Günlükler iddianamede neden yok?
BOramiral
Özden Örnek ait olduğu iddia edilen
darbe günlüklerine
Ergenekon iddianamesinde yer verilmemesi,
soruşturmaya tepkili kesimde büyük memnuniyet yarattı. Sulandırma Projesi kapsamında, daha iddianameyi bile görmeden ‘dağ fare doğurdu’ teranesini okuyorlar.
Katıldığı bir TV programında ‘Merak etmeyin,
Ankara’da hakimler var’ diyerek
mahkemeden mahkumiyet kararı çıksa bile
Yargıtay’dan döneceğini ima eden
CHP’li
Onur Öymen’i sicili nedeniyle anlamak mümkün ama MHP’li Mehmet
Şandır’ın ‘Günlüklerin olmamasına sevindim’ demesi bir garipti.
Günlükler iddianamede olsaydı bu kez şu tezi işleyeceklerdi: Günlüklerdeki darbe iddiası, 2003-2004 yıllarında görevdeki bazı komutanlara atfedilen bir suçlamadır. Böyle bir suç varsa tespiti ve yargılama süreci, askeri makamlarca yapılır. Askeri savcı soruşturur,
askeri mahkeme davaya bakar.
Nitekim,
Genelkurmay eski Başkanı
Hilmi Özkök’ün
Hürriyet Yazarı
Fatih Çekirge’ye yaptığı açıklamada, darbe iddiasını
askeri savcının araştırabileceğini ifade etmesi, benzer mantaliteden kaynaklanıyor.
Gerçi, bu görüşün aksine
emekli hakim
Ümit Kardaş gibi darbenin ‘askeri görev’ tanımı içine girmediği gerekçesiyle
sivil mahkemelerde dava konusu yapılabileceğini söyleyen değerli hukukçular da var. Kimin haklı olup olmadığından öte, bu konuda görüş birliğinin olmadığı kesin.
Şemdinli hatasına düşmediler
Yakın tarihteki Şemdinli iddianamesinden sonra doğan temel
tartışmalardan biri de bu değil miydi?
Dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 7.
Kolordu Komutanlığı dönemiyle ilgili suçlandı. İddianamede ayrıca,
Hakkari İl Jandarma Komutanı
Albay Erhan Kubat, Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı
Tuğgeneral Erdal Öztürk ve Van Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Selahattin Uğurlu’nun isimlerine yer verildi.
Genelkurmay, bu iddianameye sert bir açıklamayla karşılık verdi. Sözkonusu komutanlarla ilgili iddiaların askeri savcının görev alanına girdiğini belirterek, kısaca ‘Bu iş sizin işiniz değil’ dedi. Öyle de oldu. Dosya ayrıldı.
Daha ilerisini söyleyelim.
Umut Kitabevi’ne
bomba atmakla suçlanan Ast
subaylar
Ali Kaya ve Özcan İl
deniz yargılandı, haklarında 39 yıl 5 ay 10 gün
hapis cezası verildi. Yargıtay 9.
Ceza Dairesi, bu eyleme dair iddiaları bile sivil mahkemenin işi olmadığına hükmedip
dosyanın askeri mahkemeye intikalini sağladı.
‘Darbe askerin görev alanına girmez’ diyen hukukçuların kulakları çınlasın, sivillere yönelik
bombalama eylemi, askeri faaliyet midir ki, dava askeri mahkemeye gönderildi. Suç isnat edilen iki şahsın hala görevdeki astsubaylar olması, karar değişikliğinin ana sebebiydi.
Kuşkusuz, bu kararı onayladığım düşünülmesin. Ama ortada reel politik bir durum var. Ergenekon iddianamesinde darbe günlükleri olsaydı, tıpkı Şemdinli’de yaşandığı gibi ‘askeri-sivil yargılama’ şeklindeki usul tartışmasında esası kaybetme riski olurdu. Bugün günlüksüz iddianame karşısında sevinç gösterisi yapanlar, aksi olsaydı Şemdinli’deki oyunu sahnelerdi, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
O nedenle soruşturmayı yürüten savcılar Şemdinli’deki hataya düşmediler. İddianamede bırakın günlükleri, bir
muvazzaf subaya bile yer verilmedi. Peki, Ergenekon’la ilgili muvazzaf subay hiç yok muydu? Onların tüm listesi Genelkurmay’ın elindedir. Hesabın o kısmını kendileri görecekler.
Kaldı ki, günlükleri iddianameye koyma endişesi yaşansaydı herhalde tutukluluk portföyü böyle oluşmazdı. Günlüklerde
Sarıkız, Ayığışı ve Eldiven senaryoları içinde ismi birinci derecede geçenler belli:
Aytaç Yalman,
İbrahim Fırtına, Şener
Eruygur ve Özden Örnek. Günlüklere göre
Tolon, görevi gereği daha arka sıralarda.
Sarıkız iddianamesi değildi
Bu görüşümü, iddianame açıklandıktan sonra yazdığımı düşünenler varsa, onlara 9 Temmuz 2008 tarihli, yani iddianame açıklanmadan 5 gün önce kaleme aldığım ‘Bu
ekip darbeyi nasıl yapar’ başlıklı yazımı, özellikle ‘Sarıkız iddianamesi değil’ ara başlıklı bölümü tekrar okumalarını
tavsiye ediyorum.
Orada aynen şöyle diyorum: ‘Ergenekon soruşturmasındaki ‘darbe temizliği’, 2003-2004 yılları arasında pişirilmek istenen Sarıkız,
Ayışığı ve Eldiven darbe senaryolarıyla ilgili değildir.
Emeklilik döneminde tasarlanan 2009 darbe senaryosuna yöneliktir. Geriye doğru olsaydı bu tutuklamalar olmazdı. Çünkü, o planlar paşaların görev dönemlerine ilişkindir ve yargılama süreci ayrıdır.’
Sadece bu kadar değil. Devamı var: ‘
Savcıların kanaati ve hazırladıkları iddianame, bu söylediklerimizin aksine amacı güdüyorsa, yani Sarıkız-Ayışığı-Eldiven iddianamesi olursa, açıkça söyleyeyim baştan ölü doğar.’
CHP’li Onur Öymen’in ‘Ankara’da hakimler var’ lafı ve CHP Lideri Deniz
Baykal’ın Ergenekon avukatlığını hesaba katmadan belirtmek gerekirse, günlüklere yer verilmemesi, Ergenekon iddianamesini Şemdinli akıbetinden büyük ölçüde korumuştur
Bu arada Soruşturma sürecinde darbe günlüklerinin sürekli tartışma gündemine gelmesi, Genelkurmay eski Başkanı
Hilmi Özkök ve
Gazeteci Murat Yetkin’in günlüklerdeki bazı iddiaları teyit eden açıklamalarının birbirini izlemesi, darbe senaryoları üzerindeki hesaplaşmayı tetiklemiştir. Bu tablo, Ergenekon iddianamesinin yazılı olmayan sonucudur.
Özetle, iyi ki günlükler iddianamede yok. Eğer bu konuda bir adım atılacaksa, ayrı bir soruşturma veya araştırma konusu yapılmalıdır.
STAR