Gül, özür kampanyası için net konuştu

Cumhurbaşkanı Gül'e 1915 olaylarına ilişkin başlatılan özür kampanyasının Ermenistan-Türkiye ilişkilerindeki süreci etkileyip etkilemeyeceği sorusu yöneltildi.

Gül, özür kampanyası için net konuştu

İşte Gül'ün cevabı: ''Açık konuşmam gerekirse olumsuz etkiler. Birisi bir şey yaparken devletten, kurumlardan izin alarak yapmıyor bu ülkede. Ama neticeleri açısından bu son tartışmalara baktığımızda ben bunların olumlu katkıları olduğu kanaatinde değilim. Etkilemiştir de. Türkiye'de beğendiğiniz veya beğenmediğiniz, sevdiğiniz veya sevmediğiniz, desteklediğiniz, mücadele ettiğiniz fikirler eğer şiddet yoksa konuşulabilir. Ama bunlar bazen öyle bir zaman süreci içerisinde oluyor ki konuların hassasiyeti itibariyle kutuplaşmalar gibi çok büyüt boyutlara ulaşıyor.'' Bu olayla ilgili sözlerinin de çarpıtıldığı değerlendirmesi üzerine Cumhurbaşkanı Gül, ''Çarpıtıldı tabii. Benim ömrüm Türkiye'de inandığım davaları anlatmakla geçmiş. Bu meselenin aslı nedir, ne nasıl olmuş bunu anlatmakla geçmiş. Bir ay önceki Avrupa'nın en çok satan Fransızca Ekspres dergisine bakarsanız benimle yaptığı mülakatta hiç kimsenin inanamayacağı şeyler yayınlandı. 1,5 milyon satan bir dergi eğer bu iş nasıl oldu, ne olduğunu, Türkiye'nin nasıl haksız suçlandığını net bir şekilde basabiliyorsa, anlatabiliyorsa bu Türkiye'nin inandırıcılığı ve itibarının arttığından dolayıdır'' diye konuştu. ''Sizlerle ilgili ayıplı sözlerden sonra Türkiye tek vücut oldu. CHP milletvekili Şükrü Elekdağ, Sayın Abdullah Gül'ün annesinden özür diliyordu. Nasıl karşıladınız?'' sorusuna Gül, Elekdağ'ın diplomasi ve siyasi hayatında takdir ettiği biri olduğunu belirtti. Gül, ''Elekdağ'ın özellikle Ermeni konularında Dışişleri Bakanı olduğum dönemde çok katkıları olmuştur. Elbette, kendisine teşekkür ettim'' dedi. "TÜRKİYE'DE TERÖRE GEREKÇE GÖSTERİLECEK BİR SEBEP YOKTUR" Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de teröre gerekçe olarak gösterilebilecek tek bir sebep olmadığını belirterek, ''Önemli olan terörü yok etmek, yok edemiyorsanız minimize etmek, onun için bütün yolları denemek'' dedi. Gül, Türkiye'nin kararlı bir şekilde demokratik açılımlarına devam ederken terör örgütünün gücünü kırmak için her şeyi yapacağını, işbirliğinin de önemli olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, ATV'de yayınlanan, gazeteci Yavuz Baydar ve Fuat Uğur'un sunduğu Açık Kapı programına konuk oldu. Çekimleri Çankaya Köşkü'nde yapılan programda Cumhurbaşkanı Gül, 2008'i değerlendirdi ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, 2009'dan Türkiye'nin çok daha güçlü, büyüyerek, iç bünyesini çok daha sağlamlaştırarak ve barışı, kardeşliği, dostluğu hakim kılarak çıkacağına olan inancını dile getirdi. ''Dış politikadaki açılımların, AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde açılan dava ve bunun gibi içeride yaşanan olayların gölgesinde kaldığı, 2008'in Türkiye için kayıp bir yıl olduğu'' yorumlarının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Gül, 2008'de yaşanan olayların mutlaka tahribatının olduğunu söyledi. Gül, ''Realist olmak gerekir, gerçekleri saklamanın bir anlamı yok. Ama büyük resme baktığımızda Türkiye'nin daima ileri gittiğini, güçlendiğini; söylediğiniz çeşitli olumsuzluklar olarak gördüğünüz şeylerden bile güçlenerek çıktığını söyleyebilirim'' dedi. Olaylara geniş bir perspektiften ve yüksekten bakmanın gereğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin