Gülen'le bayramlaşma

Hüseyin Gülerce Zaman Gazetesindeki köşesinde Fethullah Gülen Hocaefendi ile birlikte geçirdiği bayram sabahını yazdı. İşte Gülerce'nin duygu dolu yazısı

Gülen'le bayramlaşma

Gülen'le bayramlaşma Bir aya yaklaşan ABD seyahatimin sonunda, Pennsylvania'da misafirlerini kabul ettiği vakıf binasında muhterem Fethullah Gülen ile aynı safta bayram namazını kıldık. Aynı gün bir güzellik daha yaşadım. Bediüzzaman'ın ilk talebelerinden, 84 yaşındaki muhterem Abdullah Yeğin de bayram ziyaretine gelmiş. Onunla da tanışma bahtiyarlığına erdim. Hele, Sayın Gülen'in kendisini Adana'dayken ziyaretinden uzun yıllar sonra ikisinin karşılaştıkları andaki kucaklaşmaları görülmeye değerdi. Sayın Gülen, ayrılırken kendisini, bahçeye çıkarak bineceği arabaya kadar uğurladı. Sonra da, gelen misafirlerinin bir kısmı ile birlikte, 'Benim şefkatime dokunuyor.' diyerek kurbanının kesilmesine iştirak etti. Bayram namazında alınan tekbirler, vatanımızdan binlerce kilometre uzaklıkta olan insana daha başka duygular yaşatıyor. Buralarda en çok minarelerden duyulan ezan seslerini özlüyorsunuz. Kader planında bu gurbet namazları acaba ne ifade ediyor? Kurban kavurmasının da yer aldığı kahvaltıdan sonra kısa bir sohbet oldu. Washington'da bir diyalog merkezinin başında bulunan arkadaş, çalışmalarından etkilenen Amerikalıların da maddi destekte bulunmak istediklerini söyleyince Gülen'in cevabı şu oldu: 'Bize gösterilen teveccüh bir bahşiştir. Ama biz yabancılardan para almıyoruz. Anadolu insanının sadakatine vefasızlık edemeyiz. Yardımı onlar fakir insanlara yapsınlar. Siz onlara fakir Hıristiyanları gösterseniz. Kimseden bir kuruş kabul etmeme, hizmetimizin itibarı ve milletimize saygının ifadesidir.' Böyle bir sahneye geçen yıl da şahit olmuştum. Bir arkadaş Avustralya'da bir Türk işadamının Anadolu'daki kasabasında bir yurt yaptırmak istediğini söylemişti. Sayın Gülen o zaman da, 'Yarın birileri çıkar, o arkadaştan bahsetmeden, 'Yurtdışından gelen paralarla eğitim faaliyetleri yapılıyor' diye tezviratta bulunur. Siz o arkadaşı ikna etseniz de, Avustralya'da bir Türk okulu projesine destek olsa.' demişti. Sohbet sırasında Sayın Gülen'in şu sözleri çok etkileyiciydi: 'Bir mesele, topyekûn millete mal edilirse gözünüz arkada kalmaz. Çünkü millet doğurgandır. Millete mal olma çok önemli. Milletimiz, eğitim ve diyalog faaliyetlerini, çatışma yerine hoşgörü ve uzlaşma adına uzatılan eli makul bulmuştur. Bu hizmetlerin arkasında yüzde 80 gibi bir destek varsa, bu, milletimizin makul olanda birleşmesindendir. Kimileri bu faydalı işleri yapanlarla uğraşıyor. Baş edemeyince de, 'ne yapalım, edelim bu çark bizim hesabımıza dönsün' diyorlar. Halbuki hesaplarını doğru yapsalar, zaten o çark onların hesabına dönüyor. Siz, ülkenin geleceğini düşünüyor, büyük devlet olmayı istiyorsanız, bu çark zaten onun için dönüyor. Bu hizmetler millete mal oldu. Şimdi de Allah'ın izniyle dünyaya mal oluyor. 'Biz yaptık, biz yapıyoruz' dersek kaybederiz. Tevfik-i İlahi'nin en büyük vesilesi, vifak (uyumlu çalışma) ve ittifak (anlaşmak)tır. Cenab-ı Hak'tan gelen yardımları bu espriye bağlamalıyız.' Biliyorum, sevenleri en çok Sayın Gülen'in sağlık durumunu merak ediyorlar. Her gün bir avuç hap alan, iki defa kendisine insülin iğnesi yapan, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığı olan bir insan Sayın Gülen. Günde en fazla, o da aralıklı 2 saat uyuyor. Yine de şikâyetçi olduğunu hiç duymadım. Sağlığı bazen günde üç defa değişiyor. Keyifli anlarındaki hali görülmeye değer. Bir arkadaşımız, Ankara Kalesi'nde yabancı isimli dükkan ve lokantaları görünce bir Amerikalının; 'Böyle özenti içine girmeyin, sizin bin yıllık tarihiniz var.' dediğini anlatınca, hiç düşünmeden; 'Bin değil, dört bin yıl!' deyiverdi. ZAMAN
<< Önceki Haber Gülen'le bayramlaşma Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER