KCK ile ilişkili 26 kişinin
sanık olduğu
dava ile ilgili
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede,
terör örgütünün
sokak eylemleri için
halkı nasıl kışkırttığı gözler önüne seriliyor. Eylem sırasında yollarda bulunan kal-dırım taşlarını kırdıkları, güvenlik güçlerine atılacak
molotofları gençlere verdikleri, ortam konuşmalarında yer aldı.
Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanmasına (KCK) yönelik Diyarbakır Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede örgütün sokak eylemleri için halkı nasıl kandırdığı gözler önüne seriliyor. 2009'un ilk aylarında
teröristbaşı Abdullah
Öcalan'ın
İmralı Cezaevi'nde kötü muamele gördüğü gerekçesiyle
ülke genelinde eylemler yapılmıştı. İddianamede; KCK tarafından organize edildiği ortaya çıkan Güneydoğu'daki olaylarda çok sayıda kişi yaralanmış, kepenkler zorla kapatılmıştı. KCK'cı eylemcilerin yollarda bulunan
kaldırım taşlarını kırdıklarını, güvenlik güçlerine attıkları, molotof ve taşları gençlere verdikleri ve kararların hepsini sözde 'Amed Yürütmesi' adı altında yaptıkları belirtiliyor. KCK mensubu olduğu belirtilen Kemal
Aktaş, Sevi Demir ve Mehmet Abbasoğlu arasında yapılan görüşmede KCK'nın o dönemde yaptığı eylemlerin tüm detayları yer alıyor.
Sevi Demir: Biz ilk parka girdiğimizde parkların şeylerini kırdık, gençlere verdik. Ama molotoflar çok kötü atıldı, parka halk sırayla üst üste sıkıştırdılar ya şimdi parkın o tarafta ... molotof attılar yani
gaz bombası şey gaz bombası yağmur gibi indi parkın ortasına halkın içine.
(X-2/
Erkek): Bi tane içine attılar.
Sevi Demir: İkinci bir yolda hazırlamıştık da.
(X-1/Erkek): Gençlerde molotof yoktu.
Sevi Demir: Tabii elimizde yoktu.
Sevi Demir: Şimdi bu konuk evinde koca koca taşlar vardı heval. Olabilirdi yani...
Mehmet Abbasoğlu: Yok
demir yolunun taşları yeterdi.
Sevi Demir: Yeterdi, yeterdi.
Kemal Aktaş: Onlar tam şeydir, atılabilecek taşlardır.
'SAYIN ÖCALAN' DİLEKÇELERİNDE
HAYALİ İSİMLER KULLANILMIŞ
İddianamede
terör örgütü KCK'nın 2008 yılında ülke genelinde 'Edi Bese (Artık yeter)' ve 'Sayın Öcalan' eylemlerini organize ettiği belirtiliyor. DTP'li belediye başkanları, DTP üyesi ve bunlara yakın
sivil toplum kuruluşu binlerce kişi eyleme katılmıştı. İddianamede örgüt mensuplarının aslında cumhuriyet baş
savcılıklarına verdikleri 'kendimi ihbar ediyorum Sayın Öcalan diyorum' dilekçelerine kendi isimlerini değil, hayalî isimler yazdıkları açıkça belirtiliyor. KCK'nın bu eylemler için DTP'li belediye başkanlarından 500 bin ile 1,5 milyon TL arasında değişen para aldığı ifade ediliyor.
'Sayın Öcalan'
kampanyasının KCK
Türkiye Meclisi mensupları tarafından başlatıldığı 18.05.2008 tarihinde yapılan ortam görüşmesindeki konuşmalar şöyle:
Nadir
Yıldırım: Bugün 18
Mayıs kadınlar kurultayında sayın Öcalan startı verilecek ve bu kampanya bugün itibarı ile her yerde yaygın bir şekilde sürdürülecek. 21'i itibarı ile işte tüm mahallelere halka yayılır parça parça mahallelerden doğrudan insanlar gider aynı yöntemle kişiler şey yapar adını yazar imzasını atarlar, ondan sonra bu götürülür şey yapılır, adliyeye verilir, ihbar edilir, savcılığa verilir ve süreç başlar öngörümüz odur.
X Erkek: Ben bu ara bir şey sorayım. Hukukçulara sordunuz mu? Yani aynı metne birden çok imzanın atma geçerliliği var mı?
Hüseyin Yılmaz: O konuda sorun yok.
Nadir Yıldırım: Dilekçeleri savcılığa verelim, işte amaç biraz da bu sistemi katmak, suç teşkil etmez yani ihbar etmiş olmuyor. Savcılık
takipsizlik verecek atacak onun için kamuoyuna açık bildirimi yapılmalı ondan sonra, açıklama yapalım açıklamayla birlikte verelim.
X-1/Erkek: O zaman savcılık şunu yapar, orda seçer içinden istediğini davaya dönüştürür istediğini...
Hüseyin Yılmaz: Yok yok.
Nadir Yıldırım: Yok suç teşkil etmiyor, öyle yapsa hepsini çizip atıyormuş yani dikkate bile almıyormuş. Yüz binlerce dilekçe verelim tıkatalım daha fazla zorlayıcı olması açısından dilekçe verilmesi kararlaştırıldı.