Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda “Sulh Ceza Hakimlikleri doğal yargıç ilkesine aykırıdır. Bu nedenle verdikleri karar yok hükmündedir” ifadelerine yer verildi. Açıklamada ayrıca gözaltı süresince yapılan ihlallere dikkat çekildi.
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, davet üzerine gittiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince, gözaltına alınmış ve gözaltı süresi 3 gün daha uzatılarak 84 saat boyunca ifade vermeksizin bekletilmişti. Hidayet Karaca , İstanbul 1.Sulh Ceza Hâkimliği tarafından, yasada yeri olmayan, daha önce eşi benzeri görülmedik şekilde bir hüküm tahsis edilerek tutuklanmıştı.
Hidayet Karaca adına Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapan avukatlar, yapılan hukuksuzlukları 9 maddede sıraladı. Başvuru formunda “Sulh Ceza Hakimlikleri doğal yargıç ilkesine aykırıdır. Bu nedenle verdikleri karar yok hükmündedir” denildi.
Başvuru formundaki açıklama şöyle:
“Sulh Ceza Hakimlikleri, şu anda kendileri kurulmadan çok önce işlendiği iddia edilen suçlarda tutuklamaya karar vermekte olup, doğal hakim güvencesi sunmadıkları için, kendilerinden önce işlendiği iddia edilen suçların şüphelileri bakımından mahkeme niteliğinde değildirler. Bu nedenle, AİHS madde 5 anlamında hakim olmadıkları için, kendilerinden önce işlendiği iddia olunan suçlar açısından tutuklamaya karar veremezler.
Ortada İstanbul sulh ceza hâkimliklerinin bağımsız ve tarafsız olmadıkları yönünde somut bulgular ve sübuta ermiş, bir kısmı herkesçe malum vakıalar bulunduğu ve AİHS madde 5 anlamında bağımsız ve tarafsız bir “mahkeme” olarak kabul edilemeyeceği için, bu hâkimliklerin verdiği kararlar mahkeme kararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla, müvekkil Hidayet Karaca, yasal gözaltı sürelerinin sona erdiği tarihten bu yana keyfi olarak, AİHS madde 5 fıkra 3 hükmüne aykırı olarak tutulmaya devam edilmektedir.”
Başvuru formunda özetle şu ifadelere yer verildi.
“KISITLAMA KARARI SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİNE AYKIRIDIR.”
“Bilindiği gibi, tutuklama için “kuvvetli suç şüphesi olmazsa olmaz bir gerekliliktir.” Kuvvetli suç şüphesi yoksa, kişi derhal serbest bırakılmalıdır. Şüpheliye delilleri göstermeden, kuvvetli suç şüphesinin bulunup bulunmadığını tartışma imkânı vermeden, tahliye talebi ya da itiraz müessesi etkili bir yol olarak değerlendirilebilmesi asla düşünülemez.”
“GÖZALTINA ALMA KOŞULLARI OLUŞMAMIŞTIR. MÜVEKKİLİMİZ HİDAYET KARACA’NIN SUÇ İŞLEDİĞİNE DAİR MAKUL ŞÜPHE BULUNMAMAKTADIR.”
“Müvekkilimizin gözaltına alınması ile başlayıp İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadesinin alınması ve tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edilip Sulh Ceza Hakimi’nce sorgulanması ile devam eden süreçte ise hiçbir şekilde yukarıda anılan AİHM içtihatları anlamında silahlı terör örgütü yöneticisi olma anlamında suçun unsurlarının oluştuğuna dair, objektif gözlemcileri ikna edici makul bir şüphenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.”
“GÖZALTI SÜRESİ İHLAL EDİLMİŞTİR.”
“Müvekkilimiz bakımından, son dönemde ihdas edilen sulh ceza hakimliklerinde daha önce de sergilendiği üzere, hakim sorgusu uzatılmıştır. Hakim önüne sevk ile gözaltı süresi sona ermesine rağmen, sorgulaması günler almış ve bu da yetmiyormuş gibi, karar vermek için ayrıca ek 14 saat sonrası karar açıklanmıştır. Bu uygulama çok net ve açık “keyfi uygulama” olup, AİHS madde 5’in tipik ihlaline yol açmıştır.”
