Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin eski rektörü
Yücel Aşkın, 2005 yılında basında çıkan dedesinin
Ermeni olduğu yönündeki haberlerin ardından ilk kez konuştu: "Babamın babası, sonradan İslamiyeti kabul ederek adını 'Yakup' olarak değiştiren Agop Vartovyan. 'Güllü Agop' olarak da bilinen Yakup Efendi, Türk tiyatrosunun kurucusu. Konu,
hedef gösterilmek için o dönem basına taşındı. Agop Vartovyan'ın dedem olmasından gurur duyuyorum. Ama Ermeni aidiyetim yok."
'Yakup adını almış'
2005
Ekim ayında Vakit gazetesinde Aşkın'ın dedesinin sonradan
Müslüman olmuş bir Ermeni olduğu, Aşkın'ın ise üniversitenin
kampüs alanına Hıristiyanlığı sembolize eden heykeller diktirdiği haberleştirilerek,
"Dedesi İslam'la şereflenen rektörün 'yeniden dönüp dönmediği' merak
ediliyor" ifadeleri kullanılmıştı.
Aradan geçen süre içinde konu ile ilgili konuşmayan Aşkın, dedesi Vartovyan'ı şöyle anlattı: "Dedem Agop Vartovyan, sonradan İslamiyeti kabul ederek 'Yakup' adını almış. 'Güllü Agop' olarak da bilinen Yakup Efendi,
modern Türk tiyatrosunun kurucusu.
Türkçe temsil oynama imtiyazını 2. Abdülhamid'in verdiği bir tiyatrocu.
Türkiye'de tiyatro eserleri yazımını
teşvik etmek ve tiyatroyu yaymak için çalışmış. Türk tiyatrosuna dekorculuğu, kostümü, makyajı getiren bir sanat adamı."
Aşkın, Van'ın Ermeniler için önemli bir merkez olduğunun, 1915 tehciri öncesinde nüfusunun yüzde 25'inden fazlasının Ermenilerden
oluştuğu hatırlatılarak, "duygusal yaklaşıp yaklaşmadığının" sorulması üzerine şöyle konuştu: "Öyle bir aidiyetim yok. Babamın bile yoktu. Kendimi hiçbir zaman Ermeni cemaatinin bir üyesi olarak görmedim. Kendimi
Atatürk'ün
tarif ettiği anlamda
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Türk olarak tanımlıyorum. Ermenilere karşı özel bir yakınlığım da yok. 1915'te olan olaylar ise bana göre insanlık trajedisidir. Vartovyan'ın dedem olması benim için aşağılayıcı birşey değil. Tam tersine, onun yaptığı hizmetleri kaç kişi yaptı bu ülkeye?"
Sanatçı aileden geliyor
Agop Vartovyan'ın ön plana çıkarılarak kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını söyleyen Aşkın, diğer akrabalarının görmemezlikten gelinmesinden şikâyetçi: "Babam
Necip Aşkın cumhuriyetin çoksesli
müzik hareketindeki önemli kilometre taşlarından biri. Atatürk cumhuriyeti kurduktan sonra çoksesli müzik hareketini başlatınca babamı İstanbul'dan Ankara'ya çağırıyor ve
radyo orkestrası kurduruyor. Babam, Atatürk ve İsmet Paşa döneminde şefliğini yaptı.
Annemin babası Mehmet Tevfik Bey,
Kurtuluş Savaşı şehidi. Anneannem Nigar Hanım, Dışişleri'nin Lozan'daki yazmanlarından biri. Anne tarafından en eski bildiğimiz 3. Ahmet'in Sadrazamı olan Ali Paşa, Belgrad'ı tekrar geri almak isterken alnından vuruluyor. Yine bu koldan olan Hayrullah Efendi Tuna valisi. Hayrullah Efendi'nin kökeninde
Haşimi kökenli Araplar da var. Ailemde Arnavut kökenli olanlar da var. Saadet Altan teyzem Türkiye'nin Avrupa'da sahneye çıkmış ilk opera
sanatçısı."
'Polemik istemedim'
Sadece dedesinin konu edilmesinin ardındaki nedenin 'gerginlik yaratmak' olduğunu söyleyen Aşkın, "Bunu beni hedef göstermek için kullandılar. Bir insan eleştirilebilir, icraatını beğenmeyebilirsiniz. Ama bir gazetenin kalkıp
hakaret etmesi ve beni hedef göstermesi bağışlanacak birşey değil. Benim etnik kökenim için neden Ali Paşa'yı göstermiyorsunuz?" diye sordu. Aşkın şimdiye kadar konuşmamasının gerekçesi olarak da, "Polemiğe girmek istemedim, onun için konuşmadım. Kendimi konuşmak için mecbur hissetmedim" dedi.
RADİKAL