Camilerin bombalanmasından Türk jetinin düşürülmesine kadar birçok kanlı eylemin yer aldığı
Balyoz darbe planı davasıyla ilgili dün Genel
kurmay'dan çok tartışılacak bir açıklama geldi.
"Görevli ve
emekli 163 personelin
tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekilmektedir." denilen açıklama, adil yargılamaya müdahale olarak yorumlandı. Balyoz
sanıklarının tutuksuz
yargılanma taleplerinin reddine ilişkin
mahkeme kararlarının internet sitesine aynen konulması dikkat çekti. Açıklama, hukukçuları ayağa kaldırdı. Tepkiler özetle şöyle: Eski
AYİM üyesi Em.
Hâkim Alb. Veysi
Savaş: Açıklama, mahkemenin tutukluluk kararını doğruluyor. Sanıkların serbest bırakılması durumunda
delillerin karartılacağı anlaşılıyor. Em.
Yargıtay
Savcısı
Ahmet Gündel: 'Tahliye etmeniz gerekir' gibi ifadeler, hukuk devleti açısından talihsizliktir.
Hukukçular Birliği Vakfı Bşk.
Sinan Kılıçkaya: Bildiri hakkında
soruşturma açılmalı. Em.
Hakim Alb.
Rüştü Atpulat: Bu beyanat, bağımsız mahkemeler üzerinde
baskı kurma gayretidir. SDÜ Hukuk Fak. Dekanı Prof. Faruk Turhan: Yapılan, Anayasa'ya aykırıdır. Mahkemelere
tavsiyede bulunmak bile yasaklanmıştır. Em.
Askerî Hâkim
Ümit Kardaş: Bu, direkt
yargıya müdahale, mahkemeye baskıdır. Tamamı suçtur. Em. Askerî Hâkim Yusuf
Çağlayan: Açıklama TSK'nın tarafsızlığına zarar vermiştir.
Bildiri yargıya zarar verir
Emekli Hakim
Albay Rüştü Atpulat:
Genelkurmay'ın bu beyanatı, bağımsız mahkemeler üzerinde baskı kurma gayreti gibi. Emekli ve
muvazzaf TSK mensubu olan 163 kişiye, darbeye teşebbüs suçu atfediliyor. En son Gölcük'te çıkan belgeler, darbeye teşebbüs edildiğinin açık kanıtlarıdır. Kaldı ki
dosyalardaki delilleri mahkeme bilir, ne biz ne de Genelkurmay değil. Dosya içeriğini en iyi bilen bağımsız mahkemelerin verdiği kararlara resmî kurumların saygı göstermesi gerekir. Aksi takdirde bu tür beyanatlar, parlamenter sistemin üç ayağından biri olan yargıya zarar verir.
Soruşturma açılmalı
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya: Açıklamayı yargıya müdahale olarak değerlendiriyorum. 'Savcılar değişti' diye yargılamanın da değişeceğini düşünmenin yargıyı anlamamak olduğunu düşünüyorum. Savcılar değişse de yargı işine devam edecektir. Bu açıklama, yargılamanın nasıl olması gerektiğini, sanıkların
tahliye edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu
bildiriyi yapanlar hakkında soruşturma açılmalıdır. Bir şeyin doğru olup olmadığına yargı karar verir. Birimlerin vermesi doğru değildir. Darbe olup olmadığına yargı karar verir. Herkes yargıya saygılı olmalıdır.
Genelkurmay'ın yetkisi yok
Emekli askerî Hâkim Ümit Kardaş: Genelkurmay'ın yaptığı açıklama çok ağır. Bu, direkt yargıya müdahaledir. Yani, "Biz bu konularda kalkıp bunu demiştik, şunu demiştik, bunu yazmıştık, bunu çizmiştik, bir şey olmadığı aslında belli, bu personeli o halde niye tutuklu tutuyorsunuz?" anlamı çıkıyor. Genelkurmay'ın böyle bir açıklama yapma yetkisi yok. Bunların tamamı suç. Doğru değil. Bu açıklama mahkeme üzerinde inanılmaz bir baskıdır. Mahkeme kararıyla ilgili belgelerin yayımlanmasını anlayamadım. Bu iyi bir şey değil.
