İngiltere merkezli The
Economist dergisi, geçen sayısında
Fethullah Gülen ve dünyanın dört bir yanına yayılan eğitim faaliyetlerini konu edindi. Haftalık dergi, "
Küresel Müslüman Ağları" başlığına taşıyan yazısında Gülen'in
teşvik ettiği okulların genel bir değerlendirmesini yaptı. Economist, "
Türkiye kökenli ve rakiplerine kıyasla kulağa daha mantıklı gelen bu hareketin, dünyanın önde gelen Müslüman grubu olmaya doğru ilerlediği" şeklinde yorumda bulundu. Gülen'in dünyanın en önemli saygın Müslüman temsilcilerinden biri haline geldiğini belirten dergi, "bilime, dinlerarası diyaloga ve demokrasiye olan yaklaşımından dolayı
Hocaefendinin Müslüman olmayan insanların da övgüsünü kazandığını yazdı.
ÜRPERTEN ÇEVİRİ HATASI
İngiliz Economist dergisinde yayınlanan bu değerlendirme Türk basını tarafından haber yapıldı. Bir çok
gazete, tercüme yoluyla haberden alıntılar yaptı. Ancak
çeviri sırasında 'prophet' sözcüğünün yazının bütünü bağlamında değil de direkt '
peygamber' olarak tercüme edilmesi üzerine
Fethullah Gülen Hocaefendiden anında açıklama geldi. Gülen,
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök'e bir
mektup göndererek, tercümeden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi ve
"bu beni yürekten yaralamıştır" dedi.
BENİ YÜREKTEN YARALADI, DERİNDEN ÜZDÜ
The Economist dergisinde çıkan bir değerlendirme yazısını vesile kılarak benim için 'peygamber' tabirinin kullanılması beni yürekten yaralamış, derinden üzmüştür. Dilin inceliklerine vakıf olan dostlarıma göre 'prophet' tabirinin tek karşılığı peygamber olmadığı gibi bahsi geçen yazının siyak ve sibakında böyle bir muradın hedeflenmediği anlaşılıyor.
Yazının içinde tırnak içinde kullanılan 'a prophet' kelimesi 'peygamber' şeklinde tercüme edilmemeliydi; zira yazı boyunca 'İslam alimi', 'çok duygulu vaiz' gibi ifadeler de geçmektedir.
Belli ki prophet kelimesinin diğer anlamlarından biri kastedilmiş. kelimenin diğer anlamlarının da (kâhin, ermiş vs.) kendim için kullanılmasını doğru bulmadığım gibi, peygamber manasında tercüme edilmesinin ürpertici bir hata olduğuna inanıyorum. Kaldı ki yabancı bir kaynağın bizim inancımıza göre peygamberlik kavramını hatalı kullanması da muhtemeldir.
Bu meselenin,
inanç dünyasına
bakan yönünün olduğunu belirten Gülen, bunun dergideki metinden de onun yarım yamalak ve kasıtlı-kasıtsız tercümesinden de daha önemli olduğunu söyledi.
ÇOK AĞIR VE YAKIŞIKSIZ BİR BENZETME
Malumunuz olduğu üzere peygambere inanmak, iman esaslarındandır ve bu kutsi esasa göre en son peygamber Hazreti Muhammed Aleyhisselam'dır. Kur’an-ı Kerim'in çok açık ayetleri bu gerçeğin beyanıdır. Hakkımda kullanılan ve yanlış anlamaya müsait bir şekilde tercüme edilen bu kelime üzerine sanki benim böyle bir iddiam varmış gibi (haşa) yayın yapılmasını yüreğim parçalanarak öğrendim. Vahiyle müeyyed peygamberlik makamından bahsedilirken insanlar daha dikkatli olmak ve Allah karşısında tir tir titrercesine davranmak zorundadır.
Sade ve düz bir müslüman olmayı, hiçbir maddi manevi makama tercih etmem. Allah'a kul olmak, Hazreti Muhammed'e layık bir ümmet olmak hayatımın en temel gayesidir. Akidem budur, hayat felsefem budur.
Ne acıdır ki ben Hazreti Muhammed'e küçük bir bende olmaya çabalarken çok ağır ve yakışıksız bir benzetmeyle karşı karşıya kaldım. üzüldüm, kırıldım. Gönlüm isterdi ki yabancı bir lisanda kaleme alınmış bir makalede geçen ve meramını tam ifade edemediği anlaşılan bir kelimeden yola çıkarak insanımızın kafası bu denli karıştırılmasın...
Bu şekildeki yayınlardan dolayı üzüldüğünü ve çok kırıldığını dile getiren Hocaefendi, haberleri maksatlı bulduğunu ifade etti.
HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ MAKSATLI
Memleketimiz zor günlerden geçiyor ve maalesef böyle dönemlerde insanları karalamak, birbirine düşürmek için her zaman olduğu gibi maksatlı propaganda yapmak isteyenler zuhur ediyor. İnsan sevgisinin tesisi ve sosyal barışın temini için daha müteyakkız olmak, müşfik bağrımızı herkes için hoşgörü ile açmak zorundayız. Öteden beri inancım budur ve böyle kalacaktır.
Hocaefendinin Ertuğrul Özkök'e hitaben yazdığı mektupta bir de not bulunuyor. Bu notun konusu da yine aynı haberlerde geçen
İstanbul Emniyet Müdürü
Celalettin Cerrah ile ilgili.
İDDİAYA AĞIR CEVAP
Bu arada başka bir konuya da temas etme zarureti hissediyorum. Aynı yazıyı vesile ederek İstanbul emniyet müdürü sayın Celalettin Cerrah'ın görevden alınması talebinde bulunduğum yazılıp çizilmiş. Allah şahittir ki benim ne böyle bir arzum olmuştur ne de böyle bir talebim. Aksini ispat etmeden bunu ortaya atanlar sadece bu dünyada müfteri olmakla kalmıyor; ahirete giderken yanlarında taşıyamayacakları bir kul hakkını da götürmüş oluyor.