22 Temmuz sahur operasyonunda tutuklanan polisler, maruz kaldıkları hukuksuz uygulamalar için AİHM’ye başvurdu.
22 Temmuz sahur operasyonunda gözaltına alınıp bir kısmı tutuklanan Emniyet mensupları, ‘yasa dışı şekilde keyfi olarak tutuldukları’ gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Polislerin avukatları, yüksek mahkemeden müvekkillerinin serbest bırakılmalarını sağlayacak ‘acil tedbirlere hükmedilmesi’ni talep etti.
Ergenekon, Balyoz, PKK/KCK, Selam-Tevhid terör örgütü ve 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını yürüten polislere yönelik 22 Temmuz’da sahur vakti düzenlenen operasyonda 100’den fazla emniyet mensubu gözaltına alınmıştı. Bunlardan 33’ü casusluk ve yasa dışı dinleme iddiasıyla tutuklanmıştı. Operasyonun diğer dalgalarında da tutuklu sayısı 53’e çıkmıştı. Polislerin avukatı Ömer Turanlı, eski Van Terör Şube Müdürü Serdar Bayraktutan, Komiser Yunus Emre Uzunoğlu ve Komiser Yardımcısı Ensar Doğan için 26 Eylül’de AİHM’ye başvuru yapıldığını açıkladı. Diğer tutuklu polisler için de yakın zamanda dosyaların hazırlanacağını söyledi.
Avukat Turanlı’nın verdiği bilgilere göre başvuru dilekçelerine, soruşturma ve yargılama sürecinin tamamen yürütme organı talimatıyla gerçekleştirildiğine dair olgular madde madde yazıldı. Polisler, bu sebeple haklarında tutuklama emri veren mahkeme kararının geçersiz olduğunu öne sürdü. Başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 1. hükmüne atıf yapılarak ilgili kişilerin kanunla önceden kurulmamış ve bağımsız-tarafsız olmayan hakimlerce keyfi olarak tutulduğu belirtildi. Bu durumun ‘çok ağır bir insan hakkı ihlali’ olduğu vurgulanarak, serbest bırakılmalarını sağlayacak ‘acil tedbirlere hükmedilmesi’ istendi. Avukat Ömer Turanlı, AİHM’den ivedilikle duruma ilişkin acil tedbir hükmü beklediklerini aktardı. İnsan hakları ihlalleri başvuruda özetle şöyle sıralandı:
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre gözaltı süresi en fazla 4 güne kadar uzatılabilmektedir. Ancak gözaltı süresi dolmuş olan kişi derhal serbest bırakılmak yerine tutuklanmak üzere hakim önüne sevk edilmiştir. 4 gün daha adliyede hakim sorgusu sürmüş, geçersiz sevk işlemine dayalı, geçersiz bir hakim kararı ile tutuklanmışlardır.
Müvekkil hakkındaki tutuklama talebini 1. Sulh Ceza Hakimi incelemesi gerekirken, bu hakim iş yoğunluğunu gerekçe göstererek inceleme yapmaktan kaçınmıştır. Onun yerine Başbakan’a hayranlığını açıklamış olan 3. Sulh Ceza Hakimi (İslam Çiçek) talebi incelemiştir. Kanunen önüne çıkarılması gereken hakim dışında başka bir hakim tarafından tutuklandığı için verilen tutuklama kararı geçersizdir.
Müvekkil hakkında tutuklama kararı veren ve itirazı inceleyen Sulh Ceza Hakimliği, atılı suçun işlendiği tarihten (17 Aralık 2013 öncesi) sonra kurulmuş (28 Haziran 2014 tarihli kanunla) bir mahkemedir. Başbakan, sulh ceza hakimliklerini 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını yapan polis, savcı ve hakimleri cezalandırmak amacıyla sonradan oluşturmuştur.
Bazı örnekleri verilen Başbakan ve yardımcılarının konuşmaları dikkate alınınca, polislere karşı yürütülen soruşturma ve yargılama sürecinin tamamen yürütme organının talimatları ile gerçekleştiği açıkça anlaşılacaktır.
Başbakan, 17-25 Aralık 2013 tarihli operasyonları bir ‘darbe girişimi’ olarak nitelendirerek, bu darbeyi ‘paralel yapı’ ismini verdiği bir kısım hakim, savcı ve polisin yaptığını beyan etmiş ve ilgililerden hesap sorulacağını açıklamıştır. Müteakiben 45 bin civarında polis ve 2 bin 500 hakim ve savcının görev yeri değiştirilmiştir. Başbakan, yolsuzluk operasyonlarını yapanları kastederek, ‘cadı avı başlatacağız’ ve ‘inlerine gireceğiz’ ifadelerini kullanmıştır.