İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na tepkiler dinmiyor

Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Av. Mehmet Kasap, Meclis gündeminde olan İç Güvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili yazılı basın açıklamasında bulundu.

İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na tepkiler dinmiyor

Avukat Mehmet Kasap tasarının vali ve kaymakamlara ve de onların emrindeki kolluk güçlerine savcı misyonu tanıdığına dikkat çeken Kasap, "6-7 Ekim olayları bahane edilerek hazırlanan tasarının içine yirmiden fazla yasada değişiklik öngören sivil hakları, demokrasiyi, insan haklarını ve hukuk güvenliğini boğan bir torba haline getirilmiştir" dedi. İşte o açıklamanın tamamı:

ANAYASAYA AYKIRI KÜHÜMLER İÇERİYOR
Meclis gündeminde olan ve komisyon görüşmeleri tamamlanarak Genel Kurul gündemine gelmesi beklenen 1/995 sayılı “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’mıza açıkça aykırı hükümler içermektedir.
 
Bu yasa tasarısı, AKP’nin Meclis’teki sayısal çoğunluğu ile Anayasamıza aykırı de facto(fiili) bir rejim inşası sürecinin parçasıdır.
 
TORBA YASA HALİNE GETİRİLDİ
6-7 Ekim Olayları bahane edilerek, polisin elini güçlendireceğiz iddiasıyla TBMM’ye sunulan ve sadece 43 maddeden oluşan bu tasarı Meclis Komisyon görüşmelerinde eklenen maddeler ile “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu”, “Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”, “Terörle Mücadele Kanunu”, “Türk Ceza Kanunu”, “Ceza Muhakemesi Kanunu”, “İl İdaresi Kanunu” gibi yirmiden fazla yasada değişiklik öngören sivil hakları, demokrasiyi, insan haklarını, hukuk güvenliğini boğan bir Torba haline gelmiştir.
 
Bu yasa tasarısı daha önce yasalaşan “makul şüphedüzenlemesi ile birleştiğinde inşa edilmek istenen yeni korku rejimi herkes tarafından açıkça görülecek ve hissedilecektir.
 
Makul şüphe düzenlemesi, gazeteciler Aytekin Gezici, Sedef Kabaş, Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca’nın konutlarının basılıp gözaltına alınmalarına hatta tutuklanmalarına yetmişken bu tasarıyasalaştığında ifade özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, işkenceye uğramama hakkının bir görüntüden ibaret hale geleceği açıktır.
 
VALİ VE KAYMAKAMLARA OLAĞANÜSTÜ YETKİ
Yasa ile Vali, kaymakam, kolluk yetkililerine verilen olağanüstü hak ve yetkiler; yine yasalaşma sürecinde olan polis alım ve eğitim sistemindeki değişikler, yürürlüğe girmiş olan mülki idare amiri alım sistemindeki değişiklikler (kaymakam alımlarının KPSS sisteminin dışına çıkarılması) ile birlikte okunmalıdır.
 
Bu olağanüstü yetkiler, partinin Valisi haline getirilecek olan mülki idare amirinin emriyle parti polisi haline getirilecek olan kolluk tarafından her türlü muhalefeti bastırmak için kullanılacak bir araç haline dönüştürülecektir.
 
Tasarı, adli güvenlik tedbirleri uygulamasında yargı mercilerini bypass ederek mülki idare amirleri ve kolluk amirlerinin yazılı hatta sözlü emri ile arama, gözaltı, 48 saat önleyici gözaltı uygulamasını mümkün hale getirmektedir.
 
Tasarı mülki idare amirine savcıyı bypass ederek kolluğa adli soruşturma açma talimatı verme yetkisi tanımaktadır.
 
Tasarı ile polise tanınan eylemin ve durumun niteliğine göre kişileri “koruma altına almak” ya da uzaklaştırmak” şeklindeki yetkiler gözaltı tedbirinde kişiye tanınan hakları da içermediğinden işkence ve kayıt dışı alıkoyma tehlikesi arz etmektedir.
 
Meri mevzuat polisin silah kullanma yetkisi bakımından hiçbir eksiklik içermemesine rağmen polise ek yetkiler verilmesi, her an vatandaşın yaşam hakkını tehdit eden riskler içermektedir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mahkeme içtihatlarına göre yaşam hakkına müdahale ölçülü olmalı ve en son tercih edilecek yol olmalıdır. Bu yasa tasarısı kolluğun silah kullanma yetkisini en son tercih edilecek yol olmaktan çıkarmakta hatta öncelemektedir.
 
Tasarı, idari merci olan kolluk amirinin yazılı emri ile haberleşmenin gizliliği hakkının ihlal edilmesine olanak vermektedir. Anayasa’da açıkça yazılı olan 24 saat kuralını da 72 saate çıkarmaktadır. Bu düzenleme dinleme suiistimallerine yasal kılıf getirmekte, kolluğa istediği kişiyi 72 saat mahkeme kararı olmadan keyfi dinleme imkanı tanımaktadır.
 
Sonuç olarak;
İç Güvenlik Yasa Tasarısı, iktidara hukuki sınırlama ve yargı denetimi olmadan yaşam hakkı ve kişi hürriyeti hakkına müdahale etmek hakkı tanımaktadır,
 
Tasarı, mülki idare amiri olan vali ve kaymakamlara ve de onların emrindeki kolluğa savcı misyonu tanımaktadır, adli soruşturmalarıidarenin kontrolüne vermekte, kuvvetler ayrılığı ilkesi yok edilmektedir. 

Tasarı mülki idare amirlerine, lokal Sıkıyönetim Kararları almak yetkisi vermektedir,

Tasarı, yasa ile Anayasa’mıza aykırı otoriter yeni bir rejim inşasının önemli bir safhasıdır.
 
Bu tasarıyı yasalaştıranlar tarih önünde mahkum olacaktır.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız. 

Av. Mehmet KASAP
Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı

<< Önceki Haber İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na tepkiler dinmiyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER