Cevap bekliyoruz!
Pandora’nın Kutusu açıldı. Kafalarımızı kurcalayan soruları, bu soruların
cevaplarını en iyi bilmeleri gereken yetkililere yöneltiyorum. Karakol ile başlayalım:
Bir
karakol lafıdır sürüyor gidiyor. Karakol nedir? Tabii ki kastettiğimiz mahalle karakolu değil. Askeri doktrinde karakollar, nitelikleri görevleri ve işlevleri belli olan kurumlardır. Bu işlev nedir? Öncelikle
erken haber alma, karakolların ana konusudur. Bu maksatla karakollar, daima özelliği olan yerlerde kurulur. Karakol yerlerinin seçimi de, yine özel bir
subay çalışması gerektirir.
Karakol’un bulunduğu yer, her şeyden önce uzak mesafeli bir görüş sağlamalıdır. Bunun yanı sıra karakol, kendisine doğru uzanan yaklaşma yollarını ateşle kapatabilmelidir. Keşif, devriye, bubi tuzakları ve ateşle korunan engeller gibi hususlarla, düşman yaklaşımını geciktirebilmelidir.
Karakol, kendinden üstün düşman kuvvetleriyle kat’î neticeli muharebeye girişmez. Daha önce seçilmiş örtülü ve gizli yollardan esas birliklere doğru oyalama muharebesi ile geri çekilmeyi sağlar.
Subayları nerede?
Yukarıdaki bu kısa açıklamalardan anlaşılacağı gibi, bu tür görev ve işlemlerin hepsinin - ancak subay liyakat ve eğitimi ile mümkün olabileceği açıktır. Baskına uğrayan
Aktütün Karakolu’nun içler acısı hâli,
gazete sayfalarını süsledi.
Kuruluş yeri itibarıyla burada bir subay çalışması yapılmadığı son derece açıktır. Baskına uğramış olması dolayısıyla, görevin gereklerinin yerine getirilmediği de ayan beyan ortadadır.
Ateşi yiyen Karakol, buna hemen ateşle karşılık vermiş. Oysa ateşle hareketin birlikte kullanılması gerekmektedir. Ateş ve hareketi birlikte kullanacak olan da sadece ve sadece subaydır.
Bugüne kadar baskına uğrayan bütün karakollara bakıyoruz. Hiçbirinin başında subay yok. Bu subayların neden karakollarının başında olmadıklarını öğrenmek istiyoruz.
Neden
obüs?
Genelkurmay Başkanlığı’nca açıklanan listeye göre, Aktütün Karakolu’nda iki tane 203 mm’lik obüs olduğunu öğreniyoruz.
Sahrada bu çaptaki bir top, en ağır toptur. Bu topun sadece mevzilenmesinin 6 saat sürdüğünü biliyoruz. Görünen toplar ise mevzide değil. Bir karakolda en ağır olduğu bilinen bu obüsler, ne maksatla kullanılmak için oraya konmuştur? Bunların ileri gözetleyicileri var mıdır? Bunlar ne kadar mesafededir?
Ayrıca o obüslerin mürettebatı da - yani topçu erleri de, Karakol’a dahil midir? Aralarınde şehit olan var mıdır?
Genelkurmay Başkanlığı bu en ağır obüslerin bir karakolda bulunmasının nedenlerini bize bildirirse, buradan açıklamaya hazırız.
Karakol mu - Orduevi mi?
Sıra geldi bugünkü soruların en önemlisi ve en çok merak edilenine: Genelkurmay 2. Başkanı
Orgeneral Hasan Iğsız, karakolların yerini değiştirmek için mâlî imkân olmadığını söyledi.
Oysa geçen yıl, Silahlı Kuvvetler bütçesinin büyük bir kısmının kullanılmadığı ortaya çıkmıştı.
Sayın Iğsız, bize 2000’den bu yana bütçeden orduevlerine ne kadar harcama yapıldığını bildirirse, onu da yazmaya hazırız.
HALİT KAKINÇ/AKŞAM