Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ile Lizbon'dan dönerken uçakta sohbet ettik. Gül, NATO Zirvesi'nin sonuçlarıdan çok memnundu. Cumhurbaşkanı Gül ve
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, ABD Başkanı Obama'nın özellikle
Irak konusunda
Türkiye'nin verdiği katkı nedeniyle teşekkür ettiğini vurguladılar.
‘Açıklaması şaşırtıcı oldu'
Konu Irak'a gelince, Irak Cumhurbaşkanı Celal
Talabani'nin arkadaşımız Aslı Aydıntaşbaş'a verdiği mülakatta “Türkiye yanlış ata oynadı” diyerek
Cumhurbaşkanlığı'na Ankara'nın karşı olduğunu ima etmesini anımsattık. Cumhurbaşkanı Gül, Talabani'nin bu sözlerine üzülmüş. Keza
Dışişleri Bakanı Davutoğlu da “Şaşırdık” diyerek, üzüntüsünü yansıttı.
Cumhurbaşkanı Gül, Talabani'nin cumhurbaşkanlığına karşı olmadığını, aksine
Bağdat hükümetinin kurulması ve
cumhurbaşkanlığı seçimi için Ankara'nın çok olumlu katkıları olduğunu vurguladı ve şöyle dedi:
“Doğrusu Talabani'nin açıklamalarına hayret ettik.
Bayram münasebetiyle telefonla konuşmuştuk. Bana hiçbir serzeniş iletmedi. Çok olumlu bir konuşmaydı. Bizim cumhurbaşkanlığına karşı olmamız söz konusu değil. Hatta
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmada bir paragrafı bu konuya ayırmıştım. Orada konuşurken ‘Irak'ın bütün komşularına görev düşer' dedim. ‘Egemenliklerine saygılıyız, kimi seçeceklerine kendileri karar verir' dedim. En
küçük olumsuz bir şey söylemedim. Nereden bu sonuca varmış anlayamadım. Bu açıklaması şaşırtıcı oldu.”
‘Afgan halkının gönlü alınmalı'
Cumhurbaşkanı Gül, NATO Zirvesi'nde
Afganistan ile yapılan çalışmalarla ilgili sorularımızı yanıtladı. Gül, Afgan halkının kalbi kazanılmadan, sorunun çözülmesinin mümkün olmadığını, bu görüşünü zirvede de dile getirdiğini söyledikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
“Afganistan, Afganlılarındır. Elbette NATO askerleri sonsuza kadar kalacak değiller. Afganlılara devredecekler. Ama şunu hep vurguluyorum bu kez de yaptığım görüşmelerde söyledim; Afgan halkının gönlünü almadıkça, kalbini kazanmadıkça, sonuç almak mümkün olmaz. Bu yönde gayret göstermeleri gerikir. ‘O toprakların kültürünü bilmeniz, anlamınız gerekir' dedim. Afgan halkı Türkiye'yi, Türk hakını seviyor. Biz de çok katkıda bulunuyoruz. Her ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Örneğin biz okul,
hastane,
soğuk hava deposu yaptık, ABD ilk olarak
hapishane yaptı. Fark burada. Bunları kendilerine de söyledim. Sivil
toplum kuruluşlarına kız çocukları okusun diye, öncelikle bir kız koleji yapın diye rica ettim ve yaptılar. Afganistan'da kızların eğitimi için okul yaptırmamız nedeniyle NATO Zirvesi'nde
Finlandiya Başbakanı özellikle teşekkür etti. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Kabil'i biz asfaltladık.”
Afgan ordusu
Cumhurbaşkanı Gül, nihai olarak güvenliği Afgan ordusunun sağlaması gerektiği, bunun için de eğitim ve donanıma ihtiyaçları oluduğunu anımsatarak şöyle devam etti:
“Türk ordusu şimdiye kadar 12 bin Afgan askeri eğitmiş. Bu önemli bir rakam, her geçen yıl daha artıyor. Ayrıca donanım istiyorlar. Bunların da sağlanması lazım.
Karzai de aynı şeyi söylüyor, ‘Siz ordumuzu eğitin ve donatın biz kendi güvenliğimizi sağlayalım; bizim için kendi çocuklarınızı gönderiyorsunuz' diyor. Afgan ordusunun kapasitesinin artırılması lazım.”
Rasmussen'den alınan
senet
Cumhurbaşkanı'nın sohbetinden NATO Genel Sekreterliği'na seçilmesi sırasında Türkiye'nin Rassmussen'den adeta bir “senet” aldığını da öğrendik. Cumhurbaşkanı Gül'ün, Rasmussen'e onay vermeden önce Türkiye'nin taleplerini kağıda döktüğü ve Rasmussen'in imzaladığı anlaşıldı. Gül, Rasmussen'in zirve boyunca Türkiye lehine yaptığı konuşmalardan ok memnun olduklarını belirtirken, “‘Hatta' dedi, Obama, ‘Rasmussen'le ilgili kağıdı hatırlıyor musun?' diye bana sordu. Ben, ‘Elbette' dedim. ‘Bir kopyası sen de, bir kopyası ben de...' Doğrusu Rasmussen hepsini yerine getiriyor. Savunmadan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığı bize verildi, keza bir
emekli tümgeneralimiz standartlardan sorumlu daire başkanı oldu. Bu iki pozisyon Türkiye'nin ilk kez elde ettiği üst düzey pozisyonlar.”
“Başkan'ın adamlarını tanırım”
Cumhurbaşkanı Gül, Başkan Obama ile görüşmelerinin de çok sıcak geçtiğini, Ankara'ya
büyükelçi atanmasından, terörle mücadeleye kadar her konuyu görüştüklerini söyledi. Bu arada Obama'nın adamlarını kendisine tanıştırdığını, ancak bir çoğunu Obama'dan önce tanıdığını söyledi. “Bu nedenle” dedi, “Başkan Obama'ya, ‘Sen tanıştırıyorsun ama ben adamlarının çoğunu senden önce tanırdım.'”
FİKRET BİLA - MİLLİYET