Kara propaganda sınır tanımıyor. Fethullah Gülen Hocaefendi’ye saldırmak için şimdi de yargının mahkûm ettiği iddialara sarıldılar. Hocaefendi’nin Türk olmadığına yönelik iddiayı, aile şeceresi yalanlıyor. Osmanlı kayıtları, ailenin Türk ve Müslüman olduğunun resmî vesikası. Hocaefendi’nin annesinin doğduğu köy de arşivlerde ‘Müslüman’ köyü olarak yer alıyor.
ARŞİV KAYITLARI İFTİRALARI YALANLIYOR!
Fethullah Gülen Hocaefendi’yi hedef alan iftiralar ahlak sınırlarını aştı. İstanbul’un değişik semtleri başta olmak üzere evlerin kapılarına bırakılan broşürlerde, internet ve sosyal medyada Hocaefendi ve ailesine yönelik mesnetsiz saldırılar vicdanları yaralıyor. Kapılara bırakılan notlarda Hocaefendi’nin Türk olmayıp Ermeni asıllı olduğu yönünde yalanlar bile kullanılmaktan geri durulmuyor. Bu yalan rüzgârına referans olarak da daha önce değişik mahkemeler tarafından söz konusu iftiraları nedeniyle cezaya çarptırılan, hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan Kadir Mısıroğlu’nun kitapları gösteriliyor. Ancak Hocaefendi’nin ailesinin şecereleri, Türk ve Müslüman olduklarının bir vesikası olarak arşiv kayıtlarında yer alıyor.
DEDELERİ BİTLİS'İN AHLAT KAZASINDAN ERZURUM'A GÖÇ ETTİ
Arşivlerdeki şecereye göre, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin büyük dedeleri Bitlis’in Ahlat kazasından geliyor. Aile, ardından Erzurum’un Hasankale kazasına göçüyor. Ahlat’ta oturdukları mahalleye “Seyyidler” denildiği kayıtlarda yer alıyor. 1877 Rus Harbi sırasında Hocaefendi’nin Büyük Dedesi Molla Ahmet Efendi, Korucuk’tan göç etmek zorun kalmış. Hocaefendi, ‘Küçük Dünyam’ isimli kitaba konu olan ve 1992’de Zaman’da yayınlanan röportajlarında bunu şöyle anlatıyor: “93 harbinde dedem Molla Ahmet ve ailesi Korucuk’u terk ederek Sivas dolaylarına yerleşirler. Tekrar döndüklerinde köyde taş üstüne taş kalmadığını görürler. Şamil dedem o sıralarda küçük bir çocuk veya gençlik basamaklarını tırmanmaya başlayan bir delikanlıdır. Korucuk’a döndükten 8-9 sene sonra, yani 1890 yılı civarında Molla Ahmet vefat eder.”
HOCAEFENDİ ERZURUM'DA ALVARLI EFE HAZRETLERİNİN DİZİNDE YETİŞİYOR
Bir süre sonra patlak veren Birinci Dünya Savaşı da aileyi derinden etkiliyor. Hocaefendi’nin dedesi Şamil Ağa, ailesini alarak Yozgat Yerköy’e göçmek zorunda kalıyor. Hocaefendi, aynı röportajda Erzurum’un 93 Harbi ve Birinci Dünya Savaşı’nın bütün acılarını yaşamış bir şehir olduğunu hatırlatarak, “Ve her iki muharebede de Erzurum bu yıkılışı iliklerine kadar yaşar. Ermeni mezalimi yine bütün şiddetiyle Erzurum ve civarında yaşanan olaylardandır.” tespitlerinde bulunuyor. Şamil Ağa’nın biri kız olmak üzere, Ramiz (Hocaefendi’nin Babası), Rasim, Nureddin, Enver, Sefer ve Seyfullah isimli 7 çocuğu oluyor. Hocaefendi ve aile Erzurum’da Alvarlı Efe Hazretleri’nin manevi ikliminde yetişiyor.
5.NESLE KADAR BİLİNİYOR
Hocaefendi’nin baba tarafından şeceresi 5. nesle kadar biliniyor. Babası Ramiz Efendi’nin babası Şamil Ağa. Şamil Ağa’nın Mehmet Ali Efendi, Zakir Efendi, Akif Efendi ve Şakir Efendi adlı 4 kardeşi var. Onların Babası Molla Ahmet. Molla Ahmet’in Hasan Efendi adlı bir kardeşi var. Onların babası ise Hurşit Efendi. Hurşit Efendi’nin babası Halil Ağa önce Hasankale’ye, sonra Korucuk’a yerleşiyor. Onun babası Seyyit Hamza. Seyyit Hamza Efendi’nin kabri vefat ettiği Ahlat’ta bulunuyor.
ARŞİVLER, AİLENİN KÖYÜ İÇİN ‘MÜSLÜMAN KÖYÜ’ DİYOR
Hocaefendi, röportajlarında annesi Refia Hanım-efendi’nin ailesine ilişkin bilgiler de veriyor. Annesinin babası olan Molla Ahmed’in, meşhur Osmanlı paşası Kurt İsmail Paşa’nın torunu olduğunu vurguluyor. Hocaefendi’nin ailesine ilişkin şecereler, ailenin Türk Müslüman aile olduğunu da ortaya koyuyor. Resmi şecerelere göre Refia Gülen Hanımefendi, Erzurum merkeze bağlı Sığırlı köyünde 1913 yılında dünyaya geldi. Annesinin ismi Hatice Hanım, babasının ismi ise Seyyid Ahmed Efendi’dir. Refia Hanım’ın soyu, anne ve baba kanalıyla beşinci kuşakta Kolağası Ali Bey’de birleşir. Kolağası Ali Bey’in 2 oğlu olur. Bunlardan Selim Ağa’nın soyundan baba, Molla Ahmet’in soyundan da ana tarafı gelir. Beş kuşak sonra Hatice Hanım’la Ahmet Efendi evlenir. Bu evlilikten Hocaefendi’nin annesi ve kardeşleri dünyaya gelir. Bunların adları sırasıyla Abdürrezzak (Hocaefendi’nin dayısı), Refika (Hocaefendi’nin teyzesi) ve en küçükleri Refia’dır (Hocaefendi’nin annesi). Arşiv kayıtlarında Pasinler’e ait 2744 numaralı defterde Sığırlı köyüne ait bütün erkek nüfusu görmek mümkün. Bu köyün “Müslüman” köyü olduğu kayıtlarda da açıkça ifade ediliyor.
İFTİRALARI MAHKEMELER DE MAHKUM ETTİ
Kadir Mısıroğlu imzalı söz konusu iftiralara kaynak teşkil eden kitapta, Hocaefendi’nin aslının Ermeni olduğu yalanı ortaya atılmıştı. Hiçbir bilimsel altyapısı olmayan hayali senaryoda Mısıroğlu, iftiralarını sıraladığı kitabında kaynak olarak “rivayete göre, böyle rivayet ediliyor” gibi muallak ifadelere yer verdi. Bu iftiralar başta Fethullah Gülen Hocaefendi başta olmak üzere Gülen ailesinin diğer fertleri tarafından yargıya taşındı. Tamamı yalanlandı. İstanbul ve Erzurum’da açılan iki davada Mısıroğlu, cezaya mahkûm edildi. Bu davalarda Mısıroğlu’nun söz konusu iftira dolu kitaplarını incelemek üzere bilirkişi de görevlendirildi. Hukuk Profesörü Abdulkadir Arpacı’nın, bilirkişi sıfatıyla yaptığı inceleme sonucu verdiği mütalaada önemli tespitler yer aldı. Raporda kitapta bilimsel altyapı olmadığına dikkat çekerek, Mısıroğlu’nun cezalandırılmasının uygun olacağı yönünde görüş bildirdi. Mısıroğlu söz konusu asılsız iddiaları nedeniyle İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından basın yoluyla hakaret suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesi ile 4 bin lira para cezasına çarptırıldı. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ailesi de, Mısıroğlu’nun bu iftiralarını Erzurum’da yargıya taşımıştı. Mısıroğlu 18 bin lira tazminat ödemeye mahkûm oldu.
Hocaefendi’yi hedef alan yalan ve iftiralara sarılan karanlık odakların yanı sıra bazı köşe yazarlarının da bu kitaplara dayanarak suçlamalar yöneltmesi dikkatlerden kaçmadı. Star yazarı Elif Çakır’ın, Mısıroğlu’nun kitabından alıntılar yaparak suçlamalarda bulunması dikkat çekmişti.