Gülen Hocaefendi'nin avukatından yapılan açıklama şöyle:
Son günlerde bazı medya organlarında Muhterem
Fethullah Gülen hakkında tamamen asılsız iddialara ve hiçbir dayanağı bulunmayan yorumlara yer verilmiştir. Kamuoyunca bilindiği üzere, belli çevreler her olayı müvekkilimi suçlamak için fırsat kabul etmekte ve medya yoluyla karalama kampanyasına dönüştürmektedirler. Bu kez ise,
Ergenekon dosyası çerçevesinde yapılan operasyonlar ve yargı organlarının işlemleri çarpıtılarak yeni bir haksız saldırı başlatılmıştır. Yapılan haber ve yorumların adil yargılamayı etkilemek ve kamuoyunu yanlış yönlendirmek amaçlarına yönelik olduğu sağduyulu halkımızın takdirindedir.
Sözkonusu yayınlarda, "Gülen'in devlet kademelerinde örgütlendiği,
Ergenekon soruşturması yönettiği…" şeklinde gerçek dışı iddialarla müvekkilim töhmet altında bırakılmaya çalışılmıştır. Ayrıca bazı haberlerde, bir partinin mensupları hakkındaki soruşturmayı da
Fethullah Gülen'in başlattığı yönünde, sorumlu kişilere yakışmayacak şekilde talihsiz beyanatlara yer verilmiştir.
Bir
takım yayınlarda ise "Gülen'in okullarına karşı kurulan, laik çağdaş eğitim veren okul,
dernek ve
vakıf liderlerine baskınlar düzenlendiği, Ergenekon
davası kapsamına alındığı…" yönünde hayali senaryolar uydurulmuştur. Oysa, iddia sahipleri Sayın Gülen'in hiçbir okulun sahibi veya yöneticisi olmadığını, ayrıca eğitim sistemimizde "cemaat okulu" veya "Laik okul" şeklinde bir ayırımın bulunmadığını da çok iyi bilmektedirler. Ancak, toplumu kamplara bölme ve karşıt cepheler oluşturma adına bu tür yayınlar yapılmaktadır. Diğer yandan Sayın Gülen'e ait olduğu iddia edilen okulların, dünya çapında "Türk müteşebbislerin eğitim faaliyetleri" olarak kabul gördüğü de bir gerçektir. Ülkemizde bütün okullar, her yıl devletin ilgili birimlerince gerekli teftişlerden geçmekte olup, Gülen'e aidiyeti ileri sürülen okullarda bugüne değin yasalara aykırı hiçbir husus tespit edilmemiştir.
Bilindiği üzere, daha önce de medya yoluyla Gülen aleyhinde bir suç tasnii kampanyası uygulanmıştır. Ortada suç teşkil eden hiçbir
eylem ve
delil bulunmadığı halde, sadece yayınlara dayanılarak müvekkilim aleyhinde dava açılmıştır. Kamuoyu ise bu iddialara itibar etmemiştir. Uzun yıllar süren yargılama sürecinde, mahkemece
yurtiçinde ve yurt dışında bütün resmi kurum ve kuruluşlar nezdinde tahkikat yapılmış ve hiçbir suç unsuruna rastlanmamıştır. Malum çevrelerin yargıyı etkileme, devlet kurumlarını yanıltma çabalarına rağmen bağımsız, yargı tesir altında kalmadan oybirliğiyle
beraat kararı vermiştir. Sözkonusu beraat kararı Yüksek
Yargıtay tarafından da oybirliği ile onanmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu karara yapılan itirazı reddetmiş, böylece müvekkilim hakkındaki beraat kararı kesinleşmiştir. Bazı yazarlar,
Ergenekon davası nedeniyle yargısız
infaz yapıldığını söylemektedirler. Oysa, kesinleşmiş yargı kararına rağmen aynı iddiaları tekrarlamak suretiyle, esasen Fethullah Gülen aleyhinde yargıya rağmen infaz yapılmaya çalışılmaktadır. Peki, yargı kararına rağmen aynı iddialar ne amaçla gündeme getirilmektedir?
Eğer kamuoyunun Muhterem Fethullah Gülen'e olan sevgi ve saygısı giderilmek isteniyorsa, unutulmamalıdır ki Sayın Gülen'in yetmiş yıllık ömrü halkın içinde geçmiştir. Halkımız, Sayın Gülen'in bütün ömrünü ilim yolunda geçirdiğini; cahil kimse kalmasın diye kız-erkek herkesi ilim tahsil etmeye yönlendirdiğini; cehaletin yok edilmesi için insanları dünya çapında eğitim seferberliğine
teşvik ettiğini bilmektedir. Dolayısıyla, Sayın Gülen'in ilmi ve fikri faaliyetleri sadece Türkiye'de değil, bütün dünya üzerinde her kesimden çok büyük takdirle karşılanmıştır. Sayın Gülen dogmatizme, taassuba savaş açmış; bir fikir adamı olarak her zaman hür düşünceden ve çok seslilikten yana olmuştur. Böyle bir şahsiyetin; salt eğitim ve
öğretim faaliyeti yapan kişi veya kuruluşların karşısında olması düşünülemez. Sağduyulu kamuoyunun, bu maksatlı yayınlara itibar edeceğine hiçbir şekilde ihtimal vermiyoruz.
Diğer yandan, her gün yeni bir cephaneliğin ele geçtiği bir ortamda bütün kamuoyu olayların gerçek yüzünü öğrenmek istemektedir. Bu silahlar kime karşı, hangi amaçlarla kullanılmak üzere tarlalara, bahçelere saklanmıştır? Niçin bazı çevreler, bağımsız yargı organlarının soruşturmalarından rahatsız olmaktadırlar? Neden, Gülen aleyhinde dava açılması için uğraşanlar, şimdi aynı yargı organlarına karşı güvensizlik göstermektedirler?
Oysa Sayın Gülen'in eserleri ve yaşantısı incelendiğinde, ortaya atılan iddiaların gerçek dışı olduğu açıkça görülecektir. Sayın Gülen; bazı ideolojilerin insanlar arasında kin, nefret ve gayz duygularını körüklediğini söyleyerek her kesimi kucaklayacak yüksek mefkûre ihtiyacını dile getirir. Aklî, mantıkî, hissî boşlukları olmayan, kin ve nefrete kapalı bulunan, yaşama yerine yaşatmaya kendini adayan nesiller yetiştirmenin zaruretinden bahseder. Ruhlardaki müsademe ahlakının giderilmesi ve onun yerine mutabakat anlayışının yerleştirilmesi gerektiğini anlatır. Bütün dinlerin, o geniş kapsamlı misyonları içinde, bilhassa bu anlayışı tespit etmek için geldiğini hatırlatır. Milletçe düşüncemizin bir imar ve inşa düşüncesi olması gerektiğini vurgular. Bu görüşlerini; hangi düşünceden, inançtan olursa olsun, herkese yönelik olarak serdeder. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Sayın Gülen, şahıslar alemiyle değil; fikirler alemiyle, temel ve kalıcı alakalarla ilgilidir.
Ancak buna rağmen, bazı haberlerde Gülen'in bir parti ile beraber
Güneydoğuda dincilik yaparak seçimleri kazanmaya çalıştığı, ama hezimete uğradığı iddia edilebilmiştir. Halbuki Sayın Gülen siyasi faaliyette bulunmadığı gibi, dinci bir söylem sahibi de değildir. Sayın Gülen'in sözleri de, fiilleri de göstermektedir ki, O günlük
politika anlayışına dayanan bir fikri değil, partiler/gruplar üstü evrensel bir mesajı dillendirmektedir.
Dolayısıyla, her türlü aleyhte yayınlara ve beyanlara karşılık son olarak şu hususu ifade etmek isteriz:
Sayın Fethullah Gülen; inancından kaynaklanan sevgi, birlik ve beraberlik, farklı düşüncelere saygı anlayışıyla, insanlık ortak paydasında, evrensel değerlerle; Doğu-Batı,
Kuzey-Güney hangi bölgeden olursa olsun; Türk-
Kürt;
Alevi-
Sünni,
azınlık-çoğunluk etnik kökeni ne olursa olsun herkese hüsnü kabulle mukabele etmeye devam edecektir.
Kamuoyuna saygılarımızla arzederiz. 22.04.2009
Fethullah Gülen Vekili
Av. Orhan
Erdemli