Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (
ÇYDD) Başkanı Prof. Dr.
Türkan Saylan'ın vefatı ilginç bir
manzara ortaya çıkardı. Kendisine sahip çıkmayan âdeta '
hain' ilan ediliyor.
Ölümünden kısa sürece önce evini arayan savcı ve güvenlik güçlerinin elinde ne gibi bilgiler var, henüz bilmiyoruz. Bunu, soruşturmanın ilerleyen aşamalarında göreceğiz. Ancak Saylan'ın ömrünün son yıllarına sığdırdığı bazı faaliyetler
eleştiri konusu.
Hayatındaki tezat ve zikzaklar cenaze namazının kılındığı Teşvikiye
Camii'nin avlusuna da yansımıştı. Umreye gittiğine dair fotoğraflarla aslında
dindar olduğu savunulurken, dini eleştiren keskin sözleri farklı bir portreyi ortaya çıkarıyordu. Kızların eğitimi için gösterdiği çabaları, kendi şablonuna uymayan kızların okumaması adına yürüttükleri gölgeliyordu. Yaşantı ve söylemindeki kalın çizgili 'biz ve onlar' ayrımı ve bunu eksen kabul ederek giriştiği yok edici mücadelenin bir aydın özelliği olduğu da pek söylenemez.
Cenazeye gelen kalabalıkların profili çok ilginçti. Kimisi, Saylan'ın vefatını '
Ergenekon davasının karşı argümanı olarak nasıl kullanabiliriz?' düşüncesi ve telaşındaydı. Atılan sloganlar kafaların ne kadar karışık olduğunun deliliydi. Bazıları, 'Ne ABD ne AB, tam bağımsız
Türkiye' sloganı atıyordu. Onlara göre, Saylan 'anti-emperyalist bir
devrimci' idi. Oysa Saylan, daha düne kadar ulusalcılar tarafından AB'ye
destek verdiği için 'vatan haini' ilan ediliyordu. Sevenleri, Saylan'ın AB'ye üyelikten yana olduğunu söylüyor; fakat aynı Saylan, 29
Nisan 2007'deki
Cumhuriyet Mitingi'nde "AB ve IMF'nin esiri olmamak"tan bahsediyordu.
Cami avlusunu dolduranların arasında İşçi Partililer (İP) dikkat çekiyordu. Saylan'ın
misyoner olduğunu ilk kez İP yanlısı
Aydınlık Dergisi, yıllar önce iddia etmişti.
Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar, 18 Nisan 2009 tarihli yazısında bu gerçeği şöyle aktarmıştı: "Türkan Saylan'ın ve ÇYDD'nin bazı 'ulusalcı çevreler' tarafından 'misyonerlik'le suçlanması yıllar öncesine dayanır. Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörüyle ilgili bir tartışmanın ardından gündeme gelen bu haber, önce
Aydınlık Dergisi'nde yer almıştı."
Saylan'ın cenazesi, ölümünden bir gün önce gerçekleşen Ergenekon karşıtı mitingin tekrarı gibiydi. Sadece bu olaya bakarak onu suçlamak doğru olmayabilir. Fakat Saylan, 29 Nisan 2007'de Ergenekon örgütünün tertiplediği ileri sürülen Cumhuriyet Mitingi'nin organizatörleri arasındaydı. O mitinge kimler katılmıştı hatırlayalım:
Danıştay saldırısında ismi geçen ve Ergenekon
tutuklusu
Muzaffer Tekin, yine Ergenekon'un tutuklu sanıkları İP Genel Başkanı
Doğu Perinçek, gazeteci
Tuncay Özkan,
emekli Orgeneral Şener
Eruygur, Ergenekon davasında aranan Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı
Gülseven Yaşer...