Açıklama Anayasa'ya aykırı
Süleyman
Demirel Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Turhan: Yapılan açıklama Anayasa'nın, mahkemelerin bağımsızlığı düzenleyen 138. maddesinin 2. fıkrasına göre; 'Hiçbir
organ, makam, mercii veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez,
genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.' hükmüne aykırılık teşkil edecek niteliktedir. Bu hükme göre; idarenin mahkemelere ne yönde karar vermesi gerektiği hususunda tavsiyede bulunması bile yasaklanmıştır.
Hukuk devleti kabullenilmeli
Süleyman Soylu (Eski DP Genel Başkanı): Anayasa'nın 138. maddesi, devam etmekte olan bir davaya müdahaleyi men ediyor. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ciddi ve güvenilir bir kurumun hukuka yol göstericilik yapması, önemli bir
tartışma konusudur. Bu durum, bir hukuk devleti zafiyetinin ortaya çıkmasına neden olur. Sürekli darbeyle anılan kurum bu kamburdan kurtulmalıdır. Yürüyen bir davayı akamete uğratacak girişimde bulunmak yerine sürecin bir an önce sonuca gitmesi için yardımcı olunması gerekir.
TSK, tarafsızlığını kaybetti
Emekli Hâkim Yusuf Çağlayan: Genelkurmay'ın resmî sitesinde açıklama yayınlanması kurumlara olan güveni zedeleyecek yönde olmuştur. TSK, bu şekilde bir değerlendirme yapacak durumda değildir. Balyoz davasında tarafsız olması gerekirken maalesef tarafsızlığını kaybetmiştir. Yargı, afakî bir karar vermemiştir. TSK'nın aynı vesayetçi zihniyetle hareket ettiği anlaşılıyor. Masumiyet karinesine sarılan TSK, geçmişte mahkemeye çıkartılmadan
ihraç edilen subaylara aynı şekilde yaklaşmamıştır.
Açıklama, mahkemenin kararını doğruluyor
Eski AYİM Üyesi emekli Hâkim Albay
Veysi Savaş: TSK'nın adil yargılamayı etkileyecek açıklaması, alışkanlığını bozmadığını gösteriyor. TSK'nın kurumsal sahiplenmeyle 163 sanığın tutukluluğunu eleştiren açıklaması kamuoyunda ciddi rahatsızlığa sebep olacaktır. Genelkurmay'ın bu yolu deneyerek açıklama yapması şık değil.
Tutukluluk halinin devam etmesinden rahatsızlık duyuyorsa o zaman yargı yolunu denemesi gerekiyordu. Açıklama, mahkemenin tutukluluk kararını doğrulamaktadır. TSK'nın sanık personele sahip çıkması ve bu sanıkların serbest bırakılması durumunda delillerin karartılması gibi durumların ortaya çıkmasına sebep olacağı anlaşılıyor. Bu beyanatın Balyoz sanıkların lehine değil aleyhine olacağını düşünüyorum.
Amaç, hâkimleri baskı altına almak
Emekli
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel: Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kurumsal olarak bu şekilde görüş bildirmesi,
demokrasi ve hukuk devleti açısından talihsizliktir. Oyçokluğuyla tahliye talebinin reddedilmesi, mahkeme başkanının
muhalif kalması TSK'ya mahkemeden böyle bir talepte bulunma hakkını asla vermez. Genelkurmay'ın bu açıklaması doğru değildir.
Adil yargılamayı ihlaldir. Mahkemeyi ve hâkimleri baskı altına almaktan başka bir şey değildir.
Balyoz sanığı tümgeneral, tutuklanmadan önce arşivleri sildirmişti
Mahkeme, Genelkurmay açıklamasının ekinde sunulan tutukluluğun devamına ilişkin ara kararında 'sanıkların delilleri karartma ve yeni delil elde edilmesine engel olma tehlikesi'ne yer verdi. Genelkurmay, internet sitesinden yaptığı açıklamada, "163 personelin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekilmektedir." yorumunu yapsa da, sanıkların delil kararttığına yönelik haberler kamuoyunun gündemine gelmişti.
