Serdar Akinan Akşam Gazetesi'ndeki yazısına bu sözlerle başlamış ve kritik sorulara
cevap aramış. İşte yetkili makamlardan cevap beklediği sorular:
İSTİHBARAT ZAFİYETİ VAR MI?
Dağlıca’daki
piyade taburunun
emniyet bölüğüne saldıran
terörist grubun 200 kişi olduğu ifade ediliyor. Bu grup sınırımızı nasıl geçmiştir? Bu kadar yüksek sayıda bir hareket bölgedeki termal kameralar tarafından nasıl algılanmamıştır? Bölgede istihbaratın her şey olduğu biliniyor “yerel kaynaklardan” o ana kadar bir bilgi alındı mı? Alındıysa bu bilgi hangi nasıl süzgeçlerden geçirildi? “
İstihbaratı kıymetlendirmeyi” hangi unsurlar (MİT,
JİTEM, Emniyet istihbarat,vs) yaptı?
PUSU MU? BASKIN MI?
Bu çapta zayiat için “pusu” ifadesi kullanılıyor. “
Pusu” intikal halindeki birliklere “kapan” veya “ağ” atılmasıyla düzenlenen ani ve planlı saldırıdır. Bu emniyet bölüklerinin taburun etrafındaki mevzilerde “durduğu” ve “
baskın” yedikleri doğru mudur?
BASKIN NASIL GERÇEKLEŞTİ? 8 ER NASIL KAÇIRILDI ?
Bu çapta bir baskın için
PKK’nın bölgede haftalar süren bir istihbarat ve gözleme faaliyeti içinde olması gerektiği ifade ediliyor. Sabit mevzilerde teröristi “bekleyen” bu timlere 3 ayrı noktadan ağır silahlarla saldırıldığı söyleniyor. Ancak havan, RPG-7, bixi ağır makinelilerle gerçekleştirilen bu saldırıya karşın siperlere “girmeden” bu derece yüksek bir zaiyet verilemeyeceği de bilinen askeri bir gerçek. Evlatlarımızın siperlerin içine kadar girebilen teröristlerce “yakın mesafeden atışla veya
el bombası kullanılarak” şehit edildiği iddia ediliyor.
Kaldı ki
Genelkurmay karargahı tarafından her nedense ancak dün öğle saatlerinde “resmen” açıklanan 8 askerimizin kaçırılması olayı da bu baskının siperlere kadar girilerek yapıldığını kuvvetle
destekliyor. Tüm bu argümanlar doğru mu?
ABD, PKK’YA İSTİHBARAT DESTEĞİ VERDİ Mİ?
PKK’lı grubun saldırısı sırasında ve öncesinde bölgede uçuş yapan kaç ABD helikopteri olduğunu biliyor muyuz? ABD’nin bölgede konuşlu belli unsurlarının hava fotoğrafları ve benzeri datalarla
Kandil’e istihbari destek verdiği mümkün veya doğru mudur?
PKK’LILARIN CESETLERİ NEREDE?
Genelkurmay saat 13:00 sularında ilk resmi açıklamasını yaptığında 23 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Bu cesetler nerede? Dağlıca’daki mevzilerin yanında mı yoksa daha derinlerdeki arazilerde mi? Daha sonra bu sayı 34’e çıktı...Basınla bu görüntülerin paylaşılması toplumun mevcut sosyal
psikolojik sürecinde zararlı mı olur faydalı mı olur?
TSK FARKLI BİR TAKTİK İZLİYOR MU?
PKK’nın
eylem pratiğini, bölgenin coğrafi şartlarını ve muharebenin seyrini çok iyi bilen uzmanlar bu tip baskınlardan sonra PKK’lı grubun baskına son derece yakın
sınır ötesi yakın arazilerde “zula mağaralara” sığındığını ve etrafta bir iki gözcü bırakarak uykuya çekildiğini anlatıyorlar. TSK’nın “manevra birlikleri” 20 yıldır değişmeyen bu paterni bozmak için nasıl bir taktik anlayış geliştirmiştir?
PKK’nın Dağlıca baskını sonrası birkaç kilometre güneydeki Avaşin
kampına çekileceği biliniyor. Bu kamp ve çevresine birlik atılmış mıdır?
GABAR DOSYASI AÇILDI MI?
Gabar’daki 12 Mehmetçiğin ise bir “pusu”ya
kurban gittiği anlaşılıyor. O olayla ilgili olarak TSK bir
soruşturma açmış mıdır? Şayet açtıysa burada bir
ihmal veya tedbirsizlik var mıdır?
Sayın yetkililer, başta hükümet, bu soruların sorulmasını istemiyor...
O zaman benim bir istirhamım daha var. Bu soruları biz sormayalım ama o zaman bu soruları ima yoluyla sorup TSK’ya son derece çirkin ithamlarda bulunan kalemleri de susturun.
Güneydoğu’da görev yapmamış kerameti kendinden menkul bazı adamların ekranları parselleyip saatlerce
harita karşısında ahkam kesmesi ve bilgi kirliliğine yol açması olacak iş değil.
O halde basını azarlamak yerine oturup bir koordinasyon merkezi kurun bunun içinde de uzmanlardan oluşan; doğru, tarafsız ve güvenilir bilgiyi anında bizlere ulaştıracak saygın bir
ekip kurun. Medyayı da 24 saat bu yapıya muhatap kılın.
Bu orduyu yıpratmanın kimseye hakkı yok.
TSK bu yakıcı soruları göğüsleyecek ve açıkça yanıtlayacak özgüvene, birikime ve sonsuz kamu desteğine elbette sahiptir.
Ama artık
hainliğe varan bu 5. kol faaliyetlerine dur demek yerine bize cepheden saldırıp azarlamanın da vicdanla bağdaşır tarafı yoktur.
“Haksızlığa karşı susan, dilsiz şeytandır...”
SERDAR AKİNAN- AKŞAM GAZETESİ