Burada önemli olan soru şu: Acaba Saylan, kendine hakaretler yağdıran bu kitlelerden haberdar değil miydi? Haberdar ise o zaman nasıl oldu da 2007 yılında
Çağlayan Meydanı'nda Doğu Perinçek ile kendisini 'AB yanlısı' olarak suçlayan diğer isimlerle kol kola girerek Cumhuriyet Mitingi'ne katıldı. Saylan'ın Ergenekon'un
toplum mühendisliği ürünü olduğu ileri sürülen mitinge 'Ne şeriat ne
darbe' sloganı ile katıldığını söylemesi, bu sorunun cevabını net bir biçimde vermiyor. Onun,
darbe planları yaptığı tescillenen (bir oramiral ve bir gazeteciye ait iki farklı günlükle) isimlerle birlikte hareket etmesi nasıl açıklanabilir?
Türkan Saylan, Çağlayan Meydanı'na giderken, kendisini 'misyoner, annesi Hıristiyan, AB yanlısı' diye suçlayan isimlerle birlikte yürümekten yüksünmedi. Yine kendisini AB'den para almakla suçlayan, meydanı dolduran ulusalcı kalabalıklardı.
Çağlayan Mitingi'nde mütedeyyin kesimlere yönelik ilginç ve aslı olmayan suçlamalarda bulunmuştu Saylan: "Üniversiteleri çökertmek, 'günah' diye don üzerinden
iğne yapan tıp profesörleriyle kadrolaşmayı tamamlamak, çağdaş eğitimin yerine yaradılışla simgelenen hurafeleri getirmek, gençleri laik cumhuriyet yerine İslami
yönetime sürüklemek ve her türlü parasal kısıntıları yapmak için baskılar en üst düzeye varmıştır."
Başta söylemiştik, Saylan hakkındaki iddialar onun cenazesine katılan farklı fikirdeki kişi ve gruplar tarafından ortaya atıldı. Örneğin,
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)
Üsküdar Şubesi'nde başkan yardımcılığı yapan Asuman
Özdemir,
dernek adına ÇYDD'nin projelerinde aktif çalışmalarda bulunmuştu. ÇYDD'nin, bölücü
terör örgütü PKK'nın siyasallaşmasına katkı sağladığını ileri süren de Asuman Özdemir'den başkası değildi.
Ulusalcı bir anlayışta yayın yapan Yeniden
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Dergisi'nde de Saylan aleyhine birçok yazı yayınlandı. Derginin sahibi eski savcı Çetin Yetkin, eski bir
Hürriyet Gazetesi çalışanı. Şimdilerde
Yeniçağ Gazetesi'nde yazılar kaleme alıyor. Söz konusu derginin yazarı Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Başkan Yardımcısı Yetkin Aröz, bakın ne diyor Saylan hakkında: "Bir izleyiniz, artık demeçlerinde 'Atatürk' yoktur sayın Saylan'ın! Etkinliklerinde Atatürk yoktur. Konuşmalarında Atatürk yoktur. Şimdi bütün sorun, Atatürk'e yürekten bağlı, gerçekten Atatürkçü olan üyeleridir."
Aröz, sekiz yıl ÇYDD
Sarıyer Şubesi'nin başkanlığını yapmış. Üç yıl önce, başlangıçta Türkan Saylan'ın çalışmalarını desteklediklerini anlatırken, "Daha sonraki süreçte sayın Saylan kendi başına buyruk bir yönetim anlayışı geliştirdi. Bugün eleştirdiğimiz noktaya geldi. ÇYDD bir sapmaya uğradı, AB'ye yaslanma ve büyük
sermaye ile
işbirliği yaparak politikalarını değiştirme sonucu Atatürkçü çizgisinden uzaklaştı." demişti.
İşte bu iddialar, ne
yandaş medya, ne demokrat kesim, ne de sağ camiada dile getirildi önce. Bugün Saylan'ın cenazesinin arkasından samimiyeti
şüpheli gözyaşı döken ve 'bundan nasıl yararlanırız' diye
hesap yapanların sözleriydi. Dün karşısında, bugün yanında olanların neler söyledikleri kayıtlarda duruyor...
Erkan Acar / AKSİYON