Bu hafta dikkat çekilen kişi,
Amerika Birleşik Devletleri'ne giden
Türkiye Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül. Vincent Boland imzalı yazı önce bir tespitle başlıyor:
"İki ay önce Amerika Birleşik Devletleri'yle Türkiye arasındaki ilişkiler o kadar kötüydü ki, neredeyse iki
ülke savaşın eşiğine gelecekti. Uzun süredir NATO'da müttefik olan ve önemli sorunlarda hep aynı tarafta bulunan iki ülke, 11
Eylül 2001 sonrası bir dizi gelişme yüzünden kalıcı bir kırılmaya doğru ilerliyordu. Tek neden olmasa da, özellikle de, Irak'taki savaş yüzünden. Zira Türkiye bu savaşı, ulusal çıkarlarına aykırı buluyordu."
Yazıda daha sonra Abdullah Gül'ün Amerika gezisine değiniliyor, gezinin çok farklı bir ortamda yapılacağı vurgulanıyor:
"Abdullah Gül yarın
cumhurbaşkanı olarak George
Bush'la ilk kez buluştuğundaysa, sıcak şekilde karşılanacağından emin. Zira uluslararası ilişkilerde son dönemde görülen en dramatik dönüşümlerden biri sonrası,
Washington-
Ankara hattında taşlar yeniden
yerli yerine oturmuşa benziyor. Hem de dünyanın en
Amerikan karşıtı kamuoylarından biri Türkiye'de olmasına karşın."
Financial
Times bu değişimin, Amerikan istihbaratının yardımıyla, Irak'taki
PKK kamplarının bombalanmasıyla sağlandığını belirtiyor.
Dönüm noktasının 5 Kasım'daki
George Bush-Recep
Tayyip Erdoğan görüşmesi olarak görüldüğünü aktarıyor
gazete.
Financial Times'a göre, bu görüşmeden kısa bir süre sonra Abdullah Gül'ün de
Beyaz Saray yolcusu olması, Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye karşı tavrını değiştirdiğini göstermesi açısından önemli.
BBC