giderek kendi içindeki meselelerini, problemlerini konuşarak, tartışarak çözen ve daima ileriye giden bir ülke olduğunun görüleceğini kaydetti. Gül, şunları söyledi: ''Dışarıdan baktığınızda Türkiye'nin bu güçlenen, daima ileri giden, itibarlı hale gelen bir ülke olduğunu görürsünüz. Ben büyük resme bakıyorum. Türkiye gerçekten çok büyük bir ülke ve çok daha büyük bir ülke olmaya devam ediyor. Ekonomisi, demokratik yapısı, güçlü ordusuyla ve özgürlüklerle... Türkiye'nin de kendine has problemleri vardır. Ama Türkiye büyük bir olgunluk içerisinde bunu aşma yolundadır. Bunların hepsini aşacağına da inanıyorum. Türk insanın bu feraset ve derinliğine çok inanıyorum. Biz geleceğe çok daha güçlü bir Türkiye taşıyoruz.'' -''OLGUNLAŞMA SÜRECİ''- Türkiye'nin 70 milyonluk nüfuslu büyük bir ülke olarak farklı gerçekleri, kültürel ve sosyolojik farklılıkları bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, son tartışmaları da ''olgunlaşma süreci'' olarak değerlendirdiğini ifade etti. Türkiye'nin gittiği istikametin belli olduğunu vurgulayan Gül, ''Türkiye ne kadar çok dünyayla bütünleşiyor belli. Türkiye'nin ortak değerleri, kendi geleneklerimiz... Bunların ötesinde evrensel değerler... Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflaşma, kadın erkek eşitliği konularına baktığımızda Türkiye daima ileriye gidiyor. Daha süratli gidebilir denebilir, daha hızlı yapılabilir denebilir. Bunlar tartışılıyor'' diye konuştu. Temel meselelerin dışında en zengin ülkelerde tartışılan ve marjinal gibi görülen bazı konuların da Türkiye'de tartışılmaya başlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, ''İçimizdeki tartışmaları hep bir olgunluk süreci olarak görüyorum'' şeklinde konuştu. -IRAK VE TERÖRLE MÜCADELE- Cumhurbaşkanı Gül, ''Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin teklifiyle giderek ısınan, PKK'nın silahsızlandırılması ve tasfiye edilmesi sürecinde ciddi adımlar atılmaya başlandığı izlenimi ortaya çıktı. Bu konuda çok inisiyatifli davranıyorsunuz ve önemli adımlar atıldığını hissediyoruz. Yol haritası nedir? Bizden ne tür adımlar bekliyorlar? Biz neler istiyoruz?'' sorusu üzerine terörle mücadele konusuna da değindi. Gül, dünyanın birçok ülkesi gibi Türkiye'de de terörle mücadelenin sürdüğünü hatırlatarak, Türkiye'de terörü haklı çıkartacak hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. ''Teröre müsamahakar bakmak asla mümkün değildir'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, demokrasinin Avrupa standartlarına taşınmaya ve eksikliklerin giderilmesine çalışıldığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, ''Türkiye'de herhangi bir şekilde teröre gerekçe gösterilecek bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Anayasamıza göre ve fiilen de bu böyledir, Türkiye'de bütün vatandaşlarımız eşittir, aynı hak ve hukuka sahiptir'' dedi. Türkiye'nin bazı bölgelerinin diğerlerine göre daha az gelişmiş olduğunu, en gelişmiş bölgelerde, İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerin yakınlarında bile böyle yerler bulunabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, bu tür eksikliklerin giderilmeye çalışıldığını anlattı. Gül, bölücü terör saldırılarının zaman zaman artmasının bir nedenini ''komşudan faydalanıyor olması'' olarak niteleyerek, komşu ülkedeki boşlukların terör örgütü için bir fırsat oluşturduğunu ve terör örgütünün lojistik üs kullanma imkanı bulduğunu anlattı. Gül, şöyle