Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, dünyanın son aylarda yaşamakta olduğu
ekonomik çalkantıların şüphesiz
İslam Konferansı Örgütü üyesi
ülkeleri çok yakından ilgilendirdiğini ve etkilediğini ifade ederek, ''
Küresel finansal krizin yol açtığı olumsuz durum karşısında, özellikle son 5 yıl içerisinde İslam ülkelerinde biriken fonların yine İslam ülkelerinde değerlendirilmesinin uygun olacağı görüşü ön plana çıkmaktadır'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, The
Marmara Oteli'nde düzenlenen 24. İSEDAK (İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi) Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, İSEDAK üyesi dost ve kardeş ülke temsilcilerini İstanbul'da bir kez daha görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade ederek, ''Türkiye'ye hoşgeldiniz'' dedi.
İSEDAK'ın 24 yıldır çalışmalarını kesintisiz sürdürdüğünü ve İslam ülkeleri için daimi bir
işbirliği platformu sunduğunu belirten Gül, İSEDAK'ın görev alanına giren konularda sağlanan gelişmelere katkıda bulunan bütün ülkeleri ve yetkilileri kutladı.
Gül, geçen çeyrek yüzyıla yakın süre içinde, İslam coğrafyasında İSEDAK'ın kuruluş hedeflerine uygun doğrultuda, yeterli olmasa da küçümsenmeyecek bazı ilerlemeler ve gelişmeler sağlandığını anlatarak, İSEDAK'ın yarattığı işbirliği atmosferinin kuşkusuz siyasi bağların da güçlenmesine de katkıda bulunduğunu kaydetti.
Üye ülkelerde süregelen reform ve iyi yönetişim çabalarını, teşviki ve devam etmesi elzem olan olumlu gelişmeler arasında saymak istediğini dile getiren Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ancak gerek dünyada, gerekse İslam ülkelerinde bazı kronik sorunlar varlığını sürdürmektedir. Bu sorunlar kimi zaman siyasi, kimi zaman sosyal ve ekonomik veya kültürel şekil almakta, gelişmeye engel olmaya ve kaynakların israfına yol açmaya devam etmektedir. Henüz çözülmemiş bazı ikili ihtilaflar da ne yazık ki, İslam ülkelerinin aralarındaki ekonomik ve ticari işbirliği imkanlarını gerektiği gibi kullanmalarını engellemektedir.
Diğer yandan, en başta
Afrika kıtası olmak üzere, İKÖ üyesi ülkeleri etkileyen
yoksulluk,
açlık ve salgın hastalıklar, kararlı ve kolektif mücadelemizin etkin biçimde devamını zorunlu kılmaktadır.
Siyasi önceliklerimiz arasında yer alan
Filistin meselesi çözüm beklemeye devam etmektedir. Siyasi çözümün gecikmesi, Filistin halkının sosyo-ekonomik sıkıntılarının da artarak devam etmesine yol açmaktadır. Bu vesileyle, bütün üye ülkeleri kardeş Filistin halkının ihtiyacı olan gelişme projelerine
desteklerini artırarak sürdürmeye davet ediyorum.
Irak ve Afganistan'daki kardeşlerimizin yeniden inşa ve ulusal uzlaşı sağlama çabaları da hepimizin siyasi ve ekonomik desteğini hak etmektedir. Bu iki ülkenin uluslararası terörizmin pençesinden ve ekonomik sıkıntılardan kurtulmasına yardımcı olmamız gerekmektedir.''
DAHA YOĞUN İŞBİRLİĞİ
Cumhurbaşkanı Gül, bu ülkelerle ve benzer sorunlarla karşı karşıya bulunan üye ülkelerle daha yoğun işbirliğinde bulunmanın herkes için önemli bir sorumluluk olduğuna dikkat çekerek, ''Buna yıllardır gayri adil ve gayri insani izolasyon altında bulunan
KKTC de dahildir. Bu kardeşlerimizin yoksulluk döngüsünü yenmeleri ve bu bölgelerin barış, istikrar ve
refah alanına dönüşmesi başlıca temennimizdir'' diye konuştu.
Dünyada tüm halkların kaderlerinin birbirine bağlanmakta olduğunu, sınır tanımayan sorunlara, ortak samimi girişimlerle ortak çözümler aramak gerektiğine inandığını ifade eden Gül, küresel kaynakların çatışmalara, silahlanmaya ve israfa değil, küresel refahı artırmak üzere, yoksullukla ve yolsuzlukla mücadeleye, eğitim ve AR-GE çalışmalarına, sağlık hizmetlerine ve yakın ticari işbirliğine ayrılmasının elzem olduğunu vurguladı.
Abdullah Gül, geçen hafta BM
Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilen Türkiye'nin bu yöndeki faaliyetlerini artırarak sürdüreceğine işaret ederek, Türkiye'nin
Güvenlik Konseyi'ne seçilmesine kuvvetli destek veren İKÖ üyesi ülkelere teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Gül, ''Dünyanın son aylarda yaşamakta olduğu ekonomik çalkantılar, şüphesiz İslam Konferansı Örgütü üyesi ülkeleri çok yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir'' dedi.
