Aralarında İsviçreli bir tıp profesörü ve
Time Dergisi eski yayın yönetmeninin de bulunduğu bir grupla Orta
Asya steplerindeydik.
Gezinin konusu,
Kazakistan'daki '
Türk okulları' idi. Konuyu bütün yönleriyle kuşatan bir program hazırlanmıştı.
Öğrenci, öğretmen, belletmen ve idarecilerle ayrı ayrı görüşecektik. Velileri evlerinde ziyaret edecektik. Hem Kazak hem de Türk yetkilileri dinleyecektik. Son olarak okullara maddi
destek veren sponsorlarla buluşacaktık.
Görüşmeler başarıyla gerçekleşti ve ortaya etkileyici bir tablo çıktı: İstisnasız bütün taraflar memnundu. Bir
Türk vatandaşı olarak bu tablodan gurur duymamak imkansızdı. Dönüş yolunda,
gezi boyunca en
küçük ayrıntıya kadar her şeyi sorgulayan profesöre, çıkardığı sonucu sordum. Cevabı çarpıcıydı: "Şayet
Avrupa, Türklerin dünyanın ücra noktalarında insanlık adına yaptığı bu büyük işlerden haberdar olsa,
Türkiye'yi bir saat bile
Avrupa Birliği dışında bırakmak istemez." Dünyada Türkiye hakkında var olan olumsuz imajın değişmesi için, yapılan bu seferberliğin anlatılmasının büyük fayda sağlayacağını ifade ediyordu.
İngiltere'nin tek
Müslüman lordunun himayesinde Lordlar Kamarası'nda açılışı yapılan "Değişen
İslam Dünyası:
Fethullah Gülen'in Katkıları" başlıklı konferans, Avrupalı profesörün bu önerisini hatırlattı. Türkiye'nin peş peşe kaybettiği şehitlerin acısıyla büyük bir gerilimin içine çekildiği şu günlerde,
Anadolu'dan çıkıp dünyanın her köşesine barış ve
diyalog düşüncesini taşıyan bu
gönüllüler hareketi Avrupa'nın göbeğinde konuşulacaktı.
Açılış törenine, tebliğ sahibi
yerli yabancı 49 bilim adamının yanı sıra, Lordlar Kamarası'nın birçok üyesi,
bakan ve pek çok gazeteci katılacaktı. Müzakereler, İngiltere'nin en itibarlı eğitim kurumlarından London School of Economics'te olacaktı.
Sahalarında yetkin sosyal bilimcilerin sunduğu tebliğlerin başlıkları bile konunun ne kadar derinlemesine ele alındığını gösteriyordu: Liberalizm ve İslam arasındaki ilişkiler açısından Gülen hareketi; Türkiye'de İslamcılık ve
laiklik üzerine değişen düşünceler:
AK Parti ve Gülen hareketi; Uzakdoğu'daki Müslümanlara Etkisi; İslam dünyasında Gülen hareketi; Türk okulları ile
Fransız Cizvit okullarının karşılaştırılması; Kamboçya'daki Türk Okulu'nun dini gruplar arasındaki diyaloğa katkısı; Kırgızistan'daki Sebat Eğitim Kurumları üzerine alan araştırması; Gülen'in
Cihad Anlayışı... Bu şekilde uzayıp giden tebliğler, 700 sayfalık hacimli bir kitap demekti.
Anadolu insanının maddi/manevi katkısıyla büyüyüp gelişen bu Türkiye hareketinin ele alındığı konferansa medyamız hak ettiği ilgiyi gösterdi mi? Maalesef buna olumlu
cevap vermek zor. Halbuki bu hareketi, Türkiye'nin dünya çapında en önemli markası olarak görenler bir yana, hadiseye şüpheyle bakanların bile bu uluslararası platformda bilim adamlarınca ortaya konan görüşleri bilmesi gerekiyordu.
Şayet ilgi göstermiş olsalardı, toplantıya
Güney Afrika'dan katılan
felsefe profesörü Yasin
Muhammed'in Cape Town'daki Türk lisesi üzerine yaptığı analizden haberdar olacaklardı. Nitekim Türk okulunun hem seküler hem de İslami okullara alternatif oluşturduğunu belirten Prof. Muhammed, burada Müslüman çocukların her
renk, din ve dilden çocukla birlikte okuduğunu, bir yanda ciddi eğitim alırken, diğer yanda ahlaki değerler kazandığını vurguluyordu. Uygulamanın, Müslümanların
azınlık olduğu tüm toplumlar için
model olduğunu söylüyordu.
Şayet ilgi göstermiş olsalardı, Avrupa'da son zamanların en büyük iç savaşını yaşamış
Kuzey İrlanda'da bile Gülen'in teşvikiyle kurulan Tolerans Eğitim ve
Kültür Derneği'nin aktif olduğunu ve birbiriyle kavgalı Protestan ve Katolikleri aynı
masa etrafında buluşturduğunu öğreneceklerdi.
Şayet ilgi göstermiş olsalardı, Philip Brukmayr'ın tebliğinden, Kamboçya'da açılan Türk okulunun bu
bölge Müslümanları üzerine yaptığı olumlu etkileri dinleyeceklerdi.
Şayet ilgi göstermiş olsalardı, Prof. Marcia Hermansen'in yorumuyla, neden Gülen'in odasındaki
Osmanlı haritasını kaldırıp yerine dünya haritasını koyduğunu, sonra onu da kaldırıp yerkürenin uzaydan çekilmiş fotoğrafını astığını duyacaklardı.
Afrika'da, Kamboçya'da,
Orta Asya'da, İrlanda'da insanımızın vesile olduğu güzellikleri hatırlatarak bizi dünyaya en güzel şekilde anlatan, tarihe not düşen ve üzerimizdeki karamsar havayı dağıtanları
tebrik ediyoruz. Türkiye'yi aşıp dünyaya mal olan bu hareketi anlamaya, sadece medya ve akademinin değil, herkesin ihtiyacı var.
ABDULHAMİT BİLİCİ/ZAMAN