devam etti: ''Önemli olan şudur: Terörü yok etmek. Yok edemiyorsanız minimize etmek, onun için bütün yolları denemek. Elinde silah olan, 'Ben silahla devlete karşı mücadele ediyorum' diyene çok daha güçlü silahla muhakkak ki mücadele sürecektir. Ama bunlarla mücadelede bütün yollar şüphesiz ki denenecektir. En önemlisi de onları izole etmektir. İzole etmenin yolu da demokrasi. Demokrasi çözüm olmuyor ama onları izole ediyor. Onların herhangi bir şekilde halk içerisinde sempati toplamaması gerekiyor. O açıdan Türkiye kararlı bir şekilde demokratik açılımlarına devam ederken, diğer yandan da terör örgütünün gücünü kırmak için her şeyi yapacaktır. Başkalarıyla işbirliği önemlidir. Bunlar madem ki Irak'ta, Türkiye tabii ki Irak ile ilişkilerini de geliştirecek ve talepte bulunacaktır. 'Sen de üzerine düşeni yap' diyecektir. Terör örgütünün en çok istismar ettiği şey, sadece Türkiye'deki kendi Kürt vatandaşlarımız değil, Irak'ta da Irak'ın Kürt vatandaşları vardır. Bunlar gerçektir. Onları da istismar etmek istemektedirler. Halbuki tüm tarih boyunca Türk, Kürt herkes birbirinin kardeşi olmuştur.'' Türkiye'nin zor zamanlarında Irak Kürtlerine hep yardım elini uzattığını, yüz binlerce kişiye sınırlarını açtığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, büyük bir ülke olan Türkiye'nin hiçbir kompleks içinde olmadığını, herkesle görüşüp konuşacağını söyledi. -''VATANDAŞLAR DEVLETE GÜVENMELİ''- Cumhurbaşkanı Gül, ''Irak Cumhurbaşkanı Talabani'ye sorunun çözümüyle ilgili ne kadar güvendiğinin'' sorulması üzerine, ''Size açıklayabileceğim, açıklamayacağım şeyler vardır. Gerek baş başa, gerek telefonla yaptığımız görüşmelerde, onların da bunun farkında olduğunu, böyle bir belanın ortadan kalkması gerektiğine inandıklarını görüyorum çünkü bunun onlara da bir faydası yok'' dedi. Vatandaşların öncelikle devletine, kurumların başında olan insanlara güvenmesini isteyen Cumhurbaşkanı Gül, ''Bir şey yapılırken sonuca ulaşmak için bir çok yollar denendiğinde herkesin güven içerisinde olması lazım. Yapılanlara güvenmeleri lazım. İnanıyorum ki çok daha iyi koordinasyon içerisinde neticeler alınacaktır'' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, ''Kürt meselesi olarak adlandırılan meselenin çekirdeğinde ne var? Ne çözülürse rahatlar?'' şeklindeki soru üzerine de şunları kaydetti: ''İstismar edilen konular olabilir. Amam ben samimi olarak inanıyorum, Türkiye'de teröre gerekçe gösterilecek bir sebep yoktur. Kandırılmış, dağa çıkan bir sürü insanlar var. Dağlarda perişan halde yaşayan. Onlar için bildiğiniz gibi kanunlar var, ailelerine kavuşabilirler. Evlerine dönebilirler. Ama bu işin başındaki esas yönetici olanların, bölücü oldukları ve bunların çok farklı ajandaları oldukları, zaman zaman başkalarına hizmet ettikleri artık çok aleni şeyledir.'' -TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ- Türkiye'nin 2009'daki Avrupa Birliği yolculuğunu değerlendirmesinin istenmesi üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, bir ülkenin ulusal gücünün farklı etkenlerden oluştuğunu anlattı. Ulusal gücün içerisine insani değerlerin, coğrafyanın, ordunun, üniversitelerin, araştırmacıların, eğitim kurumlarının olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, ''soft power-yumuşak güç'' olarak adlandırılan demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrensel konularda ulaşılan seviyenin ulusal gücün bir parçası olduğuna işaret etti. Demokrasinin gelişmesinin önemine de değinen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin demokratikleşme yolunda ileriye gittiğini ve iyileşme olduğunu söyledi. Gül, bu sürecin daha hızlı ilerleyebileceğini, ancak geçen yıl TBMM'nin nelerle meşgul olduğunun, iç siyasetin, Türkiye'nin gündeminin neler olduğunun görüldüğünü ifade etti. Bütün bunlara rağmen daha önceki yıllarla mukayese edildiğinde ilerleme sağlandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, AB'ye ilişkin düzenlemelerin ''halka iyilik getiriyorsa yapılması'' gerektiğini ifade etti. ''Orta ve uzun vadede bizim zararımıza ise yapmayalım onları, açık söylüyorum. Neden yapalım ki? AB'yi tatmin için iş yapmamalıyız ve onlara fırsat vermemeliyiz'' diye konuşan Cumhurbaşkanı Gül, AB'nin noksanlığını ve çelişkilerini hem kendilerine, hem dünyaya göstermek gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin AB'ye üyelik yolunda çok şey yaptığını ancak AB'nin aslında Türkiye'ye gerekli yolu açmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, ''AB kendisi çok çelişkili durumda. Kendi gücünün, büyüklüğünün farkında değil. Küçük iç politika, ayak oyunlarına bir çok meseleleri kurban ediyor. Stratejik meseleleri küçük, günlük, taktik meselelere kurban eden bir bir davranış şekli içerisinde''dedi. Türkiye'nin kendi işini kendisinin yapması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bu standartlar elde edildikten sonra Türkiye'nin değişeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenilerden özür kampanyasının Ermenistan-Türkiye ilişkilerindeki süreci olumsuz etkileyeceğini belirterek, ''Birisi bir şey yaparken devletten, kurumlardan izin alarak yapmıyor bu ülkede. Ama neticeleri açısından bu son tartışmalara baktığımızda ben bunların olumlu katkıları olduğu kanaatinde değilim'' dedi. ERMENİSTAN ATV'de yayınlanan ''Açık Kapı'' programına konuk olan Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan ziyaretinin Türkiye'ye ne getireceği sorusu üzerine, bir bölgede güvenlik sorunlarının çözülmesi halinde ekonomik işbirliğinin, huzurun, refahın, kalkınmanın olacağını belirtti. Türkiye'nin komşularıyla ilgili konulara da bu açıdan yaklaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: ''Ermenistan da Türkiye'nin komşusudur. Devlet adamlarına düşen problemleri daha problemli hale getirmek için bir düğüm de onların atması mı, yoksa bu düğümleri hakkaniyet çerçevesi içerisinde tarihten ders alarak diyalog yoluyla konuşarak, çözümünü temin mi? Tabii ki bunların ortamı vardır. Böyle bir ortamın ortaya çıktığını görünce bu da bir vesile olmuştur. Türkiye ile Ermenistan'ın Avrupa Futbol Şampiyonası'nda kurada eşleşeceğini kim belirleyebilirdi. Çin ile Amerika Birleşik Devletlerinin de ilişkileri de bir pinpon turnuvasında başlamıştı. Böyle bir vesile olabilir tabii ki. Bunu düşündük değerlendirdik doğru olduğuna karar verdik.'' Cumhurbaşkanı Gül, ziyaret çerçevesinde Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki meseleler, Karabağ meselesi, Gürcistan meselesi, Türkiye-Ermenistan arasındaki meseleleri konuşma fırsatı olduğunu ve iyi niyetle bunları çözme konusunda çalışma iradesinin ortaya konduğunu belirterek, bu sürecin de devam ettiğini bildirdi. Müzakerelerin ilerleyip ilerlemediği sorusuna ise Cumhurbaşkanı Gül, önemli olanın sonuç olduğuna işaret ederek, ''Bazen sessiz çalışma yapılır, bazen herkesin gözü önünde çalışılır. Ama bu konuyla ilgili çalışmalar yapılıyor'' yanıtını verdi. -''ABD İLE