Davanın tarafı olmayan Cahit Nalbantoğlu isimli vatandaşın başvurusunun kabul edilmesi ve
Ceza Muhakemeleri Kanunu'ndaki (CMK) süre şartına uyulmaması tartışılıyor. Mahkemenin,
itiraz başvurusunu yasal süre dolduktan 28 gün sonra işleme koyduğu ortaya çıkmıştı.
Adalet Bakanlığı'nın
kanun yararına bozma yoluna gitmesi halinde
Yargıtay'ın esasa girmeden usul yönünden kararı bozabileceği ifade ediliyor.
Hukukçular, süre sınırına uyulmamasını anlamakta zorlanıyor.
Eski
Başsavcı Reşat Petek, CMK'nın 173. maddesinin itirazı süreyle sınırladığını hatırlatıyor. İtirazda bulunan şahsa, doğrudan suçtan zarar gören konumunda olmadığından kararın tebliğ edilmediğini, itiraz süresinin geçtiğini vurguluyor. Petek, "
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 'kovuşturmaya gerek yok' kararı kesinleşmiştir. Cahit Nalbantoğlu adlı kişi ne suç duyurusunda bulunan ne de suçtan zarar görendir. Çok zorlama bir yorumla itiraz dilekçesini kabul etmiş
mahkeme." ifadelerini kullanıyor. Ceza hukukçusu Prof. Dr. Köksal
Bayraktar,
Anayasa'ya göre
cumhurbaşkanının sadece vatana
ihanetten sorumlu olabileceğini ve bunun için de
Meclis prosedürünün gerekli olduğunu belirtiyor. Anayasa'daki dokunulmazlığın düzenlenmemesi halini "hemen yargılama yapılabilir" şekliyle yorumlamayı doğru bulmuyor. Bayraktar, "
Sincan mahkemesinin kararının Anayasa çerçevesinde uygulanamayacağı kanaatindeyim." diye konuşuyor.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr.
Servet Armağan, CMK'daki sürenin geçirilmesinin 'usul hatası' olduğuna işaret ediyor. Konunun Yargıtay'a gitmesi halinde hatanın ortaya çıkarılacağını dile getiriyor.
Kayıp Trilyon
davasında Necmettin Erbakan'ın avukatlığını yapan
Yaşar Gürkan, hukukun siyasete alet edildiği görüşünde. Gürkan, "Cumhurbaşkanının yargılanması mümkün değil. Davada, Gül'ün konumundaki genel başkan yardımcıları
beraat etti. " diyor. ANKARA ZAMAN
Savcı Kayral: Sincan hakimiyle anlaşmazlık var
'Cumhurbaşkanı yargılanamaz' diyerek
takipsizlik kararı veren
Cumhuriyet Savcısı Kürşat Kayral, Sincan hakiminin kararını incedikten sonra görüş bildireceklerini söyledi. Kayral, "Kapsamlı bir
dosya. Bunun yanında, tabii ki tartışılacak hukuki anlaşmazlıklar var. İncelenecek bundan önceki anayasa ve şimdiki Anayasa'mız var. Bunların hepsinin takdir edilmesi lazım. Biz bunları takipsizlik kararının içinde irdelemiştik. Bir de
Ağır Ceza Reisi arkadaşımızın söylediği hususlara göre değişik bir çalışma da yapacağız." dedi."Dava açma süresinin aşıldığı ve ortada
usulsüzlük olduğu iddiaları doğru mu?" sorusuna "Onlar, biz bir karar verirsek ortaya çıkacak." karşılığını veren Kayral, şöyle devam etti: "Bizim takipsizlik kararında ne demek istediğimiz açık olarak yazılmış durumda. Sincan
Ağır Ceza Mahkemesi de bizim kararımızı kendine göre doğru bulmamış, takipsizlik kararını kaldırmış. O konuda bir yorum yapmak bize düşmez. Yasal yol neyse sürece uyacağız." diye konuştu. ANKARA ZAMAN
BAROLARA GÖRE İDEOLOJİK BİR KARAR
Hukuken yok hükmünde
Yusuf Başer (
Yozgat Barosu Başkanı):
Anayasa'da açık hüküm var. Cumhurbaşkanının vatana ihanet dışında yargılanması söz konusu değil. Bu karar hukukun yüz karasıdır. Tamamen siyasî ve ideolojik bir karar. Hukuken yok hükmündedir.
Anayasa ihlal edildi
İdris
Şahin (Çankırı Barosu Başkanı):
Sürecin hukukî zeminde yürüdüğünü düşünmüyorum. Hukukî zemin içerisinde bağımsız yargının vereceği karara sonuna kadar saygılıyız. Cumhurbaşkanı Gül ile ilgili dava hukukî ihlallerle dolu.
Cumhurbaşkanlığı makamı vatana ihanet suçu dışında yargılanamaz. Bu süreç Cumhurbaşkanlığı makamına ve Türkiye'ye zarar verir. Danıştay'dan
emekli bir hakim,
Türk vatandaşı sıfatıyla bile olsa bu davaya müdahil olamaz. Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK)'nda müdahillerin kimler olacağı bellidir. Bu şekliyle dosyanın kabulü politik bir karardır. Karar Yargıtay'dan geçmez.
Cumhurbaşkanlığı makamı zedeleniyor
Sabit Özdoğlar (
Kütahya Barosu Başkanı): Cumhurbaşkanları görevde olduğu sürece yargılanamaz. Suçlama varsa görev bitiminde yargılanır. Bu şekilde bir yargı olursa makam zedelenir. 61 Anayasası'nda bile cumhurbaşkanının yargılanması güvence altına alınmıştır. Tersi bir durum olursa cumhurbaşkanlığı görevi sağlıklı yürütülemez.
Vahim bir ihlalle karşı karşıyayız
Erhan Şahin (
Konya Denge Hukukçular Derneği BŞK.):
Cumhurbaşkanlığı makamı Türkiye'nin en yüce makamıdır. Cumhurbaşkanlarının mutlak dokunulmazlığı söz konusudur. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, üst hukuk normunu görmezden gelerek Anayasa'ya aykırı bir karar vermiştir. Yargıtay'dan emekli hakim Cahit Nalbantoğlu'nun itirazı üzerine Sincan'daki mahkemenin takipsizlik kararını kaldırması ceza usulü açısından davaya müdahil olamayan birisine dava ile ilgili tasarrufta bulunabilme imkanı bahşetmek anlamı taşıyor. Gerçekten vahim bir hukuk ihlali ile karşı karşıyayız. Bu durumda savcılığın bütün kararlarına; örneğin bir zimmet davasına her vatandaşın itiraz edebilmesi mümkün hale gelir. Çünkü zimmete geçirilen devlete ait para dolaylı olarak vatandaşa aittir.