İşte Muammer Aydın'ın o açıklamaları:

Türkiye'de bu yaşananlar bir ilk değil. Maalesef AKP'nin iktidar olması daha sonra da gücü eline geçirmesiyle hukukun üstüne çullanıp orada da hukukun gücüyle olması gereken hukuk gücüyleyken gücün hukukuyla bunu yaptığını net olarak görüyoruz. İddia, savunma ve hüküm diye bir üçlümüz vardı. Bu üçlüde iddiayı savcılık, savunmayı avukat, hükmü de hâkim teşkil eder. Eğer iddiaları şüpheli ya da sanık bilemezse onun savunma yapması ya da onun vekilinin savunma yapması mümkün olmaz. Dolayısıyla asıl hukuk devletlerinde aslolan bunun mutlak surette hayata geçirilmesidir. Ama bizim silahların eşitliği prensibi diye söylediğimiz adil yargılanma ilkesinin bir parçası olan savcı ile avukatın savcı ne biliyorsa avukatın da aynısını bilmek durumundadır. Savcı hangi savları ortaya sürüyorsa avukat da onları bilip karşı savları oluşturmak zorundadır. Bu silahların eşitliği prensibi ortadan kaldırılmış. Adil yargılanma ilkesi tamamen ortadan kaldırılmıştır. AİHM bütün kararlarında bunları söylüyor. AİHM'nin 6. maddesi de adil yargılanma ilkesinin ne olduğunu ve nasıl harekete geçirilmesi gerektiğini hep söylüyor.

Bir şüpheliye önce siz delilleri bulup oradan gitmek zorundasınız. Ama bizde önce şüpheliyi bulup sonra deliller bulunuyor. Böyle olunca da gerek şüpheli ya da sanıkların avukatlarının önüne set çekilirse istediklerini arkada rahatlıkla yapabildikleri için yani suyu bulandırsan da bulandırmasan da seni istediğim şekilde yiyeceğim dedikleri için bu yapılanların hepsi normal.

Ergenekon, Balyoz, ODA TV soruşturmalarında böyle yapıldı. Yani Türkiye'de siyaseten yapılan tüm davalarda maalesef bu soruşturmalar böyle yapıldı. Ne şüphelilerin ne sanıkların ne de savunmanın bunlardan haberi olmadan maalesef yıllarca ben çok iyi hatırlıyorum. Yargılananların yıllarca ‘ben neden dolayı suçlanıyorum’ diye bağırdıklarını ve bana suçumu söyleyin dediklerini biliyoruz. Soruşturma aşamasında bunların yapılmış olması adil yargılanma ilkesine büyük bir aykırılıktır. Hukuktaki silahların eşitliği ilkesine aykırılıktır. Bunları yapacaklar. Yapacaklarının izlerini bundan sinyali 20 gün 1 aydan beri geliyordu.

Makul şüpheyi getirmeleri, el koymayı getirmeleri, avukatların dosyayı inceleme yetkilerinin kısıtlanması ve getirdikleri diğer hükümlerle bu 14 Aralığın izleri önceden oluşturulmuştu. Nitekim 17 ve 25 Aralık'ı örtmek için de 14 Aralık'ı yapmak zorundaydılar.

Kanaatim, bugün mahkemeden tutuklama çıkacağı yönünde. Çünkü diğer bir kısım insanları serbest bıraktılar. Çünkü zaten ortada bir delil yok. Ama birilerine gözdağı vermek için Bu tutuklamayı gerçekleştirecekler ki Türkiye'de hukuk var diyebilsinler. Aslında Türkiye'de hukuk falan yok. Türkiye'de bunları uygulayanların da hukukçu olduğuna inanmıyorum.