Taraf gazetesi 20 Mart'ta yayımlanan haberinde Balyoz sanığı
Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Başkanı
Tümgeneral Ahmet
Yavuz'un, tutuklanmadan 15 gün önce arşivlerdeki bütün
harp oyunu ve plan seminerlerinin silinmesini emrettiğini ortaya çıkardı. Habere göre
imha edilenler arasında, Balyoz
darbe planıyla ilgili belgeler de yer aldı. Tümgeneral Yavuz'un 27 Ocak 2011'de '
Harp Akademileri Komutanı
Orgeneral Bilgin Balanlı'nın emriyle' akademi personeline gönderdiği emirde, 'gerçek duruma göre icra edilen plan seminerlerine ait gizli dosyaların bilgisayarlarda depolanmaması' emrediliyordu. Arşivlerde bulunan belgelerin
elektronik hallerinin de bilgisayardan silinmesini isteyen Yavuz, silinmiş dosyaların 'ortak paylaşım alanı'nda bulunan kopyalarının da imha edilmesini, elektronik olarak silinmesini emretmişti. İSTANBUL ZAMAN
Yarın tahliye olsa kamu vicdanında derin yaralar açılır
Balyoz davasıyla ilgili olarak TSK'nın internet sitesinde yapılan basın bildirisine
AK Parti'den de tepki geldi. Gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin Çelik, bildiriyi yargıya müdahale olarak değerlendirdiklerini açıkladı. Çelik, "Yargı kararlarını herkes beğenmeyebilir, herkes eleştirebilir. Fakat ordu gibi elinde
silah bulunduran bir kurum, kurumsal tepki gösterip bunu resmi açıklamaya dökerse tabii ki yargıya müdahale olur. Tutukluluk haline ben karar verecek değilim. Yargılamayı yapan ben değilim. Hukukun üstünlüğüne inanıyorsak mahkemelere saygı göstermek gerekir. Yapılan açıklama yargıya açık müdahaledir. Doğru bir davranış değil. Keşke hiç yapmasalardı. Yarın bir gün
doğal akışı içinde bazı sanıklar tahliye edilirse kamu vicdanında "Arkasında silahlı güç vardı,
destek açıklaması geldi ve tahliye edildiler." düşüncesi oluşur. Bu durum, kamu vicdanında derin yaralar açar." dedi.
Yargının bağımsızlığı zedelenmemeli
BBP Genel Sekreteri
Mustafa Destici: Hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı korunmalı, zedelenmemeli. Bütün kurumlar görev ve sorumluluklarının bilincinde olmalı. Bu yargılamalar konusunda
iktidar savcı, muhalefet ise
avukat konumuna geldi. Siyaset bu işten elini çekmeli, bağımsız ve tarafsız yargıya bırakılmalı. Yargı da gecikmemeli.
Direkt yargıya müdahale
HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı
Şeref Malkoç: Genelkurmay şimdiye kadar
siyasete müdahale ederdi. Şimdi artık direkt yargıya müdahale ediyor. Böyle bir müdahale, Anayasa'nın 138. maddesine aykırıdır ve suç teşkil eder. İlginçtir, 2007 genel seçimlerinden önce de ünlü 27
Nisan bildirisi yayınlanmıştı. Kim, neden bu açıklamayı yaptı bilemem.
Genelkurmay, askerî bilirkişi raporunu görmezden geldi
Genelkurmay Başkanlığı, yayımladığı bildiride, 1.
Ordu Komutanlığı'nın başlattığı askerî soruşturma kapsamında oluşturulan ve Balyoz'un bir darbe planı olduğu iddiasını teyit eden bilirkişi raporunu görmezden geldi. Askerî savcılığın talebi üzerine Kurmay Pilot
Binbaşı Ahmet Erdoğan tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun sonuç bölümünde, incelenen planın basında yer alan Balyoz darbe planına benzediği vurgulanıyordu. Bilirkişi, planın
uygulama esaslarının ötesinde
tedbir ve faaliyetleri içeren, hükümeti devirip devlet idaresine el koymayı öngören bir plan olduğuna dikkat çekiyordu. Raporda bazı siyasetçilerin fotoğraflarının planda kullanıldığına da dikkat çekiliyordu