mu? Tabii geliyor. Bunları takip eden bir ekip var. Gelen talepleri, başvuruları takip ediyoruz. Gelişmelerle ilgili talep sahibine mektup yazarak veya diğer yollarla bilgi veriyoruz. Hatta dönüp teşekkür edenler oluyor. Yolsuzluk ihbarları geliyor mu? Şimdiye kadar öyle önemli bir şey olmadı. Gelen ihbarların da gereği yapılıyor. Bunu takip eden arkadaşlarımız da var. Devlet Denetleme Kurumu, şimdiye kadar nasıl kullanıldıysa öyle kullanılacaktır. Gençliğinizde hiç sigara içtiniz mi? Tiryaki olmadım; ama öğrencilik yıllarımda herkes gibi tek tük içmişimdir. Sigara yasağını destekliyorsunuz o zaman. Hemen onaylarsınız yasayı... Çok iyi oldu o yasa. Hatırlayın, eskiden İstanbul'daki vapur iskelelerini. Vapurlar da yoğun duman altıydı. Hele o ikinci sınıf salonu. Şimdi düşününce ne kadar ters geliyor insana. *** Hayrünnisa benden çok kitap okuyor *** TV seyrediyor musunuz, hangi dizileri seyrediyorsunuz? Benim dizilere pek merakım yok. Vaktim de olmuyor pek. Hayrünnisa seyrediyor. Hatırla Sevgili'yi beğeniyor galiba... Hatırla Sevgili ve diğer bazı dizileri. Ama Hayrünnisa'yı bütün gün TV başında oturuyor sanmayın. Benden çok kitap okuyor. Çok okur. Ne tür kitaplar okur? Anı kitapları, roman gibi... Başucunda hep 4-5 kitap vardır. Ben 2 kitap okuduysam, o 5 kitap okur. Bazen takılırım "çok okuyorsun" diye, kızar "kıskanıyorsun" der. *** Yürüyüş yapamıyorum *** Son 5 yılda dışişleri bakanlığı, başbakanlık yaptınız. Şimdi de cumhurbaşkanısınız. İş yoğunluğu açısından hangisi en ağır görev? Yorgunluk açısından aslında aralarında fark yok. Dışişleri bakanıyken arkadaşlara bazı dış geziler öncesinde "Bari bu sefer daha rahat bir program yapın" diyordum. Önce nispeten daha rahat bir program yapılıyordu. Sonra bırakılan bütün boşlukları dolduruyorduk. Bu gezide de böyle oldu. Bir tek son gece otel yerine dışarıda yemek yedik. Cumhurbaşkanlığı döneminde en çok kaçırdığım şey yürüyüşler oluyor. Dışişleri bakanıyken belki son 1 yıl hariç düzenli yürüyüşler yapabiliyorduk. İşimiz gece yarısına doğru 23.00-24.00'te bitse bile, spor kıyafetlerimizi giyip arkadaşlarla 1 saat kadar yürüyorduk. Şimdi bu imkânı bulamıyor musunuz? Pek değil. Bazen bantta yürüyorum. Bantta hangi tempoda yürüyorsunuz? Saatte 5-6 km hızla, 1 saat yürürüm. *** Belçikalı koruma düştü *** Yurtdışında olduğunuz zamanlarda da fırsat bulunca yürüyordunuz... Evet, yine arkadaşlarla uygun zamanlarda tempolu yürüyüşler yapardık. Hatta bir kez Brüksel'de, Belçikalı koruma polisleri görevleri gereği bizimle yürüyorlardı. Herhalde alışık değillerdi ki, biri pat diye düştü, bir araba alıp götürdü. Bir keresinde de Napoli'de yürürken yine bir İtalyan koruma polisi düştü kaldı. Bu gezide yürüyüşe fırsat bulamadık. Central Park'ın karşısında olup da... Sabahları kaçta kalkıyorsunuz? Çoğu zaman çok geç yatıyorum. 02.00'yi filan buluyor. Ama 24.00'ten önce yatabilirsem, uykumu çok iyi almış olarak sabahları çok erken kalkarım. 6 saat civarında uyku yetiyor bana. Özel diyet uyguluyor musunuz? Kilo vermiş gibisiniz Yok öyle özel bir diyetim. Sadece dikkat ediyorum. Kilom da aynı. Birkaç günlük farklar oluyor o kadar. Meclis'te siyaset yaparken halkla çok yakın temasınız vardı. Şimdi daha zordur herhalde? İnsan çok istiyor halkla teması tabii... Bu kadar yıl halkla haşır neşir olunca. Protokol, bulunduğunuz yerin şartları ister istemez etkiliyor insanı. *** Bazen sivil arabayla çıkarım *** Medyaya haber vermeden çıktığınız oluyor mu? Fırsat bulduğum oluyor. Sivil arabayla çıktığımız oluyor. Geçenlerde bir gece taksi durağını ziyaret etmişsiniz... Bir eve ziyarete gidiyorduk. Sessizce girelim dedik. Meğerse kapıda taksi durağı varmış. Gördüler, 'çıkışta uğrarım' dedim. Öyle yaptım. Hem taksi duraklarında çok güzel çay demlenir derler... Çankaya'daki şarap mahzeni bakımsız kalmış, 5 bin şişe şaraptan 3 bini içilemez hale gelmiş. Bilmiyorum. (Gazeteciler birbirine soruyor): Çankaya'da şarap mahzeni mi varmış? (Cumhurbaşkanlığı Basın Müşaviri Ahmet Sever cevap veriyor): Var, bir şarap mahzeni var. *** Kazakla çıktım; ama... *** New York'ta son akşam programınız özeldi. Kimler vardı, özel bir davette miydiniz? Öyle çok özel bir yere gitmedik. Bakan arkadaşlarım ve eşleri vardı. Ben de eşimle birlikteydim. Yürüyerek çıktınız; ceketsiz. Kazakla... Evet; kazakla çıktım. Ama biz çıktıktan hemen sonra yağmur başladı. Yürüyerek gidemedik. Öyle çok havalı bir yer değildi gittiğimiz restoran. Adı neydi gittiğiniz restoranın? Hatırlamıyorum. Charles gibi bir şeydi. Hayrünnisa Hanım bilir. EKREM DUMANLI - ZAMAN
<< Önceki Haber Gül, ABD gezisini anlattı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER