Meşhur
Temel fıkrasını bilirsiniz. Henüz acemi bir
şoför olan Temel, otobana ters yönden girmiş. Korkunç durumu gören
trafik polisleri, yol üzerinde seyreden
araçları uyarmak için telsizden "TEM'de bir araç ters yönde seyretmektedir." diye anonsa başlamışlar. Bu çağrıyı duyan Temel "Ulan hangi birisu, hangi birisu? Punların hepisu tersten geliyu." demiş.
Demokratik açıdan AK Parti'yi
kapatma girişiminin, ters yönden otobana girmek gibi vahim bir durum olduğunu görmek istemeyenler, bu konudaki haklı her ikaza Temel gibi trajikomik tepkiler veriyor.
Şayet seçmenin yarısının oyunu alan, şiddete bulaşmayan ve
teşvik etmeyen bir partiyi kapatma girişiminin
demokrasiye aykırı olduğunu söyleyen bir gazeteci ise onu derhal psikanalize tabi tutar; çocukluğunda ne tür olayların etkisinde kaldığını araştırmaya koyulurlar. Demokrasiyi hatırlatan başka bir ülkenin siyasetçisi ise hemen yargıya ve içişlerine müdahale etmekle suçlarlar. Uluslararası bir
örgüt demokrasi ikazında bulunsa, hemen ona bir kulp takmaya çalışırlar.
Malum çevreler, en son
Türkiye'nin de kurucuları arasında yer aldığı
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (
AKPM) kapatma
davasıyla ilgili
bildirisine taktı. Bildiride ne dendiğine bile bakmadan, bunun AK Partili
vekillerin siparişi üzerine yayınlandığını, Türkiye'nin yabancılara gammazlandığını ve dolayısıyla hiçbir anlam taşımadığını dillerine doladılar.
Velev ki bir Türk vekil AKPM'de böyle bir talepte bulunmuş olsa, ne olur? Her Türk vatandaşının,
Avrupa Konseyi'nin bir başka organı olan AİHM'y
e devlet aleyhine dava açma gibi yasal bir hakkı yok mu? Bu çarpık mantığa göre AİHM'ye yapılan her başvuru Türkiye'yi gammazlamak mı oluyor?
Tartışma bitmeyince, suçlanan AK Partili vekil
Mevlüt Çavuşoğlu, iddiayı yalanlayarak böyle bir talepte bulunmadığını açıkladı. Bu da yetmeyince, AKPM Başkanı Luiz
Maria De Puig konuşmak zorunda kaldı.
Star Gazetesi muhabirine konuşan De Puig, kapatma girişimine karşı bildiri yayınlama konusunu ilk önce kendisinin araştırdığını hatırlatarak şöyle dedi: "Dava
sürpriz oldu, hemen bilgi istedim. Çünkü bir savcının halkın seçtiği ve iktidardaki bir partinin kapatılmasını istemesi, Avrupa'da hiç görülmemiş bir olay. Sonra anladım ne olup bittiğini. Hemen Türk delegasyonuyla konuştum. Uluslararası kurum ve kişiler açıklama yaptılar. Ben de bizim kurumlarımızın ne yapacağına baktım. Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi. Bu yüzden hemen grup başkanlarına ortak
deklarasyon yapmayı önerdim. Çok ciddi bir değerlendirmeyi içerecek bir deklarasyon."
Maalesef bu açıklama da
tartışmayı bitirmedi. Halbuki bildiriye 21 AKPM üyesi
imza koymuştu. Bunlar, AK Parti'ye bakışları birbirinden çok farklı partilere mensup isimlerdi. 8 Hıristiyan Demokrat, 5 Liberal, 4 Avrupa Demokratları, 2 Sosyalist, 2 de Komünist'in bildiride imzası vardı. Deklarasyonu imzalayan parlamenterler arasında, 4 siyasi grubun (Hıristiyan Demokrat, Sosyalist, Liberal ve Komünist gruplar) başkanları da bulunuyordu.
Sanki bütün dünya kapatma davasını normal karşılarken, sadece AKPM
itiraz etmiş. O da bu istisnai tavrı AK Partili üyelerin ricası üzerine almış. Sanki orada temsil edilen bütün siyasi gruplar ve bunların başkanları, AK Parti'nin emir erleri ve
küçük bir rica ile kaleme sarılıp böyle bir metni deklare etmişlerdi.
Biliyorsunuz önceki gün de AK Partili vekillerin temsil edilmediği
Avrupa Parlamentosu, Türkiye raporunda kapatmayla ilgili benzer ifadelere yer verdi. AP Dış İlişkiler Komisyonu'nda 2'ye karşı 53 oyla kabul edilen raporda, kapatma davasından endişe duyulduğu ifade edildi.
Anayasa Mahkemesi'nin Avrupa standartlarına,
Venedik Komisyonu'nun siyasi
parti kapatma kriterlerine ve hukuk kurallarına uygun karar alması istendi.
Şimdi merak ediyoruz, acaba Avrupa Parlamentosu'nun bu raporunu nasıl geçersiz hale getirmeye çalışacaklar? Mesela, bu ifadelerin de AK Parti'nin siparişi üzerine mi rapora girdiğini öne sürecekler? Yoksa, Avrupa'nın demokrasiyi bilmediğini, gerçek demokrasiyi kendilerinden öğrenmesi gerektiğini mi söyleyecekler?
Başta dedik ya, insan Temel gibi bir kez ters yöne girmeyiversin. O zaman standart demokratik ikazların hepsi size ters gelmeye başlar. Siz de aynaya bakıp yanlışınızı görmek yerine, Temel gibi doğru yönü hatırlatan herkese çamur atar ve âlemin gözünde nasıl maskara durumuna düştüğünüzü bile anlamazsınız.
ABDULHAMİT BİLİCİ/ZAMAN