Hürriyet'ten öyle bir yazı çıktı ki...

Türkiye günlerdir Hanefi Avcı skandalı ile çalkalanıyor. Hanefi Avcı'nın "derin" ilişkilerini görmezden gelen Doğan Grubu'nun tozlu arşivinde bakın nasıl bir yazı çıktı!..

Hürriyet'ten öyle bir yazı çıktı ki...

Hanefi Avcı ismi "Haliç'te Yaşayan Simonlar" isimli kitabının arkasından sık sık gündeme gelse de aslında yıllardır bir çok önemli olay sonrası duyulan bir isim.. Geçtiğimiz günlerde Devrimci Karargah Örgütü'ne yardım ettiği gerekçesiyle İstanbul Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "terör örgütüne yardım" suçlamasıyla tutuklanan Avcı "Ben örgüt üyesi değilim. Bana bunu yapanlar örgüt üyesidir. Yasadışı telefon dinlemelerinde suçüstü yakalandılar. Kanunsuz dinlemeleri teşhir oldu. Kılıf bulmak için bunu yapıyorlar" demişti. Eskişehir'deki evine yapılan aramada ruhsatsız bir tüfek ile tabanca çıkan Hanefi Avcı'nın ismi Susurluk skandalının ardından da sık sık gündeme gelmişti. Dönemin ANAP Manisa Milletvekili Tevfik Diker Susurluk skandalının ilk gününden itibaren karanlık işlerin ve Hanefi Avcı'nın peşine düşmüştü... 10 Temmuz 1997 tarihinde Hürriyet'in o zamanlar Ankara temsilcisi Enis Berberoğlu'nun Hanefi Avcı ile ilgili ilginç bir yazısı... Şimdilerde Hanefi Avcı'yı aklamak için kanal kanal gezen ve gazetelerinde adeta "Hanefi Avcı aklama sanatını" icra eden Doğan Grubu'nun o zamanki Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu ne yazmış dersiniz! 13 yıl öncenin dinleme kayıtları evinden çıkan Hanefi Avcı'dan bugün savcılığa suç duyurusunda bulunarak şikayetçi olan Enis Berberoğlu'nun 13 yıl önceki o yazısını Şaşırmadan okuyun!.. İşte 10 Temmuz 1997 tarihinde Hürriyet yazarı Enis Berberoğlu'nun köşesinden yazdığı o yazı. Tevfik Diker Avcı'ya soruyor Enis BERBEROĞLU - Hürriyet ANAP Manisa Milletvekili Tevfik Diker, Susurluk skandalının ilk gününden itibaren polisteki karanlık ilişkilerin peşine düştü. Hanefi Avcı'nın kontrol ettiği itirafçıları, kayıp silahları araştırdı, eski İçişleri Bakanı Meral Akşener'i zincirleme soru önergeleri ile terletti. Diker, önceki gece Show TV'de yayınlanan ve Hanefi Avcı'nın konuk olduğu 32'inci Gün programına telefonla katılmak, soru yöneltmek istedi. Ancak mümkün olmadı. Diker bunun üzerine program yöneticisi Mehmet Ali Birand'a, eğer programa bağlanabilseydi Avcı'ya yönelteceği soruları faksladı. Tevfik Diker'in bize de yolladığı sorularını aynen yayınlıyoruz. * * * 1. Hanefi Avcı, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü görevini yürütürken PKK itirafçılarını sık sık cezaevinden çıkararak operasyonlara götürmedi mi? 2. Bu itirafçılar arasında bulunan Ağrı doğumlu Ferhat kod adlı Mustafa Deniz'e ‘hayatı tehlike altındadır' gerekçesi ile 9 mm. Browning marka L-27507 seri nolu silahı vermedi mi? 3. Altında Hanefi Avcı'nın imzası ve mührü bulunan bu belgenin, bu belgeye dayanılarak verilen silahın, devletin herhangi bir envanterinde bulunmadığı ve şu anda nerede olduğunun bilinmediği dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından da doğrulanmamış mıdır? 4. Hanefi Avcı'nın programınızda da iddia ettiği bazı Silahlı Kuvvetler mensuplarının devlet içinde çete oluşturdukları konusundaki iddiaları, Jandarma Genel Komutanlığı makamları tarafından araştırılmadı mı? Hatta Avcı'nın bu gerçek dışı ithamlarına maruz kalan ben ve TBMM'de benimle birlikte çalışan danışmanım Serdar Öztürk, bu konu ile ilgili olarak Manisa İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda sorgulanmadı mı? 5. Aynı konuda yapılan soruşturmanın sonuçlanmasının ardından Jandarma Genel Komutanlığı, Hanefi Avcı'nın gerçek dışı suçlamalar yöneltmesiyle ilgili İçişleri Bakanlığı'ndan soruşturma yapmasını istemedi mi? Bu soruşturma halen sürmüyor mu? 6. Hanefi Avcı, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü iken yanına aldığı, PKK içinde Ali Hoca olarak bilinen Ali Ozansoy'a daha sonra ilgili kimlik değiştirme kanununa dayanarak yeni bir kimlik edindirmedi mi? Yeni kimlikli Ali Ozansoy halen Avcı'nın himayesinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı emrinde uzman olarak çalışmıyor mu? 7. PKK itirafçısı Mustafa Deniz de daha önce birlikte çalıştığı Binbaşı Cem Ersever ve Neval Boz ile birlikte Ankara çıkışında ölü olarak bulunduğunda, Ali Ozansoy gibi Hanefi Avcı himayesinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nda uzman olarak çalışmıyor muydu? 8. 32. Gün programında telefon dinlemenin mümkün olmadığını, bunun için ancak mahkeme kararı gerektiğini belirten Hanefi Avcı, kendi imzasıyla Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderdiği ihbar mektubunda bazı GSM telefonlarının numaralarını ve isimlerini verirken bu bilgileri nereden alıp da verdi? Eğer böyle bir dinleme yok idiyse, bu numaraları nasıl tespit etti? 9. Hanefi Avcı, İstanbul'da bombalı suikasta uğrayan Matild Manukyan ile birlikteyken ve daha önce Özer Çiller'in İstanbul Bankası Genel Müdürü iken özel kuryeliğini yapan Mehmet Urhan'ın ölümüyle sonuçlanan olay sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü görevinde değil miydi? 10. Hanefi Avcı, İstanbul'da bir gazetecinin ölümü ile sonuçlanan Özgür Gündem'in bombalanması olayında da İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü değil miydi? Benim dönemimde faili meçhul olay yoktur, derken bu olayları yok mu saymaktadır? 11. Hanefi Avcı, 32. Gün programında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nda son günlerde kamuoyunda tartışılan ‘‘Köstebek'' olayı ile ilgili adı geçen Mahmut ve Mehmet isimli şahısların bulunmadığını söylemiştir. Hanefi Avcı, kendi dairesinde Şube Müdürü olarak görev yapmakta olan Mahmut Karaaslan ve Mehmet Tomruk'u tanımamakta mıdır? * * * Hanefi Avcı dilerse bu soruları yeniden TV ekranına çıkarak yanıtlar. İsterse bu köşenin sınırları içinde yanıt hakkını kullanır. Ama Avcı lütfen, yanıt için poliste patlak verecek yeni bir skandalı beklemesin. Görevi gereği edindiği bilgileri politik rakiplerini susturmak, polis üzerindeki baskıyı hafifletmek için kullanmasın.POSTMEDYA
<< Önceki Haber Hürriyet'ten öyle bir yazı çıktı ki... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER