Hükümetin, ‘3. köprü ormanda betonlaşmaya sebep olmayacak’ vaadi de doğru çıkmadı. Danıştay, Zekeriyaköy’de 1,5 milyar liralık konut projesinin ormana yapıldığını tespit ederek imar planını durdurdu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni plan hazırlayınca yargı kararı boşa düştü.
‘Efendim, Ruslar saldırırsa İstanbul mahvolur’ düşüncesi ağır basınca köylülerin yüzlerce dönüm arazisine sudan ucuz fiyata el koyup füze rampası kurdular. Yıllar yılı ne Ruslar geldi, ne Bulgaristan ne Yunanistan saldırdı! Nihayet ‘Kaldırılsın rampalar’ denildi ve çekip gitti askeriye… Eee, araziler ne olacak? Hiç… TOKİ denilen kuruluşa verilecek. Ev yapacak, villa yapacak. Fakire yapıyorum deyip zengine satacak! Ne oldu ise köylüye oldu. Sudan ucuza malını aldılar ve giderken de para ile de olsa sahibine iade etmediler.”
Bu sözler, İstanbul’da kuzey ormanları içindeki Zekeriyaköy’de 1,5 milyar liralık konut projesi için orman arazisinin nasıl kurban edildiğini halk irfanıyla özetliyor. Zekeriyaköylü Faik Topçu, nam-ı diğer Kara Faik’e ait bu değerlendirmeyi söz konusu araziyle ilgili mahkeme tarafından atanan bilirkişi Prof. Dr. Doğan Kantarcı hazırladığı bilgi notuna almış. Kara Faik’le görüşerek metinleştiren kişi ise İbrahim Balcı.
Önce bu arazi nereye düşüyor, onu bir tarif edelim: Zekeriyaköy, İstanbul’un kuzeyinde Boğaz ile Karadeniz arasında. Burası 1950’lere kadar odunculuk, hayvancılık ve ziraatla geçimini sağlayan 50-60 haneli bir yerdi. 1990’dan sonra şehrin hâli vakti iyi kesimleri bölgeye çok sayıda villa ve siteler kondurdu. Bu yapılaşmanın arka planında o senelerde inşa edilen Fatih Sultan Mehmet (2. Boğaz) Köprüsü ve bağlanan TEM otoyolu vardı. Çünkü söz konusu köprü ve yol, o güne kadar yoğunca şehirleşen bölgenin kuzeyinden geçirilmişti. Zamanla etrafı binalarla doldu.
Uzmanlar, ilk iki boğaz köprüsüyle imarın, şehrin su ve oksijen kaynağı kuzeyine doğru yayıldığını görmüş ve bu durumdan ders çıkarmıştı. 2005’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlatılan ve imar anayasası niteliğindeki 1\100 binlik planla (Çevre Düzeni Planı) kentin TEM’in kuzeyine doğru büyütülmemesi karara bağlanmıştı. Plana göre büyüme, İzmit-Tekirdağ (doğu-batı) istikametinde gerçekleşecek ve ulaşıma dair adımlar bu esasa uygun olacaktı. Planın altında yüzlerce uzmanın imzası bulunuyordu. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Kadir Topbaş da ‘bu planın altına imzamı atarım’ demişti.
Ancak dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yöredeki helikopter turunu takiben plan rafa kalktı. Üçüncü köprü en kuzey noktaya çekilirken, ormanla kaplı sahaya üçüncü havalimanının temeli atıldı. Kanal İstanbul projesi de cabasıydı. Mega projeler gündeme getirilirken mevzunun uzmanları ve duyarlı halk kesimlerinden ‘imar’ uyarısı yükseldi. Erdoğan ve hükümet üyeleriyse tepkilere karşılık betonlaşmaya yol açılmayacağını ileri sürdü.
Son örneğe gelirsek; bugün, Siyah Kalem firmasınca yaklaşık 1160 konut inşa edilecek arazide 1938’deki ölçümlerle orman sınırları belirlenmiş. 2010’daki modern ve teknik çalışmalar da yıllar öncekinin isabetini tescillemiş. 311 bin 995 m2 (%61,57) ağaçlık ile 194 bin 705 m2 (%38,43) açık alandan oluşuyor arazi.
Kara Faik’in enfes tespitiyle ‘Ruslar gelecek’ diye 1958’de Boğaz’ın savunması için bir füze üssü kurulması gündeme gelmiş buraya. Kadastro işlemleriyle orman içinde köylülerce ekilen bir bölümü orman, bir bölümü de açıklık 34 parsel belirlenmiş. 1959’da, alanın tahsisi için Orman Genel Müdürlüğü’nden izni alınmamış. 1977’de Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) oluruyla Millî Savunma Bakanlığı’na (MSB) ‘askerî alan’ tahsis edilmiş. 2011’de bu vasıf kaldırılmış.
Normal şartlar altında, MSB’nin gelişmeye istinaden araziyi tapu sahiplerine ve OGM’ye iade etmesi gerekiyordu. Bunun yerine TOKİ ile arasındaki 2006 tarihli takas anlaşmasına göre 34 parseli 12’ye indirerek bu kuruma devretti. TOKİ de devraldığı araziler karşılığında MSB’ye askerî tesis inşa edecektir. Anlaşma en fazla Güneydoğu’da ‘kalekol’ (dayanıklı karakol) inşaatlarıyla gündeme taşındı. TOKİ’ye bağlı Emlak Konut hukuk dışılığı ileri sürülen devir işleminin akabinde ‘hasılat paylaşımı’ yöntemiyle ihaleye çıktı. Emlak Konut, takas anlaşmasıyla bir ilgilerinin olmadığını söylüyor. İhaleyi kazanan Siyah Kalem ise en az 475 milyon lira ödemeyi taahhüt etti.
Devir işleminin ardından OGM bünyesinde konuya dair 2010 ile 2013 arasında bir dizi inceleme raporu hazırlandı. 13 ayrı raporda önce arazinin OGM’ye iadesi istendi. İstanbul Defterdarlığı Avrupa Yakası Millî Emlak Dairesi Başkanlığı’nın verdiği olumsuz cevap üzerine OGM, yargı yoluna gidilmesi için bir yazı yazdı. Oluşturulan bilirkişi heyetinin raporu sonucu OGM hareketsiz kaldı. 15.11.2012 tarihli inceleme raporunda araziye parsel bazında bakılarak sadece birinde 3 hektarı aşkın orman olduğu değerlendirildi. Raporu hazırlayan görevliler önceki raporlarında arazinin orman idaresine devrini savunurken her nedense bu tutumlarından bir bir vazgeçtiler.
Projeyi içine alan bölge için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2012’de 1/1000 ölçekli Zekeriyaköy Toplu Konut Alanına İlişkin Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nı hazırladı. Bu planın notları bir üst plan olan 1/5000’lik planla aynıydı. Bu durum detaylı bir koruma öngörülmediğinin kanıtıydı ve plan tekniğine aykırıydı.