İLİŞKİLERİN GÜÇLENEREK DEVAM EDECEĞİ KANAATİNDEYİM''- Barack Obama'nın başkanlığı döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinde nelerin değişebileceği yönündeki soruya Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenerek devam edeceği kanaatinde olduğu yanıtını verdi. Seçim sonrasında Obama ile telefonla görüştüğünü kaydeden Gül, şöyle devam etti: ''Obama'nın hem Türkiye, hem de Türkiye'de olup bitenlerle ilgili çok güzel kanaatleri var. Ben çok sağlıklı ve çok iyi bir dönem olacağı, iyi çalışacağımız kanaatindeyim. Türkiye'nin avantajlarını göreceğini tahmin ediyorum. Bugünkü yönetimden farkı şöyle olacak; tek taraflı hareket etmeyecek dünyada. En çok tartışılan şey budur biliyorsunuz. Bush yönetiminde tek taraflı olarak hareket eden bir strateji takip ettiler. Sayın Obama, bu politikayı değiştirecek. Dünyayla tekrar beraber tartışacak ve kararları beraber alacak. Çok taraflı hareket edecek konular söz konusu olduğunda Türkiye kendisinin herhalde en önemli ortaklarından biri olacaktır.'' İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını da değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin işin bu noktaya geleceğini önceden gördüğünü, ancak engelleyemediğini söyledi. Saldırıların çok acı ve endişe verici olduğunu belirten Gül, diyaloğa açık bir ABD yönetiminin göreve başlayacağı bir dönemde, onlara böyle bir Orta Doğu hediye etmenin de çok acı olduğunu kaydetti. Filistinlilerin içindeki bölünmenin yaratacağı tehlikeye de dikkati çeken Gül, ''Gazze'deki bu bölünme adeta bütün Arap dünyasını da bölmek üzere. Çok daha büyük bir resmi parçalayan tehlikeli bir gelişme var ortada'' dedi. -BİLİM, TEKNOLOJİ, KÜLTÜR VE SANATA DESTEK- Cumhurbaşkanı Gül, bilim ve teknoloji alanındaki faaliyetleri desteklediğini ve himayesine aldığını hatırlattı. Türkiye'nin bu konuyu yıllardır çok ihmal ettiğini söyleyen Gül, Türkiye gibi büyük bir ülkenin bugün sadece teknolojiyi transfer ettiğini dile getirdi. Türkiye'nin teknolojiyi üreten, araştıran ve geliştiren bir ülke olması gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, bilim ve teknoloji alanında yapılan yatırımların neticesinin 4-5 yıl sonra alınabileceğini belirtti. Gül, Türkiye'de çok sayıda bilim adamı ve üniversite olduğunu ancak bunların bir arada çalışması durumunda sonuç alınmaya başlanacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerinden birinin bu yıl yazar Yaşar Kemal'e verildiğinin hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, ''Biz kendi değerlerimizin kıymetini bilmezsek başkaları hiç bilmez açıkçası. Yaşar Kemal en önemli sanatçılardan bir tanesi'' dedi. -''KURUMLAR ARASI ÇATIŞMA''- Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin geçen yıl gerek kurumlar arası, gerekse kurumlar içinde uyumsuzluğa tanık olduğunun belirtilerek, ''Anayasa Mahkemesi içinde de belli bir bölünme, ayrışma olduğu ortaya çıktı. Anayasa'da görev tabirinizde kurumlar arası uyumu sağlamak olduğu bulunuyor. Bu yaşanan manzara sizi ne ölçüde rahatsız ediyor?'' diye sorulması üzerine şunları söyledi: ''2008 yılı içinde sizler de takip ettiniz zaman zaman ben burada kurumların başkanlarını, bazen tek tek, bazen toplu olarak, siyasi partilerin başkanlarını da davet ettim. Hep beraber burada görüşmeler yaptık. Türkiye'nin o günkü konularını ele aldık. Tabii ki ben bu çalışmalarıma devam edeceğim. Ama şu bir gerçek ki, özellikle kurumlarımız arasında farklı görüşler, farklı yorumlar olabilir. Kurumlarımız arasındaki işbirliği, dayanışma, bir harmoni Türk halkı için en büyük moral kaynağıdır.'' -''BAŞBAKAN ERDOĞAN KADİM DOSTUMDUR''- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile arkadaşlıklarının 1968 yılından beri devam ettiğini belirterek, '' Kadim dostumdur. Başbakan Erdoğan ile dostluğumuz farklıdır, dostluğumuz bizim medeni örtüler içerisinde gayet profesyonelce bugünkü konumlarımız itibariyle aynı şekilde devam etmektedir'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, ATV'de yayınlanan Açık Kapı programında küresel ekonomik krizle ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Gül, kriz nedeniyle dünyanın en büyük bankalarının, şirketlerinin ve fabrikalarının battığını ifade ederek, ''Dünyanın en büyük otomobil fabrikaları birazcık paramız olsa alınabilecek duruma düştü. ABD'de olduğu gibi Avrupa'da da aynı şeyler oldu. 1929'dan bu yana yüzyılın en büyük finans krizi ortaya çıktı'' diye konuştu. ''Türkiye'nin de dünya ekonomileri ile aynı denizde olduğunu'' kaydeden Gül, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin gemisi de dalgalanıyor. Dalgalanmamak mümkün değil, önemli olan tedbirini alıp böyle günlere gemiyi hazırladın mı? Türkiye bu dalgalara hazır yakalandı, gemisi sağlam. Çünkü Türkiye bunun maliyetini 2001 yılında ödedi. Neredeyse 50 milyar dolara yakın zarar ödedi Türkiye. Bugün 'biz çürük olabilirdik' diyemeyiz artık. Türkiye, o günlerden ders alarak kendini hazırladı. Bankacılık ve finans sistemine yeni kurallar getirdi. Sallanan gemi içinde dolaplar açılmasın, dökülmesin, tabaklar kırılmasın, darmadağın olmasın bunun tedbirini almak gerekir. Bununla ilgili birçok şey yapılıyor, yapılması gerekiyor. Burada işin başında olan hükümet ve diğer kurumlar Merkez Bankası, BDDK, iş adamları, çalışanlar, sendikalar hepsi kol kola ve el birliği içinde olması gerekir. Kim bencillik yaparsa hep beraber kaybederiz. Burada, dikkatli olmak ayrı, panik yaratmak ayrıdır. Panik yaratmamak gerekir. Ama hiçbir şey yokmuş gibi de durmamak gerekir. Gemi sallanıyor. Geminin sallanmasının sebebi Türkiye değil, dışarıdan geliyor ama bunun da tedbirlerinin el birliğiyle alınması gerekiyor. Birçok tedbir alınıyor, yenileri de alınacaktır. Bu süreçten ancak dayanışma içinde çıkabiliriz, halkın, herkesin psikolojisini iyi tutmak gerekir.'' Gül, bu süreçte medyaya da görevler düştüğünü belirterek, panik yaratmamak için eski boş iş merkezleri görüntülerinin ekranlarda kullanılmamasını istedi. ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomisinin 2009 yılında küçüleceğini, Türkiye'nin de bu ülkelere yapacağı ihracatının azalacağına işaret eden Gül, Türkiye'nin yeni ihracat pazarları bularak ve iç tüketimi hızlandırarak üretimin azalmamasını ve bu yolla işsizliğin çoğalmamasını sağlamak zorunda olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilerinin nasıl olduğunun sorulması ve kamuoyunda aralarında soğukluk olduğu yönünde söylentiler olduğunun hatırlatılması üzerine de ''Sayın Tayyip Beyle 1968'lerden beri arkadaşız. Kadim dostumdur'' dedi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Başbakan Erdoğan ile dostluğumuz farklıdır, dostluğumuz bizim medeni örtüler içerisinde gayet profesyonelce bugünkü konumlarımız itibariyle aynı şekilde devam etmektedir. Biz düzenli görüşmelerimizi hiç aksatmadan yaparız, istişare ederiz. Sayın Başbakan benimle ilgili Cumhurbaşkanı olduktan sonra da bu hukukumuz, profesyonel ilişkilerimiz konusunda gayet dikkatlidir, ben de dikkatliyimdir. Bunlar Türkiye'nin itibarını zenginleştiren şeylerdir. Ama Sayın Başbakan ile cumhurbaşkanı arasında kavga, didişme, birbirini zedeleme, basın üzerinden birbire bir şey söyleme... Bunlar eğer arzu ediliyorsa, bunlar söz konusu değildir, olmayacaktır. Bunların bir memlekete hiçbir faydası yoktur. Kurumlarımızın son günlerdeki farklı tavırlarından bile nasıl rahatsızlık duyuldu değil mi? Hepimizin morali bozuldu değil mi? Bir ülkenin başbakanı ve cumhurbaşkanı birbirlerine dolaylı laf göndersin, iğnelesin, gıyabında konuşsun... Bunlar bir ülkede arzu edilen şeyler mi? Bunlar yoksa, bu takdir edilmesi gerekir. Biz gayet medeni şekilde, kendi kurumlarımızın farkındayız. Konumlarımızın gereği neyse, kurumlarımızın gereğini de hepimiz hakkını vererek yerine getiriyoruz. Gayet medeni, saygılı şekilde. Bu ülkemiz içindir, şahsi dostluklarımız, ailelerimiz ayrıdır, bakidir. Bizim tarihi sorumluluklarımız vardır, bu tarihi sorumluluklarımızın hepimiz farkındayız. Bunları görüyorum zaman zaman, normal karşılıyorum. Hür basının olduğu, açık toplumda bazen bunları ciddi zannedilerek yazılabilir. Kamuoyunu zenginleştirmek, renklendirmek için olabilir. Biz modern, profesyonel yaklaşım içindeyiz. -''YOUTUBE'Yİ YASAKLAYAN ÜLKELER ARASINDA TÜRKİYE'Yİ GÖRMEK İSTEMEM''- Cumhurbaşkanı Gül, internet üzerinde yayın yapan sitelerin yasaklanmasının nasıl değerlendirildiğinin sorulması üzerine de internetin önemli bir iletişim aracı olduğunu ve Türkiye'de de yaygın bir şekilde kullanıldığını ifade etti. ''Türkiye'ye haksızlık etmemek gerekir'' diyen Gül, ''Dünyada Youtube'yi yasaklayan ülkeler arasında Türkiye'yi görmek istemem doğrusu. Bu Türkiye'yi başka bir gruba sokar. Bu Türkiye'ye ağır zararlar verir. Bazen hoşgörüyle karşılanmayacak, yıkıcı, sineye çekilmeyecek yayınlar oluyorsa bunların tedbirini başka şekillerde almak gerekir diye düşünüyorum'' diye konuştu. Gül, üniversite rektörlüklerine yapılan atamalarla ilgili olarak da cumhurbaşkanı olarak yetkilerinden vazgeçebileceğini daha önce ifade ettiğini anımsatarak, gelişmiş ülkelerde, en başarılı üniversitelerde rektör belirleme sisteminin Türkiye'ye getirilmesi gerektiğini söyledi. Gül, ''Ülke meseleleriyle, siyasetle ilgilenmeyen, susturulmuş üniversiteler demek istemiyorum, asla. Ülke meselelerinin aşılmasına katkı sağlamalarını istiyorum ama üniversitelerin günlük siyasetin bir platformu olmamasını, Türkiye'nin gücüne güç katacak hamleleri yapmasını istiyorum. Onun için bütün güçlerini bu kendi misyonlarına biraz yoğunlaştırmaları gerektiğine inanıyorum'' dedi. Rektör seçimleriyle ilgili yapılacak düzenlemeler için Anayasa değişikliği gerektiğini ifade eden Gül, yeni yılda daha kapsamlı, herkesin içine girebileceği bir anayasa çalışmasının gerçekleştirilebileceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, 2009 yılı için temennilerinin sorulması üzerine de ''2009'da gayet iyi bir Türkiye olacağı kanaatindeyim. Gidişatın, istikametin doğru olduğunu görüyorum. Bugünden daha iyi olacağı kanaatindeyim. Bütün siyaset tarafların, herkesin daha dikkatli, daha tecrübeli bir çalışma içinde olacağına inanıyorum. Ekonominin de 2009 yılından toparlanarak çıkacağını görüyorum. Herkesin yeni yılını kutluyorum, yeni yılın hepimiz için iyilikler getirmesini temenni ediyorum'' diye konuştu. AA
<< Önceki Haber Gül, özür kampanyası için net konuştu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER