Üye hakim Hasan
Hüseyin Özese,
tutuklu sanık Haberal'a 4
Mayıs 2002'de dönemin
Başbakanı
merhum Bülent Ecevit'in
Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne hangi gerekçelerle başvuruda bulunduğunu ve hangi tetkiklerin Ecevit'e uygulandığını sordu. Ecevit'in o dönem
Hindistan gezisinden sonra
karın ağrısıyla ilgili bir şikâyetle kendilerine geldiğini belirten Haberal, bir gün
hastanede kaldıktan sonra da
taburcu ettiklerini anlattı. Heyetin hangi tetkiklerin uygulandığı konusunda ısrarlı sorularını
cevapsız bırakan Haberal, "Bülent Ecevit'in hangi gerekçelerle
hastaneye yatırıldığı ile ilgili şikayetleri hakkında bilgi vermem söz konusu değildir. Dünyanın hangi gücü gelirse gelsin bu konuda bana bilgi verdiremez. Hipokrat yemini yapmış birisiyim. Hasta izin vermeden, bu konuda bilgi vermem imkansız. Bu konudaki belgeleri ben zaten mahkemeye ilettim." diye konuştu.
Hakim Özese'nin "Bülent Ecevit'in
tedavisinde bulundunuz mu?" şeklindeki sorusuna Haberal, kendi uzmanlık alanının cerrahi olduğunu belirterek katılmadığını söyledi. Haberal, "Sayın Bülent Ecevit, karın ağrısı şikayeti ile gelmişti. Tedavisinde bulunmadım ama tedavisini yürüten doktor arkadaşlara gereğini yapmalarını söyledim ve onlar da gereğini yerine getirdiklerini söylediler.
Uzmanlık alanımla alakalı bir tedavi olmadığı için kendilerine şu şekilde bir tedavi uygulayın diye bir telkinde bulunmam söz konusu değildir. Nasıl bir
tedavi yöntemi izlediklerini de hekimlik kuralı gereği sormaya hakkım yoktur." dedi.
Merhum başbakan Bülent Ecevit'in
27 Mayıs 2002 tarihinde hastaneden taburcu edildiğini hatırlatan Özese, "Hastanede gördüğü tedavide kesin bir
şifa bulmuş muydu? Tedavisi bitmiş miydi?" diye sordu. Haberal bu soruyu da "Hastane aşaması bitmişti. 15 günde bir kontrole gelmesi şartıyla taburcu edildi ve bir de ilaç tedavisi verildi." şeklinde cevapladı.
Başbakan Ecevit'in, tedavisi için kendi konutuna gelen
Başkent Üniversitesi Hastanesi doktorlarını kabul etmediği iddiasının bulunduğunu belirten Hakim Özese, "Bu konuyu açıklayabilir misiniz? Ayrıca tedavisine ortopedi uzmanı doktor
Mücahit Pehlivan ile devam etme kararı aldığı söyleniyor." diye sordu. Haberal ise, "Hastanede tedavisini yürüten bazı doktor arkadaşlar bir süre evine giderek tedavisine devam ettiler. Ancak bir süre sonra kendisi tedaviye devam etmek istemediğini söylemiş, arkadaşlarım da tedavisini mecburen sona erdirmişlerdir. Kendisini zorla tedavi edeceğimizi söyleme hakkımız da yok zaten." ifadesini kullandı.
Başkent Üniversitesinde yanlış bir tedavi yöntemi uygulandığı şeklindeki iddiaların yasal bir
tanık olmayan
Başbakanlık Koruma Müdürü
Recai Birgün tarafından söylendiğini belirten Haberal, ortopedist Mücahit Pehlivan'ın Türkiye'de ilk kıkırdak nakli yapan değerli bir uzman olduğunu hatırlattı. Haberal,
gizli tanık olduğunu ileri sürdüğü
Recai Birgün'ün, Başbakan Bülent Ecevit'in omurga çökmesi rahatsızlığıyla hastanede tedavi altına alındığını söyleyerek hastalığını ifşa etmiş ve bu yolla da suç işlemiştir. Bunun spekülasyona neden olacağını söylemiştik. Hatta o dönemde evine gizlice
röntgen cihazı getirilip kontrolü sağlanmış. Tedavisinin sona erdiği söylenmiş. Yine de dikkatli olması ve ince bir korse takması önerilmiştir." dedi.
Hakim Özese'nin, "Tedaviye devam etmeme nedenini araştırdınız mı?" şeklindeki sorusu üzerine sesini yükselten ve sinirlendiğini belli eden Haberal, "Gerçekten enteresan sorular soruyorsunuz. Benim bunu araştırmaya yetkim yok. Gelmiyorum diye bildirmiş ve gelmemiştir." dedi. Özese'nin, "Mücahit Pehlivan tarafından tedavisine devam edildiğini biliyor muydunuz?" sorusu üzerine önceki ifadelerini tekrar etmeye başladı. Özese ise cevabını biliyor ya da bilmiyor şeklinde kısaca cevap vermesi yolunda Haberal'ı uyardı. Haberal da "Bilmiyordum, haberim yoktu." dedi.
(CİHAN)