Herkesin merak ettiği sorunun cevabı

Herkesin aklında aynı soru dolaşıyor şu sıralarda...Fehmi Koru hem o soruyu sordu hem de cevabını verdi.

Herkesin merak ettiği sorunun cevabı

Bıkmadan, usanmadan... Herkesin aklında aynı soru dolaşıyor şu sıralarda: Kapatılma tehdidi altına düşen Ak Parti bundan sonra ne yapacak? Aslında çok basit bir cevabı var bu sorunun: Kapanmamak için elinden gelen her şeyi yapacak Ak Parti, bunu yaparken de kapatıldığı takdirde ne yapması gerektiğini de planlayacak... Anayasa Mahkemesi'nin bütün üyelerinin katılımıyla iddianameyi kabul etmesi, her türlü tedbiri olanca ihtiyatla almayı gerektiriyor. İtibarı üzerine titizlenmesini beklediğimiz bir kurum Anayasa Mahkemesi; buradan çıkan 'oybirliği' kararı Ak Parti'ye bundan başka bir yol bırakmıyor. Esas cevap verilmesi gereken soru, Ak Parti'nin ne yapacağı değil, bizlerin ne yapacağımız... Yalnız kendimiz için değil bizden sonra gelenler için de arzuladığımız 'tam demokratik Türkiye' idealine inanan ve bunun için her türlü fedakârlığı da göze alarak mücadele edenler ne yapacak? Sinecek ve pısacak mıyız, yoksa mücadeleye devam mı edeceğiz? Türkiye'de tarih çok sık tekerrür ediyor; bu yüzden de olan bitenin insanlar üzerinde müthiş bıktırıcı bir etkisi var. Kaç bildik, kaç modern, kaç post-modern, kaç elektronik, kaç yargı yoluyla sisteme müdahale yaşadık; bir süre sonra bütün bunların hesabını şaşıracağız. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından hazırlanıp Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliğiyle kabul edilen 'iddianame' etrafındaki tartışmalar vesile oldu da 1980'nden bugüne 24 parti kapatıldığını öğrendik. Kim bilir kaç kapatma davası daha hâlâ Anayasa Mahkemesi gündeminde... Toplam kaç politikacı siyasî yasaklı hale getirildi, bileniniz var mı? Darbe olabilsin diye kaç insanımız hayatını kaybetti? Kaç aydın siyasî suikasta kurban gitti? Biz izleyiciler olarak bıktık yaşananlardan, bize o günleri yaşatanlar aynı olayları yaşatmaktan bıkmadılar. Her önü kesildiğinde demokratik gidişin, bir adım sonrası partilerin daha güçlenerek sisteme geri geldiği avuntusuyla idare etmemiz istendi; o arada ülke olarak, siyasi sistem olarak, bireysel olarak neler kaybettiğimiz unutturularak... Hep halka güvendik; halk da hiçbir zaman yanıltmadı bizleri, her defasında müthiş bilinçli davranmayı bildi. İyi de halk bundan sonra ne yapsın? Referandum veya seçim sandığı önüne gelsin diye beklesin mi? Yoksa demokrasiyi halka çok görenlerin kendisine 'ayak takımı' gözüyle bakmalarına, oylarını kendi oylarıyla eşit görmemelerine tepki mi versin? Olan biteni mazur göstermek için halkı tahrike getirmek üzere her köşe başında gulyabanilerin beklediği bir ülke burası... Lenin'in kapitalistler için söylediği 'kendilerini asacak ipi satarlar' tespiti bizim büyük işadamlarımız için şimdi de geçerli mi yoksa? Dünyanın en sağlıklı ekonomisi olduğumuz söylenemez, ama sağlıklı veya sağlıksız izlenen ekonomik sistem varlıklıların varlıklarına birkaç varlık daha katmakta. Böyle bir durumda ne beklersiniz; siyasetin ve demokratik sistemin önünün tıkanmasına en başta büyük işadamlarının karşı çıkmasını değil mi? Oysa ülkemizde meydana gelen kural dışılıkların hepsinde, geçmişte ve bugün, 'şişman kediler' en büyük payın sahibi. Bizlerin her şeyden önce bu garipliği nasıl içimize sindireceğimizin yolunu bulmamız gerekiyor. Yoksa sindirmemeli miyiz? Ak Parti kendi başının çaresine nasıl olsa bakar, bunun için kadrosu da var, imkânları da... Ancak kendini umutsuzluğa mahkûm hisseden halk, çaresizlik kısır döngüsü içerisine düşerse, buradan çıkış yolu bulmak çok zorlaşır. Galiba bizlere düşen görev de bu: Tahriklerden uzak durması gereken halkın umutsuzluğa kapılmasının da önüne geçmek... Bıkmadan, usanmadan, gayreti eksiltmeden... Türkiye'yi tarihi sık sık tekerrür eder halden çıkarmak için elden gelenin yapılması şart. FEHMİ KORU/YENİ ŞAFAK
<< Önceki Haber Herkesin merak ettiği sorunun cevabı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER