Gülen'in, Devrimci Karargâh örgütüne
yardım ve yataklık suçlamasıyla tutuklanan
Hanefi Avcı'nın kitabında ortaya attığı iddialara verdiği
cevapları için Prof. Dr.
Doğu Ergil, "Bu sözler o kadar doğru ki bunlar üzerine ayrıca birinin onayına gerek yok." dedi.
Gazeteci Prof. Dr.
Mehmet Altan, "Bir devlet varsa onu kimse ele geçiremez.
Cemaat tartışmalarıyla
Ergenekon'un etkisizleştirilmeye çalışıldığını düşünüyorum." diye konuştu. Gazeteci
Nazlı Ilıcak ise
Fethullah Gülen ve sevenlerinin her dönemde böyle haksız eleştirilere muhatap kaldığını söyledi.
Gülen hakkındaki iddiaların yeni olmadığını aktaran Ilıcak, 1998-1999 yıllarında da benzer suçlamaların yapıldığını ama her seferinde Gülen'in
beraat ettiğini hatırlattı. Ilıcak, konuyla ilgili şu örnekleri verdi: "1998-1999 yıllarında
Aydınlık Dergisi'nde 'Poliste Fethullahçı örgütlenme' adı altında da yazılar çıkmıştı.
Ankara Emniyet Müdürü
Cevdet Saral ve Osman Ak 'Fethullahçılar bunlardır' diye isimler verdi. Bu isimler 'Fethullah'ın Copları' diye kitaplaştırılmıştı. 1999 Haziran'ında bir
kaset yayınlandı. Bu kaset üzerine Nuh
Mete Yüksel dava açmıştı ama hep beraat etti. Islak imzalı belgede de '
hedef alınacak' diye yazıyordu. Örnekleri çoğaltmak mümkün." dedi.
Hocaefendi'ye yapılanların siyasal bir tavır olduğunu söyleyen Prof. Dr. Doğu Ergil, Hocaefendi'nin açıklamaları için, "Söylenecek her şeyi izah etmiş." dedi. "Devlet elden gidiyor" korkusu yayılmaya çalışıldığını belirten Ergil, Gülen Hareketi'nin bir
gönüllüler ve
sivil toplum hareketi olduğunu ifade etti. Hareketin bu kadar
taraftar toplamasını, dünyaya açılmasını bazı kafaların almadığını dile getiren Ergil, "Çünkü böyle bir girişim yok. Ancak devlet yaparsa olur, devlet de yapmıyor. Devleti ele geçirecekler diyorlar. Dikkat ederseniz Türkiye'de siyasetin ana aktörü hep devlet olmuş, toplum olmamış." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Altan ise Türkiye'deki her türlü çatışma ve çekişmenin insan üstünden oluşmaya başladığını kaydetti. Hukuk devletini kimsenin ele geçiremeyeceğini ifade eden Altan, "Emniyetin, mahkemelerin, devletin ele geçmesi demek devletin var olmaması demektir." diye konuştu. Son zamanlardaki tartışmaların Hrant Dink'in de ölümüne neden olan Ergenekon sürecini ortadan kaldırmaya yönelik olduğuna vurgu yapan Altan şöyle konuştu: "Çok uzun zamandan beri askeri kesim,
demokrasi isteyenleri ve bir şekilde birinci cumhuriyetin içindeki çeteleşmelere karşı çıkanları askerin de demokratik denetime tabi olması gerektiğini söyleyen herkese 'Fethullahçı' diyor. Bu,
psikolojik bir savaştır. Bu cemaatin varlığından, yokluğundan, işlevinden, faaliyetlerinden bağımsız olarak Türkiye'deki psikolojik savaş aygıtlarından biri de her demokrata, antimilitere, liberale doğrudan cemaat üyesi yaftasını bilerek isteyerek yapıştırmaktır. Böylelikle söyledikleri eleştirdiklerini ortadan kaldırıp bunu cemaat üyesinin söylediğini iddia etmek ve Ergenekon gibi devlet içi çeteleşmelerin ortaya çıkmasını engellemektir."
Fethullah Gülen, son günlerde gündeme gelen konularla ilgili geçtiğimiz günlerde sohbetlerinin yer aldığı
internet sitesi 'herkul.org'da açıklamalarda bulunmuştu. 'Yalancının mumu yatsıya kadar yanar' atasözüne atıf yapan Gülen, "Yalancı demiyorum, terbiyem müsaade etmez; fakat o mum uzun sürmez, sürse bile yatsıya kadar sürer ve söner." demişti. "Fethullahçı" yakıştırmalarından rahatsız olduğunu, 'kadrolaşma' iddialarını yakışıksız bulduğunu söyleyen Hocaefendi, sözlerine değer verenlerin, Emniyet'te de, mülkiyede de olabileceğini vurgulamıştı. "Bana sempati duyanlar, zinhar duymasınlar diye gazeteye ilan mı vermeliyim?" sorusunu yönelten Gülen, bir insanın, kendi millet fertlerini yine kendi memleketindeki müesseselere girmeleri için
teşvik etmesine sızma denemeyeceğinin altını çizmişti: "Teşvik edilen insanlar da, o müesseseler de bu ülkeye ait. Bir milletin ferdi, kendi milleti için var olan müesseselere sızmaz; hakkıdır, girer oraya."
Hocaefendi'nin bu haftaki sohbeti: