Kültür ve
Turizm Bakanı Atilla Koç’un “
Müzelerin Susurluk’u” olarak tanımladığı
Uşak’taki skandallar göz göre göre gerçekleşmiş.
Müzede görevli üç uzman, 2001 yılında valilik, Müzeler Genel Müdürlüğü ve Kültür Bakanı’na ayrı ayrı dilekçe vererek Uşak Müzesi’ndeki
hırsızlık ve yolsuzlukları ihbar etmiş. Ancak, Karun
Hazineleri’nin korumasız olduğu ve çalınabileceğine ilişkin ihbar dikkate alınmamış. Üstelik
Kültür Bakanlığı, müzedeki hırsızlığı bildiren Sibel Alpaslan, Halil Arça ve Sadık Doğan’a ‘
kınama’ cezası vermiş. Üç uzman daha sonra başka illere sürülmüş. Halen
Ayasofya Müzesi’nde müdür yardımcısı olarak görev yapan Halil Arça, “Eğer o dönemdeki dilekçelerimiz dikkate alınsaydı, bugün ‘Kanatlı Denizatı Broşu’ ve onlarca eser müzede olacaktı.” diyor.
Uşak Müzesi’nde görevli üç uzmanın 2001 yılında yaptığı şikayet başvurusunda, Müdür Kazım Akbıyıkoğlu’nun bazı uygulamalarının soyguna davetiye çıkardığı açıkça belirtilmiş.
Uzmanların ihbar dilekçesinde Karun Hazineleri’nin sergilendiği vitrin anahtarının, kilidi olmayan müdür odasının kilitsiz çekmecesinde bulunduğu;
Atatürk ve Etnografya Müzesi’nde bir hırsızlık olayı meydana geldiği; ancak bu olayın Akbıyıkoğlu tarafından kapatılarak emniyete ve genel müdürlüğe bilgi verilmediği belirtilmiş. Müdürün resmi evrakta tahrifat yaptığı, tarihi eser kaçakçılarına ‘koleksiyonerlik belgesi’ verdiği gibi iddiaların da yer aldığı dilekçede, Uşak Müzesi’nin de korumasız olduğu, depolarına kimliği belirsiz ve
yabancı kişilerin ‘araştırma yapmak’ maksadıyla müdür tarafından alındığı ifade edilmiş.
Bütün bu iddialara rağmen, dönemin valisi Ayhan
Çevik, halen hapiste olan Müze Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu hakkında
soruşturma izni vermemiş. Bu kararı yadırgayan uzmanlar, Kültür Bakanlığı’ndan gelen bir yazı ile şoke olmuşlar. Bakanlık, idari hiyerarşiyi aşarak bizzat bakana ve genel müdürlüğe dilekçe yazmanın Devlet Memurları Kanunu’na göre suç teşkil ettiği gerekçesiyle üç uzmana ‘uyarma’ cezası vermiş. Ancak bakanlığın cezası Sibel Alpaslan, Halil Arça ve Sadık Doğan’ı yıldırmamış ve uzmanlar, bu kez ayrıntılı bir
rapor hazırlayarak
Manisa Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurmuş. Uzmanların raporunu inceleyen
mahkeme, valiliğin soruşturma izni vermemesini usule aykırı bularak bozmuş. Mahkeme kararına uymak zorunda kalan valilik, müdür hakkında savcılığın soruşturma açmasına izin vermiş. Ancak savcılığın hazırladığı iddianamede,
bölge idare mahkemesi kararında yer almasına rağmen ‘müzedeki hırsızlık olayının emniyete ve bakanlığa bildirilmemesi, resmî evrakta tahrifat, müzedeki eserlerin
bakanlık onayı olmadan şehir dışına gönderilmesi’ gibi olaylara yer verilmemiş. Olay savcılığa yansıyınca bakanlık da bu kez
müfettiş göndermek zorunda kalmış. İddiaları inceleyen müfettişler, müdürü teftişteki en ‘hafif’ ceza olan ‘kınama ve uyarı’ ile cezalandırmış.
‘Haklı olduğumuz ortaya çıktı’
Üç uzmanın, savcılığın iddianamesinin eksik olduğu yönündeki itirazı dikkate alınmamış, üstüne üstlük Sibel Alpaslan ve Halil Arça önce Afyon’a, sonra İstanbul’a; Sadık Doğan ise
Bergama Müzesi’ne
tayin edilmiş. Halen Ayasofya Müzesi’nde müdür yardımcısı olarak görev yapan Halil Arça, “Eğer o dönemdeki dilekçelerimiz dikkate alınsaydı, bugün ‘Kanatlı Denizatı Broşu’ ve onlarca eser müzede olacaktı.” diyor. Zamanında bakanlığı uyardıkları için ceza aldıklarını söyleyen Arça, “Zaman, bizim ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi; ancak iş işten geçti. Bir müze talan edildi. O dönemde bizim olayımız tüm
Türkiye’de müzeciler arasında konuşuldu. Aslında bize verilen ceza, dürüst uzmanlara bir gözdağıydı. Eğer, biz böyle cezalandırılmasaydık,
mağdur edilmeseydik, bakanlık o dönemde bizi dikkate alsaydı, Türkiye bugün yaşadığı skandalları yaşamaz, çalınan yüzlerce eser bugün müzelerin vitrinlerini süslerdi.” şeklinde konuşuyor.
Uşak Müzesi incelendikçe yeni skandallar çıkıyor
Geçtiğimiz nisan ayında yapılan bir ihbarla çalındığı ortaya çıkan ‘Kanatlı Denizatı Broşu’ ile ilgili soruşturma derinleştirildikçe Uşak Müzesi’nde başka skandallar gündeme geldi. Tıpkı ‘Kanatlı Denizatı Broşu’ gibi sahtesiyle değiştirilen Kroisos Dönemi elektron sikkeden sonra müzede tarihi 71
halı ve kilimin de kayıp olduğu belirlendi. Hepsi el dokuması olan ve envanter bilgisinde ‘nadir ve kıymetli’ yazan halı ve kilimlerin kaybolduğu, sayım sırasında ortaya çıktı. Ayrıca aralarında çoğu Atatürk’e ait eserler olmak üzere
Kurtuluş Savaşı’yla ilgili 35’e yakın doküman da kayıp. Olayın ilginç yanı, kayıp vakalarının müzede sayılan ilk 500 eser arasında tespit edilmiş olması.
Zaman