12
Eylül 1980
darbesinin sancıları hâlâ sürüyor. Aradan 26 yıl geçti; ancak o dönemde kullanılan
gençlerden
miras kalan acı dinmedi.
Üç yıl önce
dernek kuran 78’lilere göre darbeden sonra 650 bin kişi göz
altına alındı. Askeri mahkemelerde 230 bin kişi yargılandı. 17 solcu ve 9
ülkücü idam edildi.
İdam edilenlere ait
mektuplar ise 26 yıl sonra ailelerine ulaşıyor. Devrimci Yol örgütü üyesi Veysel
Güney’in idam sehpasına gitmeden önce yazdığı mektubu iki ay önce ailesine verildi. Üsteğmen
Şahin Akkaya’yı öldürdüğü gerekçesi ile idama mahkum edilen Güney, anne ve babasına mektup yazmak istemiş. Ancak mektup suç unsuru içerdiği gerekçesi ile dosyasına konulmuş. Kardeşi Ayhan Güney’e verilen mektup, üzülmesinler diye anne ve babasına gösterilmiyor. Mektubu okuduğunda
12 Eylül’ü bir kez daha yaşadığını belirten Ayhan Güney, “Mektubu anne ve babamdan saklıyorum. İkisi de çok
yaşlı. Veysel ile ilgili her şeye ağlıyorlar.” diyor. Mektupta Güney, “Ben hiçbir şahsi çıkarımı gözetmeden ülkemin bağımsızlığı ve halkımın kurtuluşu için doğru bildiğim yolda inanarak mücadele ettim.” ifadelerine yer veriyor. Veysel Güney’in
mezarı da haziran ayında bulundu. Ailesi, Gaziantep’teki mezarın kimlik tespiti için savcılığa müracaat etti. Güney’in mezarı açıldı ve
DNA testi için örnek alındı. Kardeşi Ayhan Güney, mezarın yüzde 90 ağabeyine ait olduğunu; ancak bundan emin olmak istediklerini belirtiyor. Güney, “O mezarlıkta
ölüm nedeni ‘idam’ olan sadece bulduğumuz mezar. Kayıtlarda orduevinden geldiği yazılıyor. Ama biz emin olmak için DNA testi istedik. Eğer o olduğu kesinleşirse sık sık dua etmek için mezarını köyüme getireceğim.” şeklinde konuşuyor.
O dönemde sokakta birbiriyle çatışan sağ ve sol kesim bugün aynı paydada buluştu. Birbirine
silah çeken gençler şimdi
darbecilerin yargılanmasını istiyor. 78’liler Derneği çatısı altında toplanan sol kesim, her yıl bu amaçla birçok etkinlik düzenliyor. Sağda da BBP, idam edilen gençler için çeşitli programlar yapıyor. BBP bu yıl
Ankara’da birçok uzmanın katılımı ile darbe zihniyetini masaya yatıracak. 12 Eylül’ü bir kırılma noktası olarak değerlendiren BBP Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu, darbenin arkasında ABD’nin olduğunu vurguluyor. Darbenin getirdiği travma ile birçok değerin yok edildiğini kaydeden Yazıcıoğlu, “Darbe ile
siyaset yeniden şekillendirildi. Yeni bir düzen ile siyaset
kontrol altına alındı. O mekanizma hâlâ etkisini gösteriyor.” diyor. Genç bir kuşağın bedel ödediğine dikkat çeken BBP lideri, “Provokasyonların bedeli ödendi. Ve geriye sadece acılar, işkenceler ve idam sehpaları kaldı.” yorumunda bulunuyor.
Ankara 78’liler Derneği, darbede idam edilen 17 gencin son sözlerini kitaplaştıracak. Bu kitaplar, 10 Eylül’de yapılacak mitingde dağıtılacak. 78’liler, Ankara’da ilginç bir
eylem de gerçekleştirecek. 5 Eylül Salı günü
Yargıtay binasının önünde, darbeci paşalar hakkında verilen
dava dilekçesinin işleme konulması için savcıları göreve çağıracak. Ankara 78’liler Derneği Başkanı Ruşen Sümbüloğlu, 12 Eylül’de düzenlenecek eylemin sadece darbelere değil, ABD ve İsrail’in bugünkü faaliyetlerine karşı da yapılacağını söylüyor. Eylemi ABD
büyükelçilik binasının önünde tertiplediklerini belirten Sümbüloğlu, ellerinde idam edilenlerin resimlerini taşıyacaklarını kaydediyor. Sümbüloğlu, temel sloganlarını şöyle ifade ediyor: “Bunlar bizim çocuklarımız, halkın evlatları. Darbeciler kimin çocukları?”
İstanbul’da, bu yıl miting düzenlenmeyecek. Seminer, konferans gibi etkinlikler yapılacak. Darbecilerin yargılanması için son 3 yıldır aktif bir çalışma yapan 78’liler, 2004 yılında Kenan
Evren’in yaşadığı Marmaris’te ‘Netekim Festivali’ düzenlemek istemiş; ancak buna izin verilmemişti. Geçen yıl
festival yerine miting düzenlemek isteyen 78’lilere bu kez
İstanbul Valiliği engel olmuştu.
Evren’den basın yalanları
12 Eylül darbesinin mimarı
Kenan Evren, her platformda ihtilalin basının tahrikleriyle olgunlaştığını söylüyor. Bunu ispatlamak için kitap da yazdı. Dönemin haberlerini ve köşe yazılarını içeren kitap AD Yayıncılık’tan 1997’de çıktı. Evren, dün ise
Sabah Gazetesi yazarı
Yavuz Donat’a yalan haberleri anlattı. Evren, bir
gazetede her tarafı kapalı; ancak bir bacağı kalçasına kadar açık bir Arap turist fotoğrafı görmüş. İşin aslının öğrenilmesini istemiş. Haber düzmece çıkmış. Bir başka gazetede Aydın’da bir çiftçinin kuyumcuda altın bozdurduğu belirtilerek “Eskiden mahsul kaldırıldıktan sonra
köylü altın alırdı... Şimdi evdeki altınını bozduruyor.” denilmiş. Köylü bulunmuş ve olayı şöyle anlatmış: “Sayın paşam, çocuğum evleniyor, kuyumcuya gidip altın aldım. Ben kuyumcudayken bir delikanlı geldi, resmimi çekmek istedi, çektirmedim. Daha sonra bir kız geldi... Resmimi çekmek için ısrar etti... Kız olduğu için kıramadım. Paşam ben altın bozdurmadım, altın satın aldım.” Bir başka gazetede Van’daki bir okulu anlatan resimli bir haber çıkar. Öğrenciler yere oturmuşlar... Okulda öğrencilerin oturacağı sıra yokmuş... Yere oturarak
ders görüyorlarmış. Evren, ayrıntılı bilgi almak ister. İki gün sonra
rapor gelir: “Van’da bir kamu görevlisi aynı zamanda gazete muhabirliği yapıyor. Bu görevli bir okula gitmiş, öğrencileri yere oturtmuş, resimlerini çekmiş.”
Zaman