Bu gelişmelerin daimi komitenin
hazırlık toplantılarında kapsamlı biçimde ele alındığını ifade eden Gül, bu toplantıda yapılan ve yapılacak görüş alışverişlerinin, üye ülkelerin küresel ekonomik sarsıntılardan asgari biçimde etkilenmelerine ve hatta bunları fırsata çevirmelerine yardımcı olmasını temenni ettiğini kaydetti.
EKONOMİYİ DÜZENLEYEN KURALLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ İHTİYACI
Cumhurbaşkanı Gül, başta son mali krizin beşiği olan gelişmiş ülkeler olmak üzere, uluslararası toplumda dünya ekonomisini düzenleyen kuralların gözden geçirilmesi yönünde bir ihtiyacın ortaya çıktığını vurgulayarak, böyle bir gözden geçirme sürecinin bazı kuralların değişmesi ve yeni kuralların konulması sonucunu vereceğini aktardı.
Bu süreçte, gelişmekte olan ülkelerin çoğunluğunu oluşturduğu İSEDAK bünyesinden çıkacak fikirlerin ve önerilerin de faydalı olacağını dile getiren Gül, esasen İSEDAK'ın yenilenen gündemiyle etkin bir işbirliği ve görüş alışverişi platformu olma özelliğini güçlendirdiğini söyledi.
Gül, İSEDAK'ın daha güçlü bir yapıya kavuşmakta olduğunu ve küresel gelişmelere paralel güncel konuları ele alarak çözüm önerileri geliştirdiğini ifade ederek, bu girişimlerden birinin de bu yılki görüş alışverişi oturumu için ''
Yatırım ortamının iyileştirilmesi'' konusunun seçilmesi olduğunu bildirdi.
Yaşanmakta olan küresel krizin sanayi üretiminden dış ticarete, fakirlikle mücadeleden istihdama kadar birçok alanda olumsuz etkilerinin olacağının tahmin edildiğini belirten Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Dış kaynaklara bağımlı ekonomilerde krizin etkisinin daha yoğun hissedileceği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, yakın tarihteki örneklerden de biliyoruz ki, ekonomik ve mali yapısı sağlam,
rekabet gücü yüksek,
pazar ve kaynak çeşitlemesini başarabilmiş ülkeler bu tip krizleri zorlanmadan atlatmaktadırlar.
Bu açıdan, gerçek bir ekonomik faaliyete dayanmayan türev ürünlerin yaşanılan mali krizdeki etkisi göz önüne alınınca, gündeminizde doğrudan yatırımlara özel bir önem vermiş olmanızı takdirle karşılıyorum. Zira, dönemsel dalgalanmalar dışında, doğrudan yatırımlar dünya ekonomisinde anahtar bir rol oynamaktadır.''
ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARIN ETKİSİ
Cumhurbaşkanı Gül, son yıllarda uluslararası doğrudan yatırımların dünya ekonomisindeki rolünün önemli ölçüde arttığını, dünya ölçeğinde 2000 yılında 1,4 trilyon dolar olan doğrudan yatırım miktarının 2007 yılında yeni bir zirve yaparak 1,8 trilyon dolara ulaştığını anlattı.
Bu yatırım miktarının 1,3 trilyon dolarının gelişmiş ülkelere, 500 milyar dolarının ise gelişmekte olan ülkelere yapıldığını vurgulayan Gül, İSEDAK üyesi ülkelerin bu yatırımlardan aldıkları payın ise 2007 yılı itibariyle 141 milyar dolardan ibaret kaldığını hatırlattı.
Gül, bu miktarın daha yüksek bir düzeye çekilmesi için 'Yatırım ortamının iyileştirilmesi' konusunun İSEDAK'ta ayrıntılarıyla ele alınmasını memnuniyetle karşıladığını ve bu çabaların somut işbirliğine dönüşmesini temenni ettiğini dile getirdi.
İSEDAK üyesi ülkelerin
kalkınma süreçleri devam eden ülkelerden oluştuğunu, özellikle ekonomik performansı düşük olan üye ülkeler için iç piyasadaki tasarruf yetersizliğini giderecek en önemli etkenin dış
sermaye girişleri ve yatırım imkanları olduğunu vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
''Küresel finansal krizin yol açtığı olumsuz durum karşısında, özellikle son 5 yıl içerisinde İslam ülkelerinde biriken fonların yine İslam ülkelerinde değerlendirilmesinin uygun olacağı görüşü ön plana çıkmaktadır. Ancak, bu fonların akışkanlığını sağlamak açısından, üye ülkelerin sermaye
piyasaları arasında işbirliğinin tesis edilmesi kritik önem arz etmektedir. Bu itibarla İslam ülkeleri arasında kurumsal ve ürünsel bazda bir an önce ortak yaklaşımların geliştirilmesi yerinde olacaktır. Burada, önemli bir sermaye birikimine sahip üye ülkelerimizin diğer üye ülkelerde yaptıkları yatırımları artırmalarına yönelik çağrıda bulunmak istiyorum. Bunun yanı sıra, yatırım almak isteyen üye ülkelerimizi de yatırım ortamının iyileştirilmesine ilişkin gerekli tedbirleri ivedilikle yürürlüğe koymaya çağırıyorum. Bu açıdan, üye ülkeler arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını ve yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşmalarını
vakit geçirmeksizin hayata geçirmemiz gerektiğini ifade etmek isterim.''
AA