Edinilen bilgiye göre
Albay Erkan Y.B., "Bulunan
pusula bana ait değildir. O ana kadar üzerimde böyle bir not yoktu.
Polisler bizi arabadan çıkardıklarında, ellerimi arkadan kelepçelediler. Üst araması da yaptılar. Kanaatimce polisler ihbarın devamında soruşturmayı derinleştirmek için cebime bunu koydu." dedi.
"Polis koydu"
savunması, daha önce gerçekleştirilen birçok kritik
operasyon ve soruşturmada kullanılan bir taktik olarak kayıtlara girdi.
Ergenekon davasının
tutuklu sanıklarından Yarbay
Mustafa Dönmez'in evinde bulunan
kroki ve
Ankara Zir (Yenikent) Vadisi'ni işaret eden pusulada işaret edilen yerler kazıldığında el bombaları ve mermiler ortaya çıktı. Mustafa Dönmez, "
Zir Vadisi krokisi ve bulunan mühimmatların hiçbiri bana ait değil. Polis
komplosu, mühimmatı polis koydu." ifadelerini kullandı. Ancak bu savunma bizzat aramalarda yer alan askeri yetkililer tarafından yanlanlandı.
Türkiye'yi dehşete düşüren Kaos Planı'nın deşifre olmasının ardından aynı taktiğe başvuruldu. Millete komplo belgesi Ergenekon davasının tutuklu sanığı Avukat
Serdar Öztürk'ün ofisinde bulundu. Öztürk, "Büro arandığı sırada bulunduğu iddia edilen CD'nin, polis memurlarınca konulduğunu tespit ettik." savunmasını yaptı. Benzer bir olay, Birinci Ergenekon iddianamesi kapsamında yargılanan Ali Yiğit'in ifadelerinde görüldü.
Ergenekon soruşturması Ümraniye'de bir evde bulunan el bombalarıyla başladı. Mühimmatın bulunduğu evin sahibi Mehmet Demirtaş'ın yeğeni olan Ali Yiğit, "Cezaevinde bulunduğum sürede de tehdit mektupları alıyordum. 'Bombaları polis koydu' diyeceksin şeklinde tehdit ettiler." itirafında bulundu.