Bazı uluslararası lobiler,
İslam dini ile terörü bir arada kullanma gayreti içerisine girdi.
İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), son dönemde
Müslüman imajını yıpratan bu sistemli faaliyetlere karşı önemli projelere
imza atıyor. Çalışmaları hakkında bilgi veren İKÖ Genel Sekreteri
Ekmeleddin İhsanoğlu, dünya genelinde oluşan İslamofobia'nın izalesi için 'İslamofobia Rasathanesi' projesini hayata geçirdiklerini söyledi. Karikatür
krizinin ardından
Danimarka kamuoyunda oluşan sağduyulu aydın tepkilerinin İKÖ'nün gayretleri ile ortaya çıktığının altını çizen İhsanoğlu, "İşbirliği içinde olduğumuz CEO'lar ve STK'lara ilk defa İslamofobia
raporu sunduk. Çok büyük yankı uyandırdı. Kısa zamanda
Avrupa'ya yayıldı. Destekleyenler de, ateş püskürenler de oldu ama ses getirdi." dedi. İhsanoğlu, İKÖ'nün BM'den sonra ulusal arenada ikinci büyük güç olduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin birçok sektördeki tecrübesiyle İslam ülkelerine örnek olabileceğini söyleyen Genel Sekreter,
ekonomik, ticarî, sanayi ve malî
işbirliği açısından birçok imkânın bulunduğunu kaydetti.
Hedeflerinin İslam dini hakkındaki önyargı ve korkuları gidermek olduğunu ifade eden İhsanoğlu, bu alanda yaptıkları çalışmalardan memnun olanlar olduğu gibi rahatsızlık duyanların da bulunduğuna dikkat çekti. Hazırlanan İslamofobia raporuna ilişkin bilgi veren İhsanoğlu, şöyle konuştu: "Rapor etkisini vermeye başladı. Örneğin Danimarka'da çıkan
karikatürler ve geçtiğimiz aylarda yayınlanan 'Fitne' filmi ile ilgili girişimlerimizden olumlu sonuçlar alındı. 3,5 yıl içerisinde
BM Genel Kurulu ve Cenevre'den çok önemli kararlar çıkardık.
Asya,
Afrika, Latin
Amerika ülkelerinden
destek aldık. Dinleri karalama ve nefret konusunda özel bir
raportör tayin edildi. Artık bu kişi
Birleşmiş Milletler adına rapor yazacak."
Gazetemizi ziyaret eden İhsanoğlu, İKÖ'nün çalışmaları hakkında da bilgi veriyor. İKÖ'nün hedeflerine tam ulaşamasa da geçmişe oranla büyük yol aldıklarını ve 2005'in başındaki
manzara ile günümüz arasında çok olumlu değişmelerin yaşandığını kaydediyor. "Bunlar daha başlangıç. Eksiklerimiz var. Kampala'daki dışişleri bakanları toplantısında bunları gidereceğimizi düşünüyorum." diyor. 2001'deki 11
Eylül saldırısından sonra bazı lobilerin etkisiyle olumsuzluklar yaşandığına işaret eden İhsanoğlu, bu olumsuzlukların giderilmesi için ABD yetkililerinin de çaba gösterdiğini söylüyor. İhsanoğlu'na göre geçen haziran ayında Başkan Bush'un Washington'daki İslam merkezindeki camiyi ziyaret etmesi bunun bir göstergesi. Çünkü bir ABD başkanı tam 50 yıl sonra bu ziyareti gerçekleştirmiş oldu. Bu gelişmeye yorumu şu: "Burada ABD bize 'İslam Konferansı ile iyi ilişkiler içinde bulunmak istiyoruz' mesajı gönderiyor."
Bush'un İKÖ nezdinde özel bir temsilci tayin etmek istediği konusunda ABD
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın kendisiyle telefonda görüştüğünü dile getiren İhsanoğlu, Pakistanlı bir
Amerikan vatandaşını görevlendirdiklerini aktararak, şöyle devam ediyor: "Atanan bu kişi de Başkan Bush'un Teksas'taki valiliği döneminde orada faydalı işler ortaya koymuş. Zirveden önce yanıma geldi. Bu da şunu gösteriyor. Tüm dünya ve AB, teşkilatımızla çok yakından ilgileniyor."
İslam ülkeleri tarımda avantajlı
İslam ülkelerinin sahip olduğu potansiyelin küçümsenmemesi gerektiğini vurgulayan Ekmeleddin İhsanoğlu, ekonomik, ticari, sanayi ve mali işbirliği açısından çok fazla imkanın bulunduğunu dile getiriyor. İKÖ Genel Sekreteri sözlerine şöyle devam ediyor: "Göreve geldiğimde bir
dosya buldum.
Sahil ülkeleri Senegal'den başlayarak
Gine,
Mali, Burkina Faso ve Çad'da önemli
pamuk üretimi var. Fakat hükümetler sübvansiyon uygulamıyor. Sonra da pamuklar halkın elinde kalıyor. Bu
ürünün yerine de yeni bir ürün ikame edemiyorlar. Ben dedim ki; bu hammaddeyi siz üretiyorsunuz. Bunu mamul madde haline getirirsek 1 dolara satılan malı 10 dolara satabilirsiniz. O zaman daha kazançlı olacaksınız."
Türkiye gibi birkaç ülkenin
tekstil konusunda geniş bir tecrübeye sahip olduğuna vurgu yapan İhsanoğlu, yapılan çalışmaları şöyle özetledi: "Bu teknolojiye de,
finans imkanına da sahip bir teşkilatız. İslam Bankası ve fonlar gibi. Gerekli çalışmaları başlattık. İlk etapta pamuk liflerini belli standartlara getireceğiz. Bunun yanında
meyve sebze üretiminde de benzer desteklerimiz olacak. Afrika'da
meyve sebze çürüyor. Buradaki
gıdaların çürümesini engellemek için de konserve yapacak yerler açılabilir. Şimdi gıda problemi pirinç ve tahıl gibi sorunlar tüm dünyayı kara kara düşündürüyor. Uzun vadeli bir kriz oluşuyor. İslam dünyasında büyük imkanlar var. Sudan'da tarıma elverişli alanlar var. Bu bölgede su da mevcut, toprakları işleyecek
çiftçi de. Ancak kafi miktarda para yok. Para da bu tarafta var. Ama o paraya sahip olanların bütün gıdaları ise
ithal. Sen de, ben de istifade edeceğiz."
İKÖ, BM'den sonra ikinci etkin kuruluş
İhsanoğlu, İKÖ'nün ulusal arenada her geçen gün etkinliğinin arttığını söylüyor. Üye ülkelerin örgütte daha etkin rol almak istemelerini de buna örnek gösteriyor. "Biz önümüze 10 yıllık bir süre koyduk. Bunlar arasında en önemli konu anayasanın değiştirilmesiydi. Bu mesele en reformcu kişilerin bile gündeme getiremediği bir tabuydu. Ben gelince 2005'te
Mekke zirvesinin kararlarına bağlattım. Ve iki sene içerisinde de bunu tamamladım." diyen İhsanoğlu, ikinci büyük reformun ise mezhep çatışmalarına karşı yapılan çalışmalar olduğunu kaydediyor.