“HUKUKA AYKIRI DELİL KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ SAYILARAK TUTUKLAMA KARARI VERİLMİŞTİR. İFADE ALMA VE SORGUDA YASAK YÖNTEMLER KULLANILARAK MÜVEKKİLİMİN HAKKI GASP EDİLMİŞTİR.”
“Adliye nezarethanesinde -7.katta soğuk ve sağlıksız bir ortamda tutulmuş , zaten şeker, tansiyon, kolesterol , böbrek yetmezliği ve kronik faranjit hastası olan müvekkil bu yorgunlukla hiç istirahat etmeksizin sorguya sevk edilmiş ve tamamen insan haklarına aykırı bir şekilde YASAK YÖNTEMLE soruşturma işlemi yürütülmüştür. HATTA KENDİSİNE ADLİYE NEZARETHANESİNDE İKEN İLAÇ KULLANMAK AMACIYLA SU TALEP ETMESİ ÜZERİNE GÖREVLİ MEMURLARDAN BİRİ TARAFINDAN “BURASI KAFETERYA MI KARDEŞİM, NE SUYU!” DİYEREK TERSLENMİŞ VE ANCAK KONUNUN CUMHURİYET BAŞSAVCI VEKİLİ SAYIN FEHMİ TOSUN’A İNTİKAL ETTİRİLMESİNDEN SONRA, KENDİSİNE SU VERİLMİŞTİR. Bu uygulamalar insanlık onuruyla bağdaşmayan, hukuka aykırı uygulamalardır. Müvekkilime karşı yapılan bu uygulamalar yukarıda da madde içeriğini açıkça verdiğim CMK 148. maddesinde yasaklanmış olan “yorarak ifade alınamaz” hükmünü açıkça ihlal etmiştir.”
“GEREKÇESİZ KARAR VERİLMİŞTİR.”
“Hâkimlikçe müvekkilimiz hakkında CMK.109’daki adli kontrol tedbirlerinin neden yetersiz kalacağı hususunda hiçbir gerekçe gösterilmemiştir. Oysa adli kontrole başvurmanın neden yeterli olmadığı, somut bulgulara dayalı şekilde gerekçede belirtilmelidir. Bütün bunlar objektif bir gözlemciyi ikna etmeye yeterli olmalıdır. Ancak gerekçede kullanılan dil, masumiyet karinesini ihlal eder nitelikte olmamak zorundadır.
Müvekkilimiz hakkında tesis edilen tutuklama ve itirazın reddi kararında CMK.100 mucibince zikredilen “somut delillere dayalı kuvvetli şüphe”nin nasıl oluştuğu belirtilmemiş, somut deliller gösterilmediği gibi somut olgulara dahi temas edilmemiştir.
“TUTUKLAMA KARARININ ŞARTLARI OLUŞMAMIŞTIR.”
“Şüphelerin kuvvetli suç şüphesi yoğunluğuna ulaştığının, somut delillere dayanılarak gösterilmesi zorunludur (Anayasa madde 19 ve CMK madde 100). Oysa İstanbul 1.Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklamayı haklı kılacak hangi somut delillere dayanıldığı hiçbir şekilde gösterilmemiştir.
Burada dikkat çeken husus, tutuklama için zikredilen “kuvvetli şüphe”nin somut olgulardan da öte somut delillere dayalı olması şartıdır. Oysa hakimlikçe müvekkilimiz hakkında verilen tutuklama kararında, tutuklamaya esas teşkil edebilecek hiçbir somut delil zikredilmemiştir. CMK.100 şartlarına aykırı davranıldığı açıktır.”
MÜVEKKİLİMİZ HİDAYET KARACA’NIN ADİL YARGILANMA HAKKI İHLAL EDİLMİŞTİR.
“Müvekkilim savcının iddia ettiği gibi savcılık makamını itham eder gibi konuşmamasına rağmen savcı tarafından bu şekilde uyarılması adil yargılanma hakkının ihlali anlamındadır.”
SAMANYOLUHABER.COM