Karar jet hızıyla alındı ama 7 gün geçmesine rağmen Kurul'dan, henüz tatmin edici bir
cevap gelmedi.
HSYK, söz konusu kararı,
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 250/3. maddesine dayandırdı. Yetkileri alınan savcıların '
yetki aşımında' bulunduklarına bu çerçevede hükmetti. İlgili
kanun maddesi, "1.
sınıf savcıların
Yargıtay'da yargılanacaklarını" öngörüyordu ama tek başına tatmin edici
kanuni bir gerekçe değildi. Çünkü, 1. sınıfa ayrılmış savcıların
soruşturmalarının nasıl yürütüleceğini açıklamıyordu. HSYK, savcıların yetkisinin alınmasında ilginç prosedür izlemişti diğer yandan. Önüne konuyla ilgili inceleme ve soruşturma raporu gelmeden karar vermişti.
Karara kaynaklık eden
Erzurum'daki soruşturma dosyasının içeriği hakkında bilgi sahibi olup olmadığı anlaşılamayan HSYK, "yasal gerekçenizi açıklayın" yollu çağrılara muhatap kaldı. Kapsamlı ve can alıcı soruları gündeme getiren ise
Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç oldu. Arınç'ın 'Ey, 5 tane değerli üye' hitabıyla yönelttiği sorular özetle şöyleydi: "Savcılar hakkında size ulaşan bir soruşturma var mıdır? Savcıların görevlerini kötüye kullandıkları konusunda bir soruşturma raporuna dayanıyor musunuz? Hangi tespite dayanılarak yetkileri kaldırılmıştır? Hangi hukuki gerekçelerle aldınız? Neden alelacele işlem tesis edildi? Soruşturmanın içeriği hakkında, HSYK'ya ulaşmış herhangi bir bilgi veya
belge var mıdır? Varsa, bu gizli soruşturmanın bilgilerini hangi yasal usullerle temin ettiniz? Bir yasal gerekçe gösterme zorunluluğunu neden hissetmediniz?"
HSYK Başkanı
itiraf etti
HSYK bu sorulara cevap vermedi. Benzer soruların yer aldığı Adalet Bakanlığı'nın itirazını, anında reddetti. HSYK'nın yargılama yetkisi bulunmadığı, yargılama süreçlerindeki hataları giderme makamının
mahkemeler olduğu hatırlatmasını da görmezden geldi. Bu noktada, HSYK Başkan Vekili
Kadir Özbek'in 'mağduriyetin önlenmesine yönelik bir işlemdi' açıklaması ilginçti. HSYK'nın mahkeme yetkisi kullandığının itirafıydı.
Erzincan Başsavcısı
İlhan Cihaner, hakim kararıyla hâlâ tutukluydu oysa. Tutukluluğu sürdüren hakimler hakkında, savcılara benzer işlem yapılmamıştı. Özbek'in bu yöndeki soruya verdiği cevap da yine bir çelişkinin itirafıydı: 'Bunu söylemek, bir yerde bu işin boyutlarını biraz daha büyütmek anlamına gelir. O, belki bizim yargı bağımsızlığına karşı hassasiyetimizden.'' En son, eski
İstanbul Barosu Başkanı
Yücel Sayman, Taraf'taki röportajında HSYK'ya ciddi eleştiriler getirdi. Kurul'un yetkisini aştığına değinen Sayman, "HSYK, savcının yetkisini keyfi olarak asla alamaz. Mutlaka bir gerekçesinin olması gerekir. Burada vahim olan HSYK'nın gerekçesi." ifadelerini kullandı.