Yazıcıoğlu saygın bir ilahiyatçıdır ve
Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmıştır. Konunun ehlidir yani...
Reha Çamuroğlu da eserleriyle tanınan saygın bir düşünürdür. Bu ikilinin kalitesi mutlu bir gelişmenin ilk adımını oluşturdu. Çamuroğlu, kısa ve
orta vadeli program önerisini ayrıntılarıyla anlattı, Bakan Yazıcıoğlu da prensip olarak uygun buldu.
Özeti şu: Cemevleri
ibadethane olarak kabul edilerek
Alevi İslamın din hizmetleri kurumlaştırılacak... Alevi din adamları olan '
dede'ler ve 'zâkir'ler devlet kadrosuna alınarak
maaş bağlanacak...
Çamuroğlu,
Devlet Bakanı Prof. Mehmet Aydın'la da görüştü, onunla da prensip üzerinde mutabakata vardılar.
Baş
bakan'dan onay
Ve Çamuroğlu,
Başbakan Erdoğan'la görüşüyor. Başbakan programın "kısa vadeli" bölümünü soruyor. Çamuroğlu anlatıyor:
- Önce kucaklaşma... Siz TC Başbakanı olarak Alevi İslamdaki 12 günlük orucun başladığı muharrem ayında Alevilerle iftara katılırsınız...
Başbakan "
Onur duyarım" diyor...
Çamuroğlu program önerisinin "orta vadeli" kısmını Başbakan'a anlatıyor: Cemevlerinin ibadethane olarak kabulü, 'Alevi İslam' din hizmetlerinin kurumlaştırılması, dede ve zâkirlere kadro...
Başbakan, "Diyanet bünyesinde mi, dışında mı?" diye soruyor.
Çamuroğlu, "Tercihim Diyanet'ten ayrı bir kurum olması" diyor.
Bu tür ayrıntılar zaman içinde araştırma ve görüşmelerle oluşacak.
Başbakan Erdoğan prensip olarak bu
açılımı destekliyor ve Çamuroğlu'na "bu konuda danışmanlık" öneriyor, partide makam odası tahsis ettiriyor. Çalışmaların koordinasyonu için
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'i görevlendiriyor.
Çiçek ve Çamuroğlu ilk görüşmeyi yaptılar. Çalışmalar başlıyor.
Reha Çamuroğlu ile görüştüm. Köylerden şehirlerdeki vakıflara kadar 200 civarında Alevi
sivil toplum kuruluşuyla ilişki kurduğunu, tasvip aldığını söyledi. İlk elde 3 bin kadar dede ve zâkir için kadro çıkarılmasının düşünüldüğünü belirtti.
Cemevleri kutsal mekânlardır
Girişiminden dolayı Çamuroğlu'nu kutluyorum. Yıllardır konuşulup da bir şey yapılmayan bu konuda doğru bir adım attığı için Başbakan Erdoğan'ı da kutluyorum.
Sünniler "Kıblemiz mi bölünecek?" diye korkmamalı, aksine, bu yaklaşımı desteklemelidir. Cemevleri, eski tekke ve zaviyelerin manevi mirasçısıdır.
Bilimsel araştırmalar, mesela sosyolog Kamil Fırat'ın araştırması ortaya koymuştur ki,
cemevlerine devam eden Alevi vatandaşlarımızda 'Alevi İslam'ın ruhani ve tasavvufi değerleri devam etmekte, cemevlerine uzak duran Alevi vatandaşlarımız ise Aleviliği sadece sosyal kültür olarak görmektedir. (
Milliyet, 4-8 Temmuz 2005)
İdeolojik ve politik radikalizme kaymış birkaç örneğe bakılarak, cemevleri hakkında genel hüküm vermek yanlıştır.
Bir cemevine giden Sünni
Müslüman da orada bir Mevlevi dergâhının veya
Hacı Bektaş ziyaretgâhının ruhaniyetini hissedecektir. Besmeleyi beraber çekip, fatihayı beraber okuyacaklardır.
Meseleye "hangi mezhep doğru" diye bakmak yanlıştır; herkesin mezhebi kendisi için doğrudur.
Meseleye particilik açısından bakmak da yanlıştır; 'Alevi İslam'ın ruhani ve kültürel mirasına devletin din hizmetlerinde kim layık olduğu yeri verirse, doğruyu yapmış olur; AKP yapıyorsa buna köstek değil destek vermek lazımdır.
TAHA AKYOL